![](/i/1_pix_trans.gif) ![](/i/bugunku_diger_yazi.gif) |
|
Sorgu'da gerçek işkence var
Yaklaşık 3 aydır, Barış Manço Kültür Merkezi’nde sergilenen ‘Sorgu’ isimli oyun, canlı canlı işkencenin bir gösterisi... Oyunda genç bir adama önce dayak atılıyor, elektrik veriliyor. Sonra vücudunda sigara söndürülüyor, hatta askıya alınıyor... Yönetmen Sinan Dülger, “Bu oyuna ‘paşa paşa’ gelip, çıkılamaz”, işkenceyi gören oyuncu ise “Canım acıyor” diyor... Yaklaşık 3 aydır, Barış Manço Kültür Merkezi’nde sergilenen ‘Sorgu’ isimli oyun, canlı canlı işkencenin bir gösterisi... Oyunda genç bir adama önce dayak atılıyor, elektrik veriliyor. Sonra vücudunda sigara söndürülüyor, hatta askıya alınıyor... Yönetmen Sinan Dülger, “Bu oyuna ‘paşa paşa’ gelip, çıkılamaz”, işkenceyi gören oyuncu ise “Canım acıyor” diyor... Yaklaşık 3 aydır, Barış Manço Kültür Merkezi’nde sergilenen ‘Sorgu’ isimli oyun, canlı canlı işkencenin bir gösterisi... Oyunda genç bir adama önce dayak atılıyor, elektrik veriliyor. Sonra vücudunda sigara söndürülüyor, hatta askıya alınıyor... Yönetmen Sinan Dülger, “Bu oyuna ‘paşa paşa’ gelip, çıkılamaz”, işkenceyi gören oyuncu ise “Canım acıyor” diyor....
Loş bir ışık altına itile kakıla getirilen genç adam, önce birkaç asker tarafından dayaktan geçiriliyor. Bu yetmiyor genç kolları ve bacaklarından bağlanarak vücuduna elektrik veriliyor. Bağırmaması için üzerindeki siyah gömlek ağzına tıkılıyor. Ardından da su işkencesi başlıyor. Ama bitmiyor, ayaklarından zincirle bağlanan genç adam askıya alınıyor. Vücudunda sigara söndürülüyor, hatta çakmakla kılları yakılıyor. İşte bu anda tüm salonu yanmış ten kokusu kaplıyor. Sorgu işkenceyle sürekli tekrarlanıyor. Sahnede günlerce süren zulmü, salondaki izleyici iki saat çekiyor...
OYUNDA CANIM YANIYOR Avam Tiyatro'nun sahibi ve oyunun yönetmeni Sinan Dülger, 18 Kasım'dan beri her perşembe akşamı Barış Manço Kültür Merkezi'nde canlı canlı işkence sunuyor izleyenlere. Fransız gazeteci Henri Alleg'in yaşam hikâyesini anlattığı 'Sorgu' isimli kitaptan tiyatroya uyarlanan oyunda, başroldeki Deniz Zengin, kaba dayaktan su işkencesine, askıdan elektrik verilmesine kadar türlü işkencelere maruz kalıyor.
"Oyun sırasında canım yanıyor" diyen Zengin, Henri Alleg'i daha iyi canlandırmak için işkence görmüş kişilerle konuşup ruh hallerini anlamaya çalışmış. Zengin, işkenceyi iç kanırtıcı olarak tanımlıyor ve "İşkence kolay kabul edilebilecek bir sorun gibi gözükmüyor bana. Sahnede işkenceyi her haliyle bire bir yaşıyoruz. Oyun değil gerçek. Bu nedenle seyirliğin üzerinde bir oyun" açıklamasını yapıyor.
EMPATİ KAÇINILMAZ Olumlu ve olumsuz her tepkiyi göze alarak oyunu sahnelediklerini söyleyen yönetmen Sinan Dülger ise 'Sorgu'yu, Türkiye'de vücuda gelen en sert oyun olarak değerlendiriyor. Gerçekliğin, estetik ve teatral unsurların bir adım önünde gittiğini vurgulayan Dülger, "Böyle bir oyunu etki üretmesini beklemeden sahneleyemezsiniz. Sahnede yaşananların tümü gerçek. İnsanları rahatsız eden, koltuğunda sükunetle oturtmayan, klasik anlamıyla bir seyirlik vermeyen, seyirlik. Sonuçta empati duygusu kaçınılmaz olarak insanlarla buluşuyor. Çünkü seyirci kendini orada bir duruma koymak zorunda" diye konuşuyor.
BU OYUNDAN PAŞA PAŞA "Seyirci oyunumuza 'paşa paşa' gelip 'paşa paşa' çıkamaz" diyen Dülger, bu anlamda oyunun amacına ulaştığını söylüyor. İşkencenin çok ortada ve herkesin şahit olduğu bir olay olmadığını ifade eden Dülger, şöyle devam ediyor: "Sonuçta başka ve daha karanlık bir dünyanın kapısı açılıyor. Oyunun sonunda seyircilerin, 'aura'larında bir değişim oluyor. O ana kadar karşılaşmadıkları bir olayı seyrederek ayrılıyorlar. Ayrıca insanlar tiyatroya gittiklerinde hep gülmek zorunda mı? Neden üzülmeyecek ya da acı çekmeyecekler? Her yer komedi dolu. Ama hayatta bu tip gerçekler de var."
ŞİDDETLE İÇ İÇEYİZ Dülger, işkence sahnelerinin gerçek olarak canlandırılması konusunda ise şunları söylüyor: "Şiddetle iç içe yaşayan bir toplumuz. 'Sorgu' gibi bir hikâyenin Türkiye'de daha önce bir ürün olarak ortaya çıkmaması tuhaftı. Muhtemelen bir tür sanatçı kaçışı yaşandı. Dolayısıyla böyle bir oyunun Türkiye'de örneği olmadığı için insanlar neye göre eleştirecekler. Kimse çıkıp, 'Türkiye'de vahşet tiyatrosu şu evrelere geldi' diyemez. Ortada mukayese kabul edecek bir durum söz konusu değil. Gerçek yaşamda insanları şiddet rahatsız etmiyor da, tiyatrosu mu rahatsız edecek? Etik açısından da rezilane bir durum."
Pınar ŞENGÜL
|