| |
|
|
Olga hanımın köyü
Kars'a havayolu ile giderseniz, uçağınız iyice alçalınca "aşağıya"bakın. "Havaalanının bitişiğinde" bir köy göreceksiniz. Bu köy "Karacaören"köyüdür.
***
Bu coğrafya "çok işgal görmüş, çok acı çekmiş." Ruslar işgal sırasında "nüfus yapısıyla da" oynamışlar. Bölgedeki Türkler'i "başka yerlere" sürmüşler. Yerine "Ruslar'ı getirmişler." Rusya'da yaşayan "Almanlar'ı" yerleştirmişler.
***
Köyde Türkler de varmış, Malakanlar (Rus kökenliler) de, Almanlar da. Malakanlar "uluslararası terminolojiye" göre "vicdani retçiler." Yani "askerlik yapmak istemeyenler." Ayrıca "bir özellikleri daha" var. "Dışarıya" kız vermiyorlar. "Dışarıdan" kız almıyorlar. Böyle olunca giderek "azalmışlar." "Son parti Rus" da 1963'te Rusya'ya gitmiş. Karacaören'de şu anda Rus yok. Kars'ta ise "birkaç aile" kalmış. "İnşaatçı Mikail" gibi. "Değirmenci Vasil" gibi.
***
Karacaören'deki Almanlar'ın sayısı da azaldıkça azalmış. "Tek aileye kadar" düşmüş. Köye gittik... Bizi "kazlar" ile "köpekler" karşıladı. Yollar, bileğimize kadar çamur, hava ise soğuk mu soğuktu... Ortalıkta kimse yoktu. Bir evin kapısı açıldı. Mavi gözlü, yaşlı bir kadın çıktı: - Sen... Seni tanıdım ben... Sen Yavuz Donat'sın değil mi? - Evet... Ya siz? - Ben Olga... Hoşgeldiniz. - Olga hanım, kaç yaşındasınız? - 62. - Kimsiniz, necisiniz, nereden geldiniz? - Babam Rus, kocam Frederick Alman'dı... Bu köyde kalabalıktık... Üç kaynım, üç görümcem Almanya'ya gittiler... Öteki Almanlar da. - Siz neden gitmediniz? - Frederick o zaman hayattaydı... Bana dedi ki: Olga, karnın nerede doyuyor, orası vatan... Ve Kars da en güzel vatan... Biz hayatta oldukça, Türkiye'den ayrılmak yok. - Sonra? - Frederick öldü... İki oğlum var... Agust ile Petro... Bir de kızım. Kanida. - Ya torun? - Melisa ile Alihan... Melisa evde, göstereyim sana... Gir içeri. Ev "köy evi." Damı "toprak." Bahçesinde "tezek yığılı." - Olga hanım ne yer, ne içersiniz? - Geçim zor... Çiftçilik yaparız... Çocuklar, Kars'ta çalışır... İç bir çay... Bekle çocukları... Tanış onlarla.
***
Olga hanımla daha konuşacaktık ama... Bu sırada üzerimizden bir uçak geçti. Ve "az ilerideki" piste indi. - Olga hanım... Bu uçak biraz sonra geri dönecek... Biz de o uçakta olacağız... Gitmemiz gerek. Olga hanım bize sarıldı: - Ama söz ver... Tekrar geleceksin değil mi?.. Sana istersen Kars yemeği pişiririm, istersen Rus, istersen Alman yemeği... Ama Kars yemekleri gibisi var mı hiç?
|