|
|
Yılmaz yaptı yine yapacağını!
Genellikle devam filmleri ilkini aratır. Ama "Vizontele Tuuba" bu geleneği yerle bir ediyor
BUGÜNE kadar altında "Yılmaz Erdoğan" imzası olup da "sıradan ve özensiz" olan hiçbir sanat ürününe rastlamadım. Buna atv'de yayınına son verilen "Ölümsüz Aşk" da dahil...
Nitekim, "Vizontele Tuuba" da beni şaşırtmadı. Beklediğim gibi Yılmaz Erdoğan özeniyle ilmek ilmek dokunmuş, içinde bolca ter ve emek olduğu her halinden belli olan bir film çıktı karşıma.
"Vizontele Tuuba"nın handikapları çoktu. Zira devam filmleri genelde hep ilkini aratırdı. Bence "Vizontele Tuuba"nın sineması, ilkinden çok daha iyi. İkinci dezavantaj ise ilk filmde son derece sağlam ve "cazip" bir öykünün bulunmasıydı.
İkincisinin hikayesi, nispeten sıradandı. Ama Erdoğan ve ekibi bu engeli de başarıyla aşmış, "ille de insanlara kahkaha attıracağız" kaygısından uzak, söylemek istediklerini sinema sanatına en uygun ve en nahif haliyle karelere dökmüşlerdi.
Gala sonrasında Yılmaz Erdoğan'la konuştum. "Hassas bir dönemi anlatıyorduk ve son derece kritik mesajlar vardı. Hem söylemek istediklerimizi seslendirmek hem de çok sivri ya da didaktik olmamak gibi bir zorluk vardı önümüzde. Sanırım başardık" dedi.
İlk filmde bir televizyonun, Doğu'daki bir kasabanın toplum yaşamını nasıl kökten değiştirdiğine tanıklık etmiştik. İkincisinde ise aynı kasabaya üç "hediye" daha geliyor. İlki güzel bir kız, ikincisi kitap, üçüncüsü de askeri darbe... Ve Yılmaz Erdoğan gökten düşen bu üç elmadan öyle güzel bir marmelat yapıyor ki, ekmeğin üzerine sürüp yemeye doyamıyorsunuz. Üstelik marmelatın içindeki ince mesajlar da "pütür" olarak hiç ağzınıza gelmiyor!
|