| |
|
|
Viyana'da bir müthiş Türk!..
Uçal Dalgıç.. THY'nin yeni yönetiminin doğradığı 32 usta üst düzey yöneticisinden biri.. Viyana Müdürü idi.. Ayrılınca, Viyana'da kaldı.. Geleceğimi haber alınca, tek boş geceme program yapmış.. Viyana'yı kaldırıp koyan bir müzikal var.. 1992'de sahnelenmiş. Japonya'ya kadar dünya turu yapmış.. Şimdi gene Viyana'da.. Viyana Tiyatrosu'nda.. "İlle görmelisin" dedi.. Ben zaten müzikalleri severim.. Bunu özellikle severim.. Avusturya - Macaristan imparatoriçesi Sissi'yi bilmeyen var mı?. Biz üniversitelerde idik filmi oynatan sinemaların önünde kuyruklar oluşurken. Halktan bir kızın imparatoriçe oluşu bir peri masalı idi. Ama gerçek masallar başka oluyor. O rüya dünyası, giderek nasıl bir trajediye dönüşüyordu.. Ve de Sissi'yi Alman asıllı dünyalar tatlısı Romy Schneider ne güzel oynuyordu. Nasıl hepimiz aşık olmuştuk.. Şimdi sahnede.. Tiyatro'ya vardık ki, tiyatro değil müze.. Meğer Beethoven yıllarca burada yaşamış.. Odası, yatağı, piyanosu, notaları aynen muhafaza edilmiş. Beethoven bu tiyatro için ısmarlama bir opera yazmağa başlamış. Sonra Fidelio'ya merak sarınca, bunu kenara koymuş. Vay sen misin koyan.. Tiyatronun sahibi de Beethoven'i kapıya koymuş.. Yıllar sonra geri dönmüş tiyatrosuna ve odasına.. "Bu kentte yaşadığı 26 yer var" dedi, Uçal.. "Hepsi de muhafaza edilmiş.." Muhafaza etmek.. Bizim en bilmediğimiz laf.. Girdik.. Harika bir tiyatro.. Tarih.. O da aynen kalmış.. Uçal bir loca almış. Böylece hem salonu, hem sahnenin derinliklerini ayni anda görmek mümkün.. Üst balkonda ortaokul düzeyinde öğrenciler var. Okulları getiriyor.. Oyun uzun.. 3 saati aşıyor.. Almanca.. Ben tek kelime Almanca bilmem.. Nefes alamadan izledim.. Neden?.. Bir defa öyle muhteşem bir şov ki.. Müzik.. Danslar.. Ve de teknoloji.. Bilgisayar teknolojisi nasıl girmiş sahneye.. Bir film gibi izliyorsunuz oyunu.. Temel kurgu, Evita'ya benziyor.. Orada Evita'nın Peron ile tanışması, yükselmesi ve sonunu Che anlatırdı.. Burada Sissi'nin köyden saraya gelişi ve trajik sonunu Luigi Lucheni anlatıyor.. İmparatoriçeyi öldüren suikastçi Lucheni.. Perde açıldığında dar ağacında sallanıyor zaten.. Oradan geriye dönerek anlatıyor öyküyü.. Ve sıkı durun.. En güzel sürprize hazır olun.. Müzikalin baş oyuncusu Lucheni rolünde Serkan Kaya var.. Bir Türk delikanlısı.. Nasıl olağanüstü.. Nasıl muhteşem.. Oyun bitip selam için tek başına öne yürüdüğünde gök gürledi sandım.. Alkış, çığlık, kıyamet.. Serkan Almanya'da doğup büyümüş kuşaktan.. Tiyatro oyuncusu.. Çok büyük oyunlarda çok büyük rolleri var.. Ama sesi de harika.. Dansları da.. Komple bir yetenek.. Bir gerçek star.. Nasıl gurur duydum.. Locada ayağa kalkıp tüm salona haykırmak geliyor içimden.. "Ey Viyanalılar bu delikanlı bir Türk.. Benden.." Sokağa ıslık çalarak çıktım, neşeyle.. Bir restoranda ekibe katılacağız.. Cem Kınay, piyanist eşi Ferhan.. Ali, Doğan ağbi, Tansu Hanım, Can Dündar'a.. Tiyatro ile restoranın arasını polisler barikat kurup kesmişler.. Viyana'nın yıllık Opera balosu var.. Dünyanın dört bir yanından ünlü konuklar gelmişler. Bir hayır kurumu yararına pahalı bir balo.. Kadınlar tuvalet, erkekler frak, smokin de değil, frak giymek zorunda.. Böyle bir balo da, gençlerin protesto etmeleri için ideal.. Onlar hazırlanıyor.. Polis de hazırlanıyor. Lokanta karşımızda.. Polis "Şurdan dolanın" diyor. Geçiş yasak.. Yürü Allah yürü.. 100 metrelik yol 3 kilometre oldu, biz hâlâ yürüyoruz.. Tavaf eder gibi dönüyoruz etrafında lokantanın.. Bu arada, protescuların da aralarından geçiyoruz. Hepsi sakin, sevimli gençler.. Ellerinde bostan korkuluğu gibi maketler var. Belli yakacaklar. Bez afişler, bayraklar.. Öyle sessiz sedasız oturuyorlar.. Meğer işaret böyle beklenirmiş. O sevimli, o tatlı gençlerin ortalığı nasıl yangın yerine çevirdiklerini ertesi gün televizyonda izledik.. Düşünün.. Bunlarla polislerin tam ortasında dolanıp duruyoruz.. Uçal nihayet bir polise yanaştı.. "Journalist.. Journalist" dedi.. "Gazeteciyiz" diyor.. "Kart" dedi polis.. "Şimdi yandık" dedi Uçal.. "Niye yanalım" dedim.. Tam 15 yıldır cüzdanımda dokunulmadan uyuyan, o hiç kullanılmayan sarı basın kartımı çıkardım. İngilizce "Press" yazıyor üzerinde.. Polis baktı.. "Geçin" dedi.. Türkiye'de artık kıymeti harbiyesi kalmayan o sarı kart, Viyana'da hayat kurtardı.. Açıldı barikat.. Geçtik içinden.. Millet tatlıya geçmişken, masaya ulaştık..
|