|
|
AHMET HAKAN
Bayram fiyaskoları
"INDIANA JONES": Indiana Jones serisinin filmlerini ilk seyrettiğimde çok gençtim.. Aklımda masal kıvamında serüvenler ve olağanüstü tempo kalmış.. Geçen gün DVD reyonunda dolaşırken karşıma "harika bir kutu"da, serinin üç filmi çıkmasın mı? "Ne güzel bir bayram hediyesi" dedim içimden ve paraya kıyıp o harika kutuyu satın aldım. Hem nostaljik bir yolculuğa çıkacaktım, hem de kendimi müthiş serüvenin kollarına bırakacaktım. Bayramın birinci günü "Kutsal Hazine Avcıları"yla başladım işe.. Sonuç Tam bir hüsran! Bırakın nostaljik keyfi, "Ben bu filme mi bayılmışım" diye sıkıcı bir özeleştiriye bile giriştim.. Masalım yıkıldı! Yani ben yaptım siz yapmayın, aman uzak durun!
* MISIR GEZİSİ: Trendlerden, modalardan pek anlamam.. Ama buna rağmen tatil için Mısır'a gitmenin, dünyanın en demode işi olduğunu kavrayabiliyorum. Çünkü bir dönem "Ramses" romanlarıyla yaratılan gizemin ve propagandanın artık bıktırdığının farkındayım. Mısır, ayağa düştü yani.. Zaten ayak üstü karıştırdığım sosyetik bir derginin yazarı da Mısır tatilinin tüm dünyada uzun zamandır çok demode bulunduğunun haberini veriyordu. Peki benim 'sezgisel' olarak yakaladığım bu sonuç, rafine zevkli genç burjuvalarımız Mustafa Koç ve Cem Boyner tarafından nasıl oldu da ıskalandı acaba? Üstelik Kahire Havaalanı'nda beş buçuk saat bekletilmişler.. Size tavsiyem şu Bu tatil geçti ama bir dahaki tatil için sakın Mısır planı yapmayın..
* CEM YILMAZ: Keşke Hürriyet'in "gururla takdim ettiği", Cem Yılmaz-Erman Toroğlu röportajı için "yüksek beklenti" içine girmeseydim.. Keşke "Bayram günü kaliteli Cem Yılmaz esprileriyle ne güzel vakit geçiririm" diye düşünmeseydim. Bu ön yargı yüzünden yaşadığım hayal kırıklığının dozu da arttı.. Öncelikle okuduğum iki tam sayfa röportajdan bir tane bile dişe dokunur Cem Yılmaz esprisi anımsamadığımı söylemeliyim. Geriye kalan ise bırakın komik olmayı, gülünç bile olmayan Erman Toroğlu arsızlığı..
* "BARBARLARIN İSTİLASI": Bayramda sinemaya gittim. Seçtiğim film "Barbarların İstilası"ydı. Filmden emindim çünkü yönetmen, yıllar önce izlediğim ve vurulduğum "Montrealli İsa" filminin de altına imza atan adamdı.. Ama Barbarların İstilası, "modern hayata karşı kutsalın çığlığı" diye özetleyebileceğim "Montrealli İsa"nın yanına bile yaklaşamıyordu.. Yok, kötü bir film değildi izlediğim. Ama yine de film bitince bir tatmin olmamışlık duygusu yakaladı beni.. Bilemiyorum, belki de filmin politik bildirisine ve duruşuna kendimi yakın hissetmedim.
* "DOMUZ" ROMANI: Açıkça itiraf ediyorum Ben bir mazoşistim. Çünkü bayram günü Refik Erduran'ın "Domuz" adlı romanını sonuna kadar okumak için saatlerimi feda ettim! Sıkıldım, öfkeden tırnaklarımı yedim ama yine de sonuna kadar okudum. Çünkü roman, biz okurlara "Medya kulisini iyi bilen Refik Erduran'ın gerçek kişilerden yola çıkarak medya dünyasının içinde bulunduğu rezil durumu anlattığı" iddiasıyla sunuluyordu. Yani konu, en azından benim için "satış garantili"ydi.. Açıkça söyleyeyim Erduran'ın anlattığı köşe yazarının gerçekle, gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi yok. Anlatılan ilişkilerin alabildiğine yapay ve kurmaca olduğunu kavramak için, bırakın medya dünyasının içinde yer almayı, okur olmak bile yeterli.. Benden size tavsiye Bu romanı medya dünyasının iç yüzünü kavramak için sakın okumayın, çünkü yanlış bir "medya tasavvuru"na sahip olursunuz..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|