|
|
İşte bu bizim hikayemiz!..
"Popstar" yarışması gösterdi ki; iyi şarkı söylemek, Türkiye'de yıldız olabilmek için aranan en son özellik!..
POPSTAR'ı bir kez daha hayretten fal taşı gibi açılmış gözlerle izledim. Aslında izlediklerime fazla şaşırmamam gerekiyordu. Çünkü yarışma, aslında Türkiye'de ünlü olmanın kimyasını açıklayan minik bir laboratuar gibiydi. Düşünün, yarışmada en çok ilgiyi kimler gördü? Geçmişinde cinayet işleyen Bayhan, fiziksel kısıtlı yarışmacı Serkül, her hafta şarkısını unutan Selçuk, neredeyse ırkçı bir anlayışla yerden yere vurulmaya çalışılan Rus Elena... Yani? Dış görünümleri ve özel yaşamları, şarkıcılıklarının önünde koşturanlar... İşte Türkiye'nin star'lık gerçeği: Sansasyonel bir geçmişiniz varsa, insanlarda acıma hissi uyandırabiliyorsanız, güçsüz, ezilmiş, mazlum bir haliniz varsa, gelsin puanlar, gelsin şöhret... Şarkıyı nasıl söylerseniz söyleyin, hatta unutup hiç söylemeyin, fark etmez! Televole kültürünün hamuruyla yoğrulmuş bir halkın seçiminden daha fazlası beklenir mi? Tabii ki burada "halk"tan kasıt, yalnızca yarışmaya cep mesajı gönderenlerle sınırlı. Bu, benim tamamen umutsuzluğa kapılmamı, gelecek için karamsarlığa düşmemi engelleyen tek umut ışığı, tek teselli... Zira aklı başında olup da yarışmaya mesaj göndermeyenlerin "çoğunlukta" olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum... Hepimizin, hatta yarışma jürisinin bile unuttuğu bir nokta var: Bu bir müzik yarışması. Ama en çok neyi konuşuyoruz? Bayhan'ın cinayetini, Serkül'ün puanlarının sesinden mi yoksa görüntüsünden mi kaynaklandığını, Rus Elena'nın bu yarışmada yeri olup olmadığını, Selçuk'un heyecanını... Ama dört kişilik jürinin bile "yarışmanın anlamı, içeriği ve hedefi" konusunda uzlaşamayıp, her hafta neredeyse saç saça baş başa kavga edecek hale geldiği, nihayetinde "parçalandığı" bir yarışmadan "sağlıklı sonuç" beklemek mümkün mü? Ve son bir yorum: Yarışmanın tek tutarlı tarafı, Deniz Seki'nin jüriyi terk etmesiyle noktalanan "kararlı" duruşuydu. "Eğer Bayhan bize gerçeği ilk başta söyleseydi, şimdi burada olamazdı" dedi. Haklıydı!
|