| |
|
|
Karşıki dağlar jandarma
Son birkaç ay içinde defalarca Doğu ve Güneydoğu'ya gitmek kısmet oldu. Eh ben oralara gidince arazi dokusu ya da Sasani medeniyetini inceleyecek değilim di mi? İşimiz gücümüz genellikle "arızalı" haller üzerine. Bu nedenle dağ bayır gezmeleri fazlaca oluyor elbet. Eh türküdeki gibi gezdiğimiz o karşıki dağlar, jandarma dolu. Adım başı bir karakola, seyyar timlere rastlamak mümkün. Gören bırakmıyor, kısa da olsa sohbet etmek istiyor. Ben de oturup iki lafın belini kırıyorum onlarla.
Kurdun kuşun arası Çoğu yaptığı işi sevmek bir yana tapıyor sanki. Dışarıdan bakana anlaşılması zor gelen bir duygu bu. Çünkü doğanın en gaddar bölümlerinde, kurdun kuşun yuvalandığı arazilerde ha babam uğraş dur. Lakin anlattıkları zaman görüyor, hissediyorsunuz ki, bunu bir meslekten ziyade bir yaşam biçimi olarak benimsemişler. Öyle olunca da bize mümkünsüz gelen çok şey onlara olmazsa olmaz geliyor.
Gönül kırgın mı? Sitemleri de var. Diyorlar ki: "Biz bunca icraat yapıyoruz ama kimse bilmiyor. Kırk yılda bir bahsediyor medya jandarmadan. Yazar mısın iki satır, moral olsun bize de abi?" Ben sözümü tutuyor yazıyorum işte. Tadımlık da olsa köşemin hemen kenarısına iliştiriyorum neyi nasıl halletmişler. Hem tüm icraatlarını araştırıp yekun bir tablo vererek anlatıyorum ki, kimsenin hakkı kimseye geçmeye.
|