Sol, istikrar ve değişim
'İstikrar' ve 'değişim' birbirinin tanımlayıcısı ve 'test' alanıdır. Ne tek başına istikrar tartışılabilir, ne de tek başına değişimden söz edilebilir. İstikrar ve değişim ancak ikisinin bir arada bulunmasıyla anlamlıdır.
Değişimle test edilmeyen istikrar kaba bir statükoculuktur. İstikrarla çerçevelenmeyen değişim de neyi hedeflediği belli olmayan bir başka şeye dönüşümden ibarettir.
Bu nedenle siyasal sistemler açısından değişim ve istikrar birbirinin 'pusula'sıdır.
*** Sol siyasetin değişim ve istikrar karşısında geliştirdiği yaklaşımlar bu bütünlükten yoksundur. Türk sol siyaseti çok uzun zamandır, 'değişim dinamiğinden yoksun bir istikrar kavramı' ile hareket etmektedir. Böylece solun siyaset adına ortaya koyduğu yaklaşımların toplamı 'statükoculuk' şemsiyesi altında toplanıyor. Bu çeşitli yollarla gerçekleşiyor...
Sol siyaset temelde 'eşitsizlikleri gidermeye' dönük bir siyasi perspektif içinde hareket eder. Sağın genel olarak eşitsizlikleri toplumsal mekanizmaların işleyişi içinde zamana yayarak gidermeye dönük yaklaşımına karşı, sol siyaset 'tarihin ve siyasetin dinamiğinin eşitsizlikleri gidermeye dönük vurgulu ve hızlı hareket etmesi gerektiğini' benimser.
Türk sol siyaseti ise eşitsizlikleri tanımlamada ve bunlar üzerine siyaset kurmada ciddi bir gerilik göstermektedir. Çünkü 'değişimden yoksun bir istikrar fikri' sol siyaseti statükoculuğa yöneltmiştir. Bu da esasında 'siyasetsizleşme'nin bir parçası olmak demektir. Bu yaklaşımda eşitsizlikleri algılamaya ve buradan siyaset üretmeye dönük bir bakış var olamaz, bunun yerine 'mevcut'u koruma kaygısı temelinde eşitsizlikleri görmezden gelme tavrı egemenleşir.
Sol adına solun genetiğinin tam zıddında siyaset yapmak demektir bu. Esasında ise, sol siyaset sağdan değişimi ve istikrarı algılama konusundaki yöntemleriyle farklılaşır. Türk sol siyaseti ise değişim karşısında katı direnci temsil etmektedir. Böylece istikrarı da yanlış konumlandırmaktadır...
Değişim genel bir toplumsal taleptir. Siyasetin görevi toplumsal talepleri siyasi temsile dönüştürmektir. Değişim dinamiklerine dönük farklı yöntemler ve siyasetler geliştirmek yerine, değişime direnci temsil etmek ise toplumsal taleplere sırtını dönmek, 'siyaset karşıtı' bir pozisyon almak demektir. Sol, değişim karşısında böyle bir çizgiyi temsil ettiği için, sol tarafından temsil edilmeyi talep eden demokratik toplumsal dinamikler askıda kalmaktadır.
*** Türk sol siyasetinin, siyasetin toplumdan yola çıkarak, toplum adına ve toplumla birlikte yapıldığını esas alması gerekiyor. Bahsedilen toplumun, şu anda yaşayan organizma olduğunu, canlı, talep eden, yeni demokratik dinamikler üreten, sahici toplum olduğunu görmek gerekiyor.
Hayali bir toplum anlayışı değildir bu. Türkiye'ye özgü sol siyasal mühendisliğin bir projesi gibi algılamamak gerekiyor toplumu. Siyaset üretmekle siyasetsizleşme arasındaki zemin farkı buradadır. Zihinlerdeki eskizleri topluma giydirmek yerine, toplumsal dinamikleri esas alarak siyaset yapmak gerekiyor.
*** Sol'un siyasetin toplumun durduğu yere gidilerek yapılması gerektiğini fark etmesi, Türk siyasal hayatı için gereklidir. Siyasal hayat zaman zaman istikrar, zaman zaman da değişim diyen bir sol ile yeterli zenginliğe kavuşamaz. Toplumun durduğu yere gitmek yerine, sürekli toplumu kendi durduğu yere çağıran bir siyaset biçiminin sıfatı sol olamaz. Sol'un sol olması, istikrar ve değişim arasındaki ilişkilerde yeni yöntemler önererek toplumun karşısına çıkması, demokratik siyasal hayatın ihtiyacıdır...
|