 |  |
 |
|
"Temiz Toplum", AB hedefi kadar önceliklidir!
Sabah sabah kalkıp gazeteleri okuyor, internet sitelerini dolaşıyorsunuz.
Bilgisayarla birlikteliği "İletişim Çağı"nı yeni bir aşamaya sokan telefon, post-realist bir dünya yaratmış bizde...
Hiç ummadığınız konuşmaları, hiç beklemediğiniz kişiler telefonla yapmış.
Bütün telefon konuşmaları da banda alınmış... Çözümleri de medyaya verilmiş.
Derken, uyuşturucudan komaya girip ölen genç kızın tuttuğu günlük notları okuyorsunuz gazetelerde.
Magazin medyasının cilalayıp topluma sunduğu yaşam tarzı bu olamaz, olmamalı. "Medyatik Dünya"nın riskleri bunlar.
Bir anda, bir avuç insanın çarpık, hasta veya yasa dışı dünyası, tüm toplum böyleymiş gibi hissediliyor.
"Şeffaflık", siyasette ve idarede şart. Ama her şey şeffaf olmalı mı? Bismark'ın sözünü hep hatırlarım:
- Sosis imalatı ve siyasi pazarlıklar, kamuoyu önünde yapılmamalı. İkisi de mide bulandırır.
Medyaya yansıyan ses bantları, hatıra defterleri de, mide bulandırmıyor mu? Bu çağda gazeteci olmak ve "Şu doğru, bu yanlış" diye yargılar vermek, ne
kadar zor. 70 milyonluk bir toplumu, rüşvetten, fuhuştan, nüfuz ticaretinden, şantajdan, uyuşturucudan, hırsızlıklardan soyutlayıp, bir ortak ve ileri hedefe yönlendirmeye çalışacaksınız.
Milyonlarca seçmen, 3 Kasım 2002'de, eski siyasetçileri neden tasfiye etti? AK Parti'ye oy verenler, Avrupa Birliği üyeliğini, Kıbrıs'ta çözümü, düşük enflasyonu ve kuru düşünmediler bile.
Öncelikle, "Kokuşmuşluk" dönemi sona ersin ve bunun hesabı sorulsun diye, AK Parti'yi iktidara getirdi kitleler. Beklenmedik şekilde, AK Parti ve Tayyip Erdoğan, seçim öncesinde öncelikli görülmeyen konularda başarılı oldular.
Türkiye şimdi AB'ye her zamankinden daha yakın... Enflasyon, tek rakamlı olmak yolunda. Acaba öncelikli konu, ya da "Kokuşmuşluk" sorunu ne safhada? Azmi Ateş'in TBMM'deki Yolsuzluk Komisyonu'nda harcadığı çabalar, bir noktaya dayanacak mı?
"Banka-medya-siyaset-devlet" dörtgenindeki çarpık ilişkiler, artık bitiyor mu?
Gerçekten birileri, yargıyı da rüşvet çemberine aldılar mı? Siyasette, hizmetin karşılığı olarak elde edilen "İtibar"dan öteye, başka bir rant beklenemeyecek mi artık?
Eğer böyle bir Türkiye'ye ulaşılacaksa, her gün medyada izlerken midemizin bulandığı haberler, sadece bireyleri veya çok dar bir kesimi ilgilendiren olaylar şeklinde kalacaktır. Türkiye'nin, böyle bir ortama ihtiyacı var. Toplumda da, bireylerde de moral bırakmayan görüntüler ve haberler, tiksinti veriyor. Bunları, sadece savcılar ve yargıçlar bilse, belki daha doğru olacak. Devleti şeffaflaştırmadan, insan ilişkilerini şeffaflaştırdık açıkçası.
|
