İçimizdeki zehir!
Sayın Dr. Eroğlu On sekiz aylık bir erkek çocuk annesiyim ve ikincisi de yolda. Şu anda dört buçuk aylık hamileyim. Gazetenizde 3-4 hafta önce okuduğum bir yazı son zamanlarda kafama takılıp beni rahatsız etmeye başladı. Yazıda Türkiye'de altı yüz çeşit tarımsal ilacın kullanıldığı ve bunlardan sadece iki yüzünün Avrupa Birliği normlarına uygun olduğu, birçoğunun tehlikeli hatta kanserojen olabildiği belirtiliyordu. Yazıda Türkiye'de anne sütünü özendiren kampanyalar başlatılmasına rağmen, anne sütünün Avrupa'dakilerle karşılaştırıldığında zehir içerdiği söyleniyordu. Son günlerde benim sütümde de benzer zehirli maddelerin olduğunu düşünmeye başladım. Her zaman çocuğumu sağlıklı gıdalar ile beslemeye, çok şeker ya da tuz vermemeye, katkı maddeleri içeren gıdalar yedirmemeye özen gösterdim. Şimdi ise sağlıklı diye bildiğim her şeyin, meyvenin, sebzenin, sütün onu zehirlediğine inanmaya başladım. Ne yapacağım ben? Faydalı taraflarının kabuklarında bulunduğunu bildiğim halde bütün meyve ve sebzeleri soymaya başladım. Ama yediği ekmek, yoğurt, peynir de kirlenmişse, bunların da hiç faydası yok. Sağlıklı gıdalar olmadıktan sonra bütün çabalarım boşa gidecek demektir. Bu konu hakkında beni bilgilendirir ve tavsiyelerde bulunabilirseniz minnettar olacağım. Katherine W.-İst. Değerli okurum, size ilk olarak sorunu daha iyi anlayıp çözüm üretebilmek için yaşamakta olduğunuz panik duygusundan sıyrılmaya çalışmanızı tavsiye ediyorum. Ben de beş aylık bir bebeğin babası olarak, yaşadığınız çelişkiyi çok iyi anlıyorum. Sizi korkutan kimyasal kirlilik, sadece Türkiye'nin değil, gelişmiş ülkelerin de dahil olduğu tüm dünyanın kanayan yarası. Bu durum; artan dünya nüfusu ile toplumsal ihtiyaçlara cevap vermek üzere, özellikle tarımsal üretimi olabildiğince artırma çabaları sonucu doğdu. Daha doğrusu, insanoğlunun tabiat anayı raptı zapt altına alma hayalinin eseri.
ANNE SÜTÜ GİBİSİ YOK Çoğu madde, tarımsal üretime zarar veren böcek, mantar, kemirgen gibi asalakları yok etmek üzere yapılmış ve fütursuzca doğaya serpilmiş. Onlarca yıl sonra, doğa üzerindeki kalıcı etkileri ve insan sağlığına verdiği zararlar fark edilince, 'şimdi ne yapabiliriz?' derdine düşüldü. Vietnam savaşında, düşman askerleri saklanamasın diye, ağaç yapraklarını döken Agent Orange'yi havadan püskürtenler, aynı zehri yıllar sonra balık olarak sofralarında bulunca, haklı olarak endişelendiler. Yani, insanlar kendi yaptıklarını temizlemeye uğraşıyor bugünlerde. Birçok kimyasal madde, düşük molekül ağırlıklı ve yağlı dokuları seviyor ise, anne sütünde birikebilir. Zenobiyotik (xenobiotic) olarak da bilinen bu maddelerin anne ve çocuk sağlığı üzerine muhtemel etkileri takip altında. Daha çok organoklorik pestisidler, poliklorinat bifeniller (PCP) ve dioksinler inceleniyor. Birçok zenobiyotik süte geçmesine rağmen, anne sütünün bebeklikte başlayıp yetişkinliğe kadar uzanan besinsel, immunolojik, nörolojik ve anne çocuk arasında kurduğu duygusal bağ avantajları onu vazgeçilmez yapıyor. Önemli olan; anne sütünden vazgeçmeden neler yapılabileceğidir. Bunu da sonraki yazıda anlatacağız. Sağlıkla kalın.
|