|
|
SAİT GÜRSOY
Kültür Üniversitesi aydınlatıyor
Gençlerimizin üniversite yaşantısına hazırlık sürecinde başarılı olabilmeleri için meslekler ve yükseköğretim süreciyle tanıştırılması ortaöğretim kurumlarımızla birlikte üniversitelerin de bu konuya eğilmelerine yol açtı. İstanbul Kültür Üniversitesi 2002'den itibaren İKÜ aydınlatıyor 'Meslekler ve Yükseköğretim Programları' etkinliğini bu yıl da sürdürüyor. İKÜ AYDINLATIYOR 2002 ve İKÜ AYDINLATIYOR 2003'te gerçekleştirilen çalışmalara baktığımızda 2002'de, İstanbul, Trabzon, Ankara, Bursa, Balıkesir ve Antalya'da yaklaşık yirmi bin öğrenci ile buluşurken 2003'te İstanbul, Trabzon, İzmir, Eskişehir, Bursa, Adana ve G.Antep'te yaklaşık yüz bin öğrenci ile buluşmuş ve toplu kariyer görüşmeleri yapmış. İki yılda beş bin öğrenciye yükseköğretim programları tanıtılmış. Tercih listelerinin oluştuğu süreçte iki yılda altı bin beş yüz adaya danışmanlık hizmeti verilmiş.
Internet'teki "Tercih Süzgeci"nde her öğrencinin kendi isteğine uygun tercih yapabiliyor. Bu çalışmalardan yaklaşık yüz bin öğrenci tercih döneminde faydalanmış. Kariyer Birimi'nce düzenlenen "İKÜ Aydınlatıyor 2004" programıyla yıl boyunca kesintisiz olarak gençlere hizmet hedefleniyor. Yedi ay boyunca bu hizmet İstanbul Kültür Üniversitesi Ana Binası Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecek. Kariyer Planlama ve Gerçekleştirme çalışmalarıyla lise öğrencileri doğru meslek seçebilecekler.
Haydi üniversite adayları doğru tercih için, bu olanaklardan yararlanın...
Yrd. doçentlerden mektup var
13 Kasım 2003 tarihli SABAH gazetesindeki köşenizde çıkan yazınızı okuduk. Konuya olan duyarlı yaklaşımınızdan dolayı sizi kutluyoruz. Bir grup akademisyenin görüşlerini aynen paylaşıyoruz. Bugün üniversitelerimizde en fazla sayıda öğretim üyesi kadrosunu işgal eden YARDIMCI DOÇENT'lerle ilgili aşağıdaki görüşlerimize köşenizde yer verebilirseniz çok seviniriz.
1) "Yardımcı doçentler aynen doçent ve profesörlerde olduğu gibi mutlaka daimi statüye kavuşturulmalı ve özlük haklarına birinci dereceye kadar terfi etme eklenmelidir."
2) "Doçentlik sınavları adil ve objektif olmak zorundadır. Önerimiz; aynı tıpta uzmanlık sınavı (TUS)'da olduğu gibi merkezi sistemle ve sadece yazılı sınav şeklinde olmalıdır. Sözlü sınav ve uygulama sınavı gibi aldatmacalardan uzak kalınmalıdır. Aksi halde, adamı olan birçok insana bu unvanlar dağıtılırken, diğer yandan mevcut uygulama ileçoktan hak eden insanlar mağdur edilmektedir."
3) Üniversitelere mutlaka özerklik verilmeli ve sürekli etki altında tutulmaktan kaçınılmalıdır.
Bir grup Üniversite Yardımcı Doçenti
Meslek liselerine kıymayın
ÖSS'ye başvuruların başladığı şu günlerde içimdeki yangını sizinle paylaşmak istiyorum. Bir meslek lisesi mezunu olarak sistemi eleştiren bir sürü söz söyleyeceğim. Ama ne yazık ki sonuç değişmeyecek. Biz meslek liseleri olarak alanımızın dışında hiçbir yeri tercih edemiyoruz. Etsek de ne olacak ki puanımız kırılıyor. Hal böyleyken biz gençlerin durumunu bir düşünün. Bu sistemin yapmak istediği nedir anlamıyorum. Psikolojimizi bozup Güzel Türkiye'me eğitimsiz, kompleksli, problemli gelecekler mi yaratmak?..
Bu kaderi paylaşanlar adına isyan ediyorum. Komik ama buna kaderden başka ne denebilir. Ailelerimizin bu okullara bizleri bilinçsizce yazdırmaları, şimdi hayatımıza mal oluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum. Bizleri yalnız bırakmayın. Katsayıları değiştirin. Kısacası... Ne olur artık bizlere kıymayın.
Ankara'dan bir okurunuz
Okurlarımın bayramını kutlar, saygılarımı sunarım. S.G
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|