| |
Film bitmeden ışıklar yandı..
"BEN onun yerinde olsam' diye başlayan sözlere fazla itibar etmem.. Çünkü kimse kimsenin yerinde olamayacağına göre, söz 'Ben olsam diye başladığı zaman' atış serbest demektir.. Geçen akşam benim oğlan 'Baba' dedi; 'Ben Saddam'ın yerinde olsam tek başıma kalmazdım.' Bunu söyleyen altı yaşında çocuk.. Saddam'ın görüntüleri onun da dikkatini çekmiş.. Küçücük aklı ile, düştüğü duruma bir anlam verememiş.. 'Sen olsan ne yapardın' dedim.. Durdu.. 'Kendi halkı yok mu? Ben olsam bütün herkese silah dağıtırdım. Amerikalılar'a karşı savaşırdım. Onların çok güçlü silahları var ama olsun' dedi.. Televizyonlardan bir yıldır dinlediği Saddam masalının böyle bitmesi onu kızdırmış.. Filmin sonunu kabul edemiyor.. Çünkü bir anlam veremiyor.. Sadece o değil, kimse anlam veremiyor.. Politikacılar, stratejistler, siyaset bilimciler, Ortadoğu uzmanları; kimse Saddam'ın ne yaptığını tam anlamıyla tahlil edebilmiş değil.. Şöyle bir hatırlayın.. BM denetçilerine saraylarının kapısını açmadı, her türlü zorluğu çıkardı.. ABD vurmak için yığınak yapınca savaşların anasından söz etti.. Kafa tuttu.. 'Amerika'ya gereken cevap verilecektir' diye televizyonlardan nutuk attı.. Amerika, ailesiyle birlikte sürgün önerdi, reddetti.. Harekat başlayınca Bağdat'ta kısa bir tur atarak halka moral verdi.. ABD askerleri Bağdat'a girince kendi de, adamları da, muhafızları da, yakın korumaları da ortadan kayboldu.. Sonunda saklandığı iki metrelik mezar gibi sığınakta tek kurşun atmadan teslim oldu.. Filmin başı ve sonu bu.. Senaryoların en kötüsü.. Anlaşılır gibi değil.. Silah denetçilerine kapılarını sonuna kadar açsaydı, her türlü denetime razı olsaydı, uzmanların tüm isteklerini harfiyen yapsaydı, belki hala koltuğunda oturuyor olacaktı.. Diyelim ki onuruna yediremedi.. Belki de 'Ben Irak'ın lideriyim.. Kabul edersem otoritem sarsılır' diye düşündü.. Savaşı göze aldı.. Aldı ama savaşmadı.. Aslında savaşacak gücü yoktu.. Ordusunun savaşmayacağını biliyordu.. Halkın büyük bölümünün kendisinden nefret ettiğinin farkındaydı.. Olabilir.. O zaman sarayını terk etmeseydi.. ABD askerlerini sarayında bekleseydi.. Amerikalı komutanları başkanlık koltuğunda karşılasaydı.. Ya çatışarak ölürdü.. Ya da 'Burası benim ülkem, işgal etmeye hakkınız yok diye' haykırarak teslim olurdu.. Hadi diyelim ki canı çatışmaya girmeyecek kadar kıymetli, bu nedenle kurşun atmadan teslim oldu.. Sürgünü kabul etseydi.. Çocuklarını alır, çeker giderdi.. Onlar da ölmezdi.. Belki sürgünde yaşamayı da onuruna yediremedi.. Peki o zaman Saddam ne yapmaya çalıştı? Bu soruya yanıt vermek için olaya o topraklardan bakmak gerekir.. Yani Arap liderler gibi, Saddam gibi düşünmek.. Bu da çok zor.. Ama ne derseniz deyin filmin böyle bitmemesi gerekirdi.. Geriye bir olasılık kalıyor.. Saddam, Usame Bin Ladin gibi ortadan kaybolarak efsane olmayı denedi.. O da Afganistan'a, Tora Bora dağlarına kaçacaktı, başaramadı.. Bilemiyorum.. Galiba senaryonun sonu çekilemedi.. Film bitmeden, 'We got him' sesini duyduk, ışıklar yandı..
|