|
|
|
|
Oynadığım 4 oyun benim için bir rekor
atv'nin hazırladığı Akademi Türkiye'de hem eğitmen, hem de jüri üyesi olarak görev alacak Can Gürzap. Şu an dört ayrı oyunda birden rol alan Gürzap, oyunların hepsinde başrolde ve bunu bir rekor olarak tanımlıyor.
Orkesta Şefi Wilhelm Furtwangler, Amerikalı resim galerisi sahibi Martin, evli Bernard ve başbakan. Bir insan bir anda bunların hepsi olabilir mi? Yılların tiyatro duayeni Can Gürzap için sorunun yanıtı koca bir 'evet'. Bir oyundan diğer oyuna koşturan Can Gürzap, bir hafta içinde tam dört oyunda birden başrol oynuyor. 'Çılgın Haftasonu', 'Taraf Tutmak', 'Yarım Bardak Su' ve 'Bu Adreste Bulunamadı' adlı dört ayrı oyun, onun kişisel tarihi için de küçük bir rekor. Ancak o kendi rekorunu zorlamaya kararlı gibi. Size küçük bir sır: Beşinci oyunun hazırlıkları da şimdiden başlamış. "İş başa gelince yapılıyor, makinayı çalıştırınca gerisi gelir" diyor Gürzap. Sonra da bunun sırrını anlatıyor:
* Dört ayrı oyunda birden oynuyorsunuz. Oyunların repliklerini hiç karıştırdığınız oluyor mu? Şu ana kadar hiç böyle bir şey yaşamadım. Tiyatrodaki ezber, düz yazıdaki gibi değil. Tiyatroda pek çok ip ucu ve yol gösterici unsur var. Karşınızdakinin söylediği son söz, sizin söyleyeceğiniz repliği hatırlatır size. Zaten yıllar yılı bu işi yapa yapa otomotik hale geliyor insan.
* Dört ayrı oyunda birden oynamanızı sizin kişisel tarihinizde bir rekor olarak adlandırabilir miyiz? Gerçekten dünyada başka örneği var mı bilmiyorum. Ama oynadığım dört oyunda da başroldeyim. Benim için bir nevi rekor diyebilirim.
* Tiyatroda en çok hoşunuza giden, sizi mutlu eden tür hangisi? Reji yaparken çözümlenmesi zor oyunları seviyorum. Bu nedenle Mehmet Berdur sahneye koymaktan çok hoşlanırım. Çözümlenmesi zor fakat bir o kadar da rejisöre imkan tanıyan, işin ucunu açık bırakan bir yazardır. Şaşırtması olan oyunlardan hoşlanırım. Bir de hukuku, yasayı irdeleyen, hak, vicdan, adalet ile ilgili oyunları da seviyorum.
* Oynamayı sevmediğiniz roller oldu mu hiç? Tabii ki. Ama o zamanlar daha yeni mezundum ve Devlet Tiyatrosu'nda hocalarımız 'oyna' derdi oynardık. Fakat ben çok güzel rollerde oynadım.
* Devlet tiyatrosu ile özel tiyatrolar arasında ne fark var? İkisi arasındaki fark yapıdır. Devlet tiyatrosu kurulurken çok güzel bir kanunla kurulmuş. Fakat o kanunda bazı ciddi değişikliklerin olması gerekirken temel nedenlerden dolayı bu değişiklikler yapılamamış. Devlet tiyatroları Türkiye'nin en büyük sanat kurumudur. Ve uzun yıllar Türk tiyatrosuna, kültürüne, sanatına çok büyük hizmet vermiş. Fakat özel tiyatrolar yeteri kadar yardım ve destek görmedi. Türkiye'de özel tiyatro kurmak kahramanlık işi oldu çünkü maliyeti çok fazla olan bir iş. Televizyonla kıyaslayacak olursak özel tiyatrolar da, devlet tiyatrolarındaki oyuncular da çok para almazlar. Ama bu iş aşk ve sevgi işidir.
* Türkiye'de tiyatroya olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Kesinlikle yeterli değil. Çünkü Türkiye'de bir eğitim sorunu var. Buna hayretler içinde bakıyorum. Kendim de bir eğitimciyim ve biz eğitmenlere istikbalimizi teslim ediyoruz. Bu eğitimin bir parçası da tiyatrolar. Konuşma sorunumuz var. Çocuk konuşmalıdır. Çünkü insanın en parlak olduğu dönem çocukluk dönemidir. Siz bu çocuğu konuşturmazsanız yaratıcılığını öldürürsünüz.
* Popstar yarışması hakkında ne düşünüyorsunuz? Vaktiyle Türkiye'de de artist yarışmaları vardı. Bu yarışmaları fotoğraf ile yaparlardı. Fotoğraf beğenilirse, o kişi seçilirdi. Jüri önünde bir iki sorulur ve birinci olurdu. Ama bu demek değil ki hepsi şöhret olacak. Kimisi de kaybolup giderdi. Yarışmada da birinci olması, o insanın tutacağı anlamına gelmez.
* Sizin favoriniz var mı? Birçok insan Bayhan'ı çok tutuyor. Fakat bence Bayhan'da müzik bilgisi yok, ses yok. Abidin'de ise çok hoş bir fizik, surat var, sesi de iyi ama biraz Tarkanvari. Firdevs'te bir ışıltı var. Benim favorim Firdevs.
|
|
|
|
|
|
|
|
|