|
|
|
|
Ezginin Günlüğü hep bildiğiniz gibi
Ezginin Günlüğü 20 yıllık müzik çizgisini yeni albümü "İlk Aşk"la sürdürüyor. İyimserlik, sevgi ve hüzün saçan bu albüm tam bir Ezginin Günlüğü klasiği.
Bizim belli bir dinleyici kitlemiz var. Onlarla kontağımız sürekli devam ediyor, onlar için müzik yapıyoruz. Büyük bir kısmını da üniversiteliler oluşturuyor. Her şeyin hızla tüketildiği, şöhretin birkaç ay içinde zirveden unutuluşa dönüştüğü müzik piyasasında, yirmi yıldan beri çizgisini koruyan bir grup Ezginin Günlüğü... Eylem Atmaca, Hüsnü Arkan, Fatih Saçlı, Sedat Yapıcı, Nadir Göktürk, Erkan Gürer ve Gökhan Tümkaya'dan oluşan kadrosuyla müzik yapmayı sürdüren grubun on dördüncü albümü "İlk Aşk" yine büyük beğeni topladı. Albümde yer alan şarkıların söz ve müziğini yapan Hüsnü Arkan ve Nadir Göktürk bu uzun serüvenlerinin sırrını anlattı.
* Bunca yıldır aynı çizgide yolunuza devam ediyorsunuz. Nedir bunun sırrı? Hüsnü Arkan: Biraz kafa dengi olmak lazım herhalde. Dünyaya benzer bir bakış açısıyla bakmak önemli. Aslında bunu yapan başka gruplar da var eskilerden. Birbiriyle uyuşmayan, düşünceleri denk düşmeyen insanlar bir arada bulunamazlar zaten. Bu belki bir kolaylık sağlıyor bize.
* Gruplarda hep bir lider vardır ya sizde pek böyle bir durum yok galiba... Nadir Göktürk: Biz öyle bir sorun yaşamıyoruz denebilir. Hüsnü'nün dediği gibi herhalde bir araya gelirken daha seçici davranıyoruz ya da davranmışız. Bizim kafamızda müziğe ilişkin hayata ilişkin birtakım şeyler var. Bunları paylaşmak ve daha gerçek anlamıyla müzik yapmak için bu işe girdiğimizden dolayı da uzun ömürlü bir grubuz. Ama genellikle müzik endüstrisi birisini buluyor ve müzikal bir kılıf giydirip onu pazarlıyor. Sonra da hızlı bir şekilde tüketiliyor ve yenisine bakılıyor. Ama bizim durumumuz öyle değil.
H. A. : Sanıyorum bir de ticari bir amaç içinde bir araya geliyor insanlar grup kurarken. O yüzden son 10 yılda kurulmuş gruplar daha az dayanıyor. Eskiden kurulmuş gruplar daha uzun soluklu oluyor gibi geliyor bana. Plak şirketinin isteği doğrultusunda çizgilerini değiştiren ya da belirleyenler uzun ömürlü olmuyor.
* Peki bugünkü müzik piyasasına baktığınızda, yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz? N.G: Türkiye'deki bilinen popüler müzik piyasasına bakıldığında bizim yerimiz biraz alternatif gibi kalıyor. Bir anlamda piyasadaki gelir geçer müzik anlayışına alternatifiz. Türkiye'de geleneksel müziklerden daha kentli bir müziğe geçiş gibi bir süreç yaşandı. TRT tekeli bittikten sonra bu müzikle arabesk müziğin karışımından oluşan, müzik endüstrisinin planladığı hızlı tüketilen bir müzik türü oluştu. Türkiye'de oturmamış bir müzik anlayışı var. Biz o anlamda daha tutarlı yaklaşıyoruz konuya ve bir alternatif oluşturuyoruz.
* Popüler olmak gibi bir kaygınız da yok gibi... H. A.: Bizim belli bir dinleyici kitlemiz var. Onlarla kontağımız sürekli devam ediyor, onlar için müzik yapıyoruz. Büyük bir kısmını da üniversite gençliği oluşturuyor. Piyasanın belirlediği kuralların dışında kalmaya çalışıyoruz. Tabii piyasanın kurallarıyla da uyuşabiliriz zaman zaman. Bizim için bir sakınca oluşturmuyor.
* Ama albüm satabilmek için promosyon çalışmalarının da yapılması gerekmiyor mu? N. G.: Biz Türkiye'nin bugünkü medyası için çok uygun bir malzeme oluşturmuyoruz. Yani özellikle görsel, televizyonları düşündüğümüz zaman ki Türkiye'de herkes her şeyi televizyondan öğreniyor ve biz medyanın tercihlerine çok uygun bir grup değiliz. Bizim öyle bir malzememiz yok. O zaman medya da bizi sevmiyor.
H.A: Klip çekiyoruz aslında. Eskisinde de çektik bunda da. Dinleyiciye ulaşmak için promosyon çalışmalarının gereklerini en alt düzeyde de olsa yapmak gerekli.
* Son albümünüz İlk Aşk'taki parçalara baktığımızda aşk teması belirgin biçimde ön planda. Ayrıca "küçük şeylerden mutlu olun" gibi mesajlar var. Hayata bakış açınız hep böyle pozitif mi? H.A: Genellikle biz karamsar görünürüz aslında. Pek fazla ümitli değiliz bu ülke konusunda. Ortada gerçekler var çünkü. Yani bu karamsarlık biraz gerçeklerin öyle olmasından kaynaklanıyor. Aslında "hayat güzeldir" demiyoruz. Ama mutlu aşk var. Bizim bu albümde genellikle Türk insanının yaşadıklarından hareketle ele alınabilir bir sonuç çıktı ortaya.
* Hani bir şarkıda "Dağları delmesek olmaz mı?" diyorsunuz. Mutlu olmak için ille de zoru başarmak gerekmiyor yani N.G: Evet çok fazla gözümüzde büyütmeye gerek yok. Ben her şeye rağmen hayatın güzel olduğuna inanıyorum. Muhakkak ki, kötü dönemlerden geçiyoruz dünya olarak. Dünya güzel ama insanların oluşturduğu dünya pek keyifli değil.
* Toplumda yaşanan olumsuzluklar sizin üretkenliğinizi nasıl etkiliyor? N.G: Nerede hareket orada bereket diye bir laf vardır. Bu tür şeyler insanı karşıdan harekete geçiriyor. İnsan bir takım çelişkiler yaşamasa böyle şeyleri düşünmez.
* Bu albümde iddialı olduğunu düşündüğünüz bir parça var mı? Bunda olur mu olmaz mı bilmiyoruz. Bu albümde de "1980" adlı parçaya klip çektik.
* Sahne çalışmalarınız devam ediyor mu? Konserler oluyor zaman zaman. Haftada bir gün çarşamba günleri Beyoğlu'nda bir barda çalıyoruz. Sapho'nun üstünde Tau.
Neslihan Tunç
|
|
|
|
|
|
|
|
|