Türk Megane’ı Almanlar 13 bin, biz 21 bin dolara satın alıyoruz...
Şirket ziyaretleri, fabrika gezileri iyi geliyor. Masanızın üzerine konan rakamlar bu tür gezilerde anlamlaşıyor, yerli yerine oturuyor. SABAH Ailesi olarak geçen ay Tofaş'ı ziyaret etmiştik. Önceki gün de Oyak-Renault'nun üretim tesislerini gezdik. Binlerce insanın saat düzeninde çalışmasını izledik. 7 bin ayrı parçanın çeşitli üretim prosesinden geçerek, nasıl otomobile dönüştüğünü gördük. Sacların dev kalıp makinelerinde preslenerek, biçimlendirilmesine tanıklık ettik. Bir dönem burun kıvırarak, teneke otomobil üretmekle suçladığımız otomobil üreticilerinin geldiği nokta sevindirici. Birkaç noktanın altını çizmek gerekir. Artık global pazarlarda boy gösteren firmalar, Türk ortaklarına üretimden kalkan eski modelleri itelemiyor. Üretilen her model, uluslararası pazarda kendi segmentinde, rakipleriyle rekabete girecek kalite ve güvenlik içeriyor. Zaten böyle olmasa, Oyak-Renault ürettiği her 100 Megane'ın, 75 adetini başta Avrupa olmak üzere dünyaya pazarlayamazdı. Almanya'da 40 bin, İtalya'da 32 bin, Fransa'da 31 bin kişi, son 4 yılda "Made in Turkey" markalı Renault'ya biniyor olmazdı. Ayrıca 2003 yılında 35 bin yeni Megane 11 (yüzde 70'i Avrupa'ya) ihraç edilemezdi. 2004 yılı için 76 bin adet ihracat hedefi konulamazdı. Demek istediğim, bu topraklarda (Toyota, Tofaş, Hyundai ve Honda'yı da katıyorum) kendi segmentinde dünya otomobili üretiliyor. Türk firmalarının ihracat yapmasını alkışlamalıyız ancak, ihracatla ayakta kaldıkları gerçeğini de sorgulamalıyız. Otomobil sahipliğini bu kadar cezalandıran, cezalandırmak zorunda kalan sistemi değiştirmek gerekiyor. Taşıt alım vergilerinin yüksekliğinden bahsediyorum. 1600 cc ve altı otomobillerin satış fiyatının, yüzde 18'i KDV, yüzde 35.4'ü diğer olmak üzere (ÖTV gibi) toplam yüzde 53.5'i vergi. Bu oran İsveç ve İspanya'da yüzde 25, Fransa, İtalya Belçika'da yüzde 20, İngiltere ve Almanya'da yüzde 17'ler civarında. 10 bin dolarlık bir araç aldığınızda 5 bin 400 dolarını devlete ödüyorsunuz. Düşünün, kişi başına yıllık geliri 30 bin dolar olan, örneğin Alman vatandaşı Bursa'da üretilen Renault Megane'ı 13 veya 14 bin dolara satın alıyor. Kişi başına milli geliri 3 bin dolar olan Türkler ise 10 bin doları devlete gitmek üzere, 21 bin dolar karşılığında aynı otomobile sahip oluyor. Vergi oranlarının yüksekliği nedeniyle Türkiye'de otomobil sahipliği artmıyor. Her bin kişiye düşen otomobil sayısı Almanya'da 550, İngiltere'de 450, Yunanistan'da 230, Romanya'da 125, Türkiye'de ise sadece 60. Türkiye'de kurulu fabrikaların üretim kapasiteleri 354 bin olmasına rağmen, üretim rakamları bu tip problemler nedeniyle 200 binler civarında kaldı. Bunun büyük kısmı da ihraç ediliyor. Her hükümete göre değişmeyen ulusal bir otomotiv politikasının belirlenmesinde fayda var. Örneğin, 2010 yılında 1 milyon otomobil üretime ulaşmak için atılacak adımlar, alınacak önlemler belirlenmeli ve kademe kademe devreye sokulmalı. Bu tip bir politika, yabancı sermayenin de iştahını kabartacak, fabrikaların kapasite artırımı için sermaye koymalarına yol açacak. Oyak-Renaut yöneticileri ilginç bir bilgi verdi. Türk tüketicisinde dizel otomobil kullanımı hızla artıyormuş. Ancak ülkemizde üretilen akaryakıt bu otomobillerin kullanımı için yeterli kaliteyi içermiyormuş. Verilen bilgiye göre, Tüpraş'ın AB standartlarında akaryakıt üretimi için 1 milyar dolar yatırım yapması gerekiyormuş. Gezimizle ilgili yöneticilerin görüşlerini ve fabrikadan ilginç ayrıntı ve notları Çarşamba günü yayınlanacak Otomobil ekimizde okuyabilirsiniz.
|