| |
|
|
Erdoğan mı haklı Deniz Baykal mı?
Geçen gün Açık Radyo'nun Açık Gazetesi'nde Ömer Madra'nın programını dinlerken, "mücavir alanlar" daki seçim dramını öğrenmiştim. Büyükşehir belediyelerinin çevresinde, yüzbinlerce kişinin yaşadığı "mücavir alanlar" da yaşayan halk, genel seçimlerde oy kullanabiliyorlar ama belediye seçimlerinde oy kullanamıyor. 1985'te çıkan bir yasa ile "mücavir alan" olarak tanımlanmış bu beldelerde insanlar sadece muhtar seçebiliyorlar. Bu, anayasanın "eşitlik" ilkesine aykırı. Seçme ve seçilme özgürlüğüne de aykırı. Buralarda oturan insanlar belediye vergilerini ödüyorlar ama belediye başkanlarını seçemiyorlar. Bu şekilde "oy kullanamayan" mücavir alan sakinlerinin yaklaşık bir hesapla 3 milyon kişi olduğu öne sürülüyor. Şimdi AKP iktidarı, bu alanları büyük şehir sınırları içine alarak, belediye seçimlerinde oy kullanmalarına imkan yaratıyor. Bunu, AKP'ye "daha fazla oy gelsin" diye yapıyorsa bile sonuçta demokratik bir hakkı teslim etmiş oluyor. Öte yandan Deniz Baykal, "fırsatçılık, gece baskını" gibi ifadelerle iktidar partisinin bu tasarrufuna ateş püskürüyor. Bazı gazeteler de olaya "AKP'nin CHP'yi ezme planı" başlığını koyuyor. Varoşlarda güçlü olan AKP, buraları seçime dahil ederek, CHP'ye üstünlük sağlamayı planlıyor olsa bile, milyonlarca insanın belediye seçimlerinde oy kullanma hakkını elde etmesi "kötü" bir şey mi? Farzedelim ki Recep Tayyip Erdoğan, pek de etik olmayan bir zamanlamayla böyle bir şey yapıyor. Fakat aynı zamanda milyonlarca insanın "hak"kını teslim ediyor. Deniz Baykal ise, "zamansız" olduğu gerekçesiyle bu hakkın teslim edilmesine karşı çıkıyor. Bence, Recep Tayyip Erdoğan, "içerikte ve ruhta" doğru ve yerinde bir şey yapıyor. CHP'li "elitistler" ise yine vatandaşın haklarına bigane kalıyorlar.
|