|
 |
 |
 |
 |
|
Kardır yağan üstümüze inceden
Karlar altındaki İstanbul ve Ankara neyi anımsatıyor? Tıkanan yolları, elektrik kesintilerini ya da işe gidiş-eve dönüş işkencesini mi? Peki İstanbul gibi bir dünya şehrini ve başkenti, belki de bir daha bu kadar "beyaz" göremeyeceğinizi düşündünüz mü hiç? Bugünü ölümsüzleştirmek için, fotoğraflarıyla tarihe iz bırakan Fikret Otyam, Filiz Otyam, Savaş Ay, İsmail Cem, Ahmet Utlu, Nebil Özgentürk ve Nihat Odabaşı'ndan yalnızca Aktüel Pazar için bu iki büyük kenti görüntülemelerini istedik. İşte unutulmaz kar manzaraları ve objektifin arkasındaki isimlerin görüşleri...
Beyaz bir örtüye bürünen Ankara'yı görüntüledim
Siyasi hayatımdan önce başlayan bir fotoğrafçılık merakım var. Beyaz bir örtüye bürünen Ankara'nın fotoğraflarını çektim. Siyaset insana fotoğraf çekilecek ilginç yerleri görmesine vesile olur. Fotoğraf çekmek için önce Ankara'nın en eski parklarından Kuğulu Park'a ardından da Seğmenler Parkı'na gittim. Fotoğrafta renkten önce dokuya ve çizgilere önem veririm. Vaktimin daha bol olduğu zamanlarda ODTÜ içindeki Eymür Gölü'ne giderek fotoğraf çekerim. Aslında daha çok İstanbul ve Anadolu fotoğrafçısıyım. Özellikle Göcek kıyıları ve İstanbul Boğazı vazgeçilmez fotoğraf mekanlarım. Özellikle seçim dönemlerinde Anadolu'yu gezerken, bir yandan da fotoğraf çekmeyi sürdürüyorum.
Gözlerdeki hüznü aradım
Çok hazin kış günleri yaşadık ve bunu görüntülemek hoş bir gazetecilik anlayışı. Yaklaşık 10 yıldır fotoğraf çekmiyordum. Ama karda yürüyecek olmak heyecanlandırdı beni. Hem oturduğum yere yakın olduğu hem de güzel insan hikayeleri yakalayacağımı bildiğim için hemen Ortaköy'e gittim. Çatısını ya da kapısının önünü temizleyen esnafı görüntülemek istedim. Orası hem otomobillerin çok fazla bulunmadığı hem de insanların bol bulunduğu, karın doğal halinin kolayca korunabildiği bir yerdir. Orada istediğim gibi bir kareyi de bir lokantanın önünde yakaladım. Kar dolayısıyla kapalı olan lokantanın önünde "günün mönüsü" tabelasını tutan bir heykel vardı. Günün mönüsü ise "kar"dı. Her fotoğrafçı kendi ilgi alanına yakın bir şeyler yakalar. Ahmet Utlu, doğayı ve hayvanları sevdiği için kenti ve karın verdiği yalnızlığı bir köpek ile anlatmış. Ben de kendimce insanın gözlerindeki hüznü arayan kareler yakalamaya çalıştım. Bu fotoğraflardan aslında fotoğrafçının hayata nasıl baktığı ve karakteriyle ilgili çok büyük ipuçları yakalayabilirsiniz!
Köpekler kentin diğer yüzü
Çok keyifle çalıştım. Aklıma hemen Yeniköy- Bebek civarı ve orada daha önce gördüğüm bir köpek geldi. Fikir konusunda hiç sıkıntı çekmedim açıkçası. Çok güzel bir köpekti. Fotoğrafçı hayata hep fotoğraf makinasının arkasından baktığı gibi bakar. Daha önce gördüğüm o köpeğin kar altında muhteşem bir görüntü oluşturacağını düşünmüştüm. Yanına bir de kardeşi eklenmişti ben gittiğimde ve çok güzellerdi. Kar ve kent denince akla direkt insan gelir. Ama köpekler de bu kentte bizlerle birlikte yaşıyorlar. Eğer doğru çekilirse kenti çok iyi anlatırlar. Köpekler de insanlar gibi kara rağmen yaşamaya devam ediyorlar. Ama kentli olduğumuza göre köpekler de o kentin diğer yüzünü anlatıyor.
Alışık olmadığımız bir Beyoğlu
Normalde Antalya'da yaşıyoruz ve yeni sergimle ilgili İstanbul'da bulunuyoruz. Kaldığımız otelden çok güzel bir Haliç manzarası vardı. Böyle bir teklif geldiğinde önce orayı görütülemeyi düşündüm. Ancak çok yoğun bir sis vardı iyi görüntü almamı engellediği için vazgeçtim. Sergimiz Beyoğlu'nda. Kar altındayken hoş karelere sahne olduğu için burayı görüntüledim. Fotoğraf çekmek çok kolay ve zevkli oldu. Beyoğlu'nda hiç alışık olmadığımız bir görüntü vardı. Ne araba ne de kalabalık insan grupları... Sadece köpeklerini gezdirmeye çıkan insanlara rastladık. Kar kümeleri her yeri sarmıştı. İstanbul'da en son 2-3 yıl önce fotoğraf çekmiştim. Kar fotoğrafı çekmeyeli bayağı olmuştu. 25 yıldır Antalya'da yaşıyoruz ve gezmek için de genelde Güneydoğu Anadolu'yu tercih ediyoruz. Kışın değil de yazın gezdiğimiz için kar fotoğrafı çekmeyeli bir hayli zaman olmuştu.
Resimlerim de beyazdır, kardır
İstanbul'daki serginin bitmesine çok az zaman kaldı. Beyoğlu'ndayız. Onunla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Böyle bir teklif geldiğinde "Nereyi çekeriz?" diye düşündüm önce. Sonra devrilen çam ağacını gördüm. Çam fırtınadan devrilmişti. Onu çekersem Beyoğlu Belediyesi görür ve hemen eski haline getirebilir diye düşündüm. Bununla birlikte Beyoğlu'nda objekifime yakalanan bazı insan görüntüleri de ilginç kareler oluşturdu. Tesadüfen burada olduğumuz için görüntüledik Beyoğlu'nu. İstanbul'a iki yılda bir geldiğimiz için en son iki yıl önce görüntülemiştim. Antalya'da sık sık Beydağları'na çıkıp kar fotoğrafı çekiyorum. Benim resimlerimin yüzde 90'ı beyazdır, kardır. Kar getirdim kar götürüyorum Antalya'ya! Kar değil de beyaz benim için çok önemli bir renktir.
Meydan okumak istediğim için çektim
Ben aslında kardan nefret ederim. Bu yüzden benim karda çekilmiş fotoğrafım da yoktur. Ben bu fotoğrafla kara karşı meydan okumak istedim. Herkes kardan korunmak için sıkı sıkı giyinir. Oradaki model ise tam tersi bir görüntü sergiliyor. Kara karşı meydan okuyan bir model ile anlatmak istedim duygularımı. Tabii daha çok işin estetik yanını göz önünde bulundurdum.
Fotoğrafçı için büyük nimet
Aynur Erdem İbrahim Bilekli
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
