|
|
|
|
|
|
Erkekler 40'ından sonra biraz kadınsılaşmalı...
Kemal Gökhan Gürses, son çizgi romanı '40'ından Sonra'da genç bir kızla, 40 yaş sonrası 3 erkeğin ilişkilerine dair gözlemlerine yer vermiş. Kitaptaki ipuçları da son derece dikkat çekici: Erkeğe yüklenen iktidar olma durumu onların büyümesini engelliyor, yönettiklerini sanan erkekler aslında yönetiliyor....
Kemal Gökhan Gürses, 28 yıldır karikatür çiziyor. Kafayı yaş durumuna taktığı söylenebilir. 19 yaşında Cumhuriyet gazetesinde çizdiği bantın adı 'Ağaç Yaşken Eğilir'di. 90'lı yıllarda 'Şu Benim 35 Yaşım' isimli kitabını çıkardı. Ama onun yaştan anladığı sadece fiziki yaş değil. Yaş dilimlerinin büyük bir hızla değişim gösteren tezahürleri onu ilgilendiriyor. Son çizgi romanı '40'ından Sonra'da gençlerle 40'ını aşmış insanların ilişkilerine dair gözlemlerini aktarıyor. Gençlerin ve orta yaşı devirmişlerin okuması gereken ipuçları veriyor...
* Çizgi romanınızın adı '40'ından sonra'. Üç tane 40'ını aşmış erkek var. Üçü de 21 yaşındaki Aslı'yla ilişki yaşıyor. Bir de 40'ını aşmış kadın örneği var, Sema. Biz erkeklerden başlayalım, akla gelen soru şu: 40'ından sonra erkeklere ne oluyor? Eğer bir erkek, hayatı boşa geçirmemişse bence 40'ından sonra biraz kadınsılaşmalı. Erkeklerin temel sorunlarından bir tanesi büyüme sürelerinin geniş bir zamana yayılmış olması.
* Kadınsılaşmaktan neyi kastediyorsunuz. Turgut daha sonra biseksüel olduğunu açıklıyor. 40'ından sonra biseksüel mi olalım? Böyle söylediğim için insanların kafasında cinsel tercihlerimle ilgili bir soru oluşmasın. Ben bir cinsiyet olarak değil, algılama biçimi, duygu biçimi olarak, yaşamı yönlendirme biçimi olarak kadınsılaşmaktan söz ediyorum. Erkeğe yüklenmiş olan sürekli iktidarda olma durumu büyümeyi engelliyor.
* Kadınsılaşmak iktidar olmama durumu mu? Yaşamı daha iyi kavrama noktasına gelme, yaşamdaki olası değişimleri görebilme. Bu bazı kadınlara ters gelebilir ama böyle olduğunu sanıyorum.
* Kadınlar yaşamı erkeklerden daha iyi mi yaşıyor? Daha çabuk büyüyorlar ve büyümenin getirdiği kimi olgunluklar, yaşamda karar verirken akıllı davranmayı sağlıyor. Sandığımızın aksine, kadın aklı, erkekler duyguyu temsil ediyor bence.
* Kadınlara güzellemeye dönüştü bu iş... Yılllarca kadınlar tarafından yönetilmiş biri olarak söylüyorum bunları. Bunu terkedip belki ben de yönetenler arasına katılırım diye düşünüyorum!! Erkekler yönettiklerini sandıkları yaşamın içinde çaktırmadan yönetilen grubu oluşturuyor bence.
* Yerleşik bir yargıyı tersine çevirdiniz. Tam tersi kabul görür oysa... Erkekler libido sorunuyla uğraştıkları için bir türlü akıllarını kullanma imkânı bulamaz. Günlük pratik içinde kullanılan aklın tezahürlerinden söz etmiyorum. Yaşamın içine dağılmış, zerk olmuş bir yönetimden, yönlendirmeden söz ediyorum. Böyle baktığınızda kadınlar son derece rasyonel.
* Kitaptaki Hayri, Turgut ve Metin'den 40 yaş sonrası erkek için ortak noktalar çıkarmak mümkün mü? Bu yaş grubu için artık kalan zaman büyük önem kazanır. Acele etme, bir an önce bir şeyleri gerçekleştirme duygusu öne çıkar. Üç karakter de birbirinden farklı olmakla birlikte, aslında ortak noktalarının burada kesiştiğini düşünüyorum.
* Bu yakalama arzusu daha çok genç kız yakalama arzusu olarak mı ortaya çıkıyor? Latin Amerika efsanelerinde yer alan bir 'Ayaba'dan sözedilir. Cinsel enerjiye yaşayan bir varlık olarak geçer. Bu cinsel enerjisini de başkalarından alır, kendisi üretmez. Biraz buna benzer bir durum var gibi.
* Bukowski 'Ölüm varsa lolita da var' der. Bukowski dümdüz gittiği için doğru. Ben onun kadar düz gidemiyorum.
* Adamlar kız karşısında zor durumdalar hikayede. Hep hüsran mıdır bu hikayelerin sonu? Burada aslında en zavallı durumda olan Metin. Çok kararlı ve tavırlı başlıyor. Aklının ucundan bile geçmiyor kızla ilişkiye girmek. Çevresini bir alaycılık zırhıyla donatmış. Ne zaman ki Aslı o zırhı delip giriyor içeri, paniği diğerlerinden daha fazla başlıyor. Hayri gerçeğini yaşıyor. Bunlar içinde bu ilişkiyi en dolayımsız yaşayan o. Aşık oluyor. Ötesi yok. Turgut ise tam bir tavşan boku. Ne kokuyor, ne bulaşıyor. 'Soranlara ben böyle bir ilişki yaşarım abicim' diyor. Ben Hayri ile Metin'i daha sevimli bulduğumu söyleyebilirim.
* Bu yaş grubunun en önemli silahı, ağzının iyi laf yapıyor olması galiba. Tanışma fasılları hep sıkı başlıyor. Bir etkileme biçimi olarak bilgelik silah gibi kullanılıyor. Ama Aslı küçük yaşına rağmen bunları savuşturabilecek deneyime sahip.
* Kitapta bir de 40'ını aşmış ve genç erkeklerle ilişkiye giren Sema var. 40 yaş sonrasını kadınlar nasıl yaşıyorlar? Sema sadece almak için gelmiş bir gençle karşılaşıyor. Ve bunun farkında. 40 yaş erkeği ile 20 yaş kızın ilişkisinde erkek böyle algılamıyor. Arada temel bir fark var. Sema bunu böyle kabul ediyor. Kıskançlık krizlerine girmiyor.
* Kitapta bir de üç 'Ş'den söz ediyorsunuz. Şefkat, şehvet ve şiddet... Erkeklerin çoğu için şefkatle başlayan sonra şehvete dönüşen, sonunda da şiddetle sona eren bir şekilde bu üçlünün yaşandığını düşünüyorum. Erkekler yeterince şefkat görememekten şiddetten uzak duramıyor. 40'lı yaşlar şehvet dönemleridir. Şehvet arzusunu panik doğuruyor. Hemen bir şeyler daha yaşama gereksinimi. Bunun şefkatle özdeşleşmesi için gerekli emeği harcayacak zamanı kendilerinde göremezler. Onun için biraz daha bal arısına dönüşmeye başlarlar ister istemez. Kadınlarda şefkat her şeyin önüne geçebilirmiş gibi geliyor bana. Erkekler, arayışları bu olduğu halde önceliklerinin bu olduğunu söylemiyor. Bunu ifade ederken de bir şehvetengizlik var.
* 40'ından sonra azanı teneşir paklar lafı doğru mu o zaman? Herkes yaşını bilsin, oturduğu yerde otursun mu diyeceğiz? Böyle bir ahlakçı yaklaşımım yok. İnsanlar küçük hayatlarıyla hep varolacaklar. Mümkün olduğunca önyargılardan arınmış bir bakış açısıyla yaşayalım istiyorum.
METİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|