| |
|
|
"Altın Ayı"lık var senin hamurunda!..
Mesleğe Bedii Faik Usta'nın Dünya gazetesinde başladım. O yıllarda heveskbir yeni yetmeydim ve çoğu geceler eve bile gitmez, gazetede kanepelerde uyurdum. Her işten haberim olsun, her işe koşturayım da marifet göstereyim derdim. O uzun ve hareketsiz gecelerde sıkıntımı yenmek için arada bir arşive girer, gazetenin koleksiyonlarını karıştırırdım. Kimler kimler gelip geçmiş, neler neler yazıp çizmişler meğer ki hey heey!.. Satır arası imzalar Bir gün sanat sayfasında bir imzaya takıldı gözüm. Sinema eleştirileri yapan Metin Erksan adıydı gördüğüm. O muhteşem Susuz Yaz filmini çeken adam meğerse bizim gazetenin sanat yazarıymış eskiden. Ertesi gün yazı işleri müdürümüz Tekin Güzelbey'e sordum onu. Güldü ve yıllar sonra sevgili arkadaşım Kerim Evren'in kaleminden detayını okuyacağım bir olayı anlattı bana Tekin Abi. Gelin o detaylı kısmı alıntılayalım ki hafıza zafiyeti bozmasın hikotantikliğini. Bir sansürün anatomisi Sinemada sansürün en ağır olayını DP iktidarı döneminde Metin Erksan yaşadı. İşte, dünya sinema tarihine geçecek traji-komik bir sansür öyküsü... Bir yönetmenin en iyi filmi, ilk çektiği filmidir derler. Çünkü hile-hurdadan uzaktır, tüm içtenliğini yansıtır. Metin Erksan, kamera başı yaptığında henüz 23'ündeydi. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'nü yeni bitirmişti. Öğrencilik yıllarında Atlas Film hesabına Yusuf Ziya Ortaç'ın 'Binnaz'ını senaryolaştırmıştı. Reisin senaryosu Söz konusu şirket, 1952'de 'Aşık Veysel'in Hayatı-Karanlık Dünya' filmini çekmeyi tasarladı. Dönemin 'Reis' lakaplı ünlü şair ve ressamı Bedri Rahmi Eyuboğlu senaryoyu yazdı. Filmi Nedim Otyam yönetecekti ama son anda vazgeçti. Böylece önerinin götürüldüğü akıllı, eğitimli, kültürlü, sinema sevdalısı genç Metin Erksan'a gün doğdu. Erksan, Türk halk geleneğinin ünü dünyayı saran usta ozanı şık Veysel'in yaşamını, gerçek mekSivas'a bağlı Sivrialan Köyü'nde büyük başarıyla çekti. Tarlalarda bodur ekin Ancak sanatçının bu ilk yönetmenlik denemesinin sonrası bir kara mizah öyküsü gibi gelişecekti. Film, gösterim izni için Sansür Kurulu'na verildi. Demokrat Parti döneminin katı kuralcılığı sonucu, 23 Aralık 1952 tarih ve 209 sayılı kararla reddedildi. Sansür hazretlerinin ilk itirazı, Aşık Veysel'in gözlerinin çocuk yaşta geçirdiği çiçek hastalığından dolayı kör oluşunaydı. "Kasabada doktor mu yoktu? Bu film yurtdışında gösterilirse, Türkiye'de çiçek hastalığı yüzünden çocukların kör olduğu izlenimi doğmaz mıydı?.." Çok şükür köyünüzde Sansürü aşabilmek için filme hastane sahneleri eklendi. Hatta doktorlar konuşturuldu: 'Çok şükür, artık köyünüzde çocuklar, çiçek hastalığına yakalanmayacak.' Ama ardından filmde görülen tarlalardaki buğdayların 'bodur' oluşuna taktı, sansürcüler. "Türk toprakları kıraç gösteriliyor" dediler. Bunun da çaresi bulundu. Söz konusu görüntülerin yerine, Amerikan filmlerinden kesilen, boylu boslu ekinlerin yetiştiği tarla görüntüleri konuldu. Hatta çağdaş tarım araçları da eklendi ki Türkiye'de tarımın nasıl yapıldığını tüm dünya görsün (!).. Gel gelelim, bu da tatmin etmedi sansürcüleri. Filmde çıplak ayaklı kadınlar vardı. Türk köylüsü çıplak ayakla dolaşır mıydı?.. Tabii, derhal ayakkabı giydirildi. Veysel yerine sulu dedektif "Aşık Veysel'in Hayatı-Karanlık Dünya"nın 23 Aralık 1952'de başlayan sansür serüveni, neredeyse bir yıl sürdü. Film, 2 Kasım 1953 tarih ve 220 sayılı kararla özgürlüğüne kavuştu. Metin Erksan kameradan soğuyup Falih Rıfkı Atay'ın Dünya gazetesine sinema eleştirmeni oldu. Ama yönetmenlik kurdu içine düşmüştü bir kez. 1954'te yine Atlas Film hesabına kamera ardına geçecekti. Bu kez 'dünyasını karartan' sansürle boğuşmayı göze alamayan Erksan'ın, şık Veysel'in yerine seçtiği film kahramanı çok ilginçti: "Peyami Safa'nın Server Bedi takma adıyla yazdığı sulu zırtlak dedektif 'Cingöz Recai'..." Sözün özüne gelince Yani o cırtlak sesli seksi hatunun zorla meşhurlaştırılan "Ayılık var senin hamurunda" şarkısından (!) mülhem Türk sinemacılarının hamurunda Altın Ayı almak var. Ama bizim toplumsal vefa ve kadirbilirlik hamurumuzda da "patinaj" var, "ıskalayışlar" var, nisyan ile maluliyet var. Yalan mı?..
|