YAPI Kredi Yayınları'nın 2003'e veda, 2004'e merhaba yemeği perşembe akşamı Yapı ve Kredi Bankası'nın Yeniköy'deki korusunda yapıldı. Küçük şakalar ve nispeten alçak sesli konuşmalarla süren yemek Hıncal Uluç'un gelişiyle aniden şenlendi. Hiçbir zaman lafını sakınmayan Hıncal abi, Akşam gazetesinin yayın yönetmeni Nurcan Akad'ı görür görmez serzenişte bulundu: "Demek beni değil, Bekir Coşkun'u almak istiyorsun ha!" Bu lafın anlamını kavramanız için bir hatırlatma yapayım: İzzet Çapa'nın yayınladığı Avant-garde dergisinde bu ay Akad ile bir röportaj var. O röportajda Dodo, "Hangi köşe yazarını gazetenize almak istersiniz" diye soruyor... Akad da "Bekir Coşkun" (Hürriyet) diyor... İşte Hıncal abinin takıldığı (ve taktığı) da bu cevap: "Nasıl olur da beni almak istemezsin!" Hıncal abi şöyle devam etti: "Eğer Bekir Coşkun'u alırsan yanında vere vere bir de köpek Pako'yu verirler. Halbuki ben HBB'yim (Her B... Bilir: Deniz Gökçe'nin, medya eleştirmeni Prof. Veysel Batmaz'dan esinlenerek Hıncal abiye taktığı ad)... Yani Hıncal ile birlikte 'her şeyi' almış oluyorsun. Üstelik de ben aynı zamanda HBY'yim (Her B... Yemez)... Nerede ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilirim..." Bunca lafın ardından yüzler Nurcan Akad'a döndü. Acaba ne diyecekti? Akad gayet şık bir biçimde bu serzenişi savuşturdu: "Biliyorsun Milliyet'in yayın yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz bu soruya karşılık senin adını vermişti. Onunla aynı olmasın diye ben de 'Bekir Coşkun' dedim..." Bu cevaptan sonra G.Saray taraftarı olan iki gazeteci takımları şampiyon olmuşcasına birbirlerine sarıldı!