|
|
İfade özgürlüğü nereye kadar?
"Ararat"ın ne sanatla ne de ifade özgürlüğü ile ilgisi var. Film, baştan sona çirkin bir iftira...
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı, sözde Ermeni Soykırımı iddialarını içeren "Ararat" filminin Türkiye'de gösterilmesine izin vererek, AB'ye tam üyelik öncesinde Türkiye'nin ifade özgürlüğüne bakışının değiştiğini Batı'ya göstermek istedi. "Ararat"ı izledim. Bu filmden "çekinmeye" hiç gerek yok. Çünkü filmin koca bir "iftira" olduğunu, hiçbir belge ya da belgesel görüntüye dayanmadığını herkes görmeli. Yasak; gizem yaratır, cazibe oluşturur ve sahte kahramanlar doğurur. Bu nedenle yönetmen Atom Egoyan'ın "ego"sunu tatmine yönelik bu çirkinlik, "gösterimde tutularak" deşifre edilmeli. Ama filmin Türkiye dağıtımını üstlenen firma bazı kesimlerden gelecek aşırı tepkilerden çekinerek, "Ararat"ın Türkiye'de gösteriminden vazgeçti. Gelelim, madalyonun diğer tarafına... İfade özgürlüğünün sınırsız olmadığına inananlardanım. Bu film Türkler'e ve Türkiye'ye düpedüz küfür ediyor. Sinema sanatı adına hiçbir değer içermeyen film, bana Hitler'in propaganda bakanı Göbels'in hazırlattığı düzmece filmleri hatırlattı. Eğer bu film gösterilecekse, insanlar bunun bir "propaganda filmi" olduğu konusunda uyarılmalı. İşin ilginç tarafı "Ararat" kendi içinde yine kendisini yalanlıyor. Filmde Ermeni komitacıların Osmanlı Ordusu'na pusu kurup, ölüm yağdırdıkları bölge için "Garnizon" deniliyor. Çeteler için "Ermeni birlikleri" ifadesi kullanılıyor. Resmi bir devletin içinde, o devletin ordusundan başka nasıl resmi bir askeri teşkilat bulunabilir? Bu bile başlı başına bir savaş nedeni değil midir? "Ararat" bir Türk olarak beni fena halde incitti. Eminim filmi izleme imkanı olan ve yıllardır barış içinde bu toprakları paylaştığımız Ermeni vatandaşlarımız da bu çirkinliği izlediklerinde aynı rahatsızlığı duyacaklardır. Ateş, kan ve barutla yoğrulan dünya, her geçen gün barışı daha çok özlerken, közlerin altını eşelemenin kime ne faydası var? Peki ya biz de Belene kampının, İskeçe'deki asimilasyonun, Kıbrıs'ta 1960'larda yaşananların, 1. Dünya Savaşı sonrası işgal kuvvetlerinin yaşattığı zulmün hesabını sormaya kalkarsak ne olacak? Üstelik bizimkiler "belgeli" ve tamamen "gerçek"...
|