|
|
REFİK DURBAŞ
AKP ve "güven" sorunu...
Birinci yılını geride bırakan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sonuçta başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Son bir yılda o değil de başka bir parti iktidarda olsa idi, alınacak sonuçlar çok mu farklı olurdu? Halkın alım gücünü bir anda yükseltmek, işsizliği önemli ölçüde çözümlemek, Kıbrıs ve Irak için doğru politikalar izlemek gibi olumlu sonuçları, hangi parti eksiksiz sağlayabilirdi de, AKP'yi sağlamadığı için eleştirelim?
Bunun yanında AKP'nin AB politikasındaki gayret ve kararlılığını ise insafla teslim etmeliyiz. AKP'nin orman, YÖK, türban, kamu yönetimi değişikliği, imam-hatip gibi konularda devlet ile ortaya çıkan "zıtlaşma"larını da fazla büyütmemek gerekiyor. Çünkü bu konularda kamuoyunda doğan tepkilerin bir kısmı haklı ve yerindedir, ancak önemli kısmı, geçmişten gelen sebeplerle bu partiye duyulan "güvensizlik"ten kaynaklanmaktadır. Eğer bu icraatı AKP değil de, mesela CHP yapsaydı, (altında bit yeniği aranamayacağı için) durum çok farklı karşılanabilirdi.
Kısaca sorun, AKP'ye güvenip güvenmeme konusundaki "şüphe"nin devam etmesinden doğmaktadır. AKP milletvekili Mehmet Elkatmış'ın eli öpülesi itirafları, Başbakan Erdoğan'ın "kemalat" söyleşileri ve daha pek çok gelişme, bu konuda ümit verici işaretlerdendir, ancak şüphesiz yeterli değildir. Kurmayları ve AKP, Sayın Elkatmış'ın samimiyet ve olgunluğuna kavuştukça, bunun gereklerini bir bir ortaya koydukça AKP toplumla olan sorunlarını azaltacaktır. Devlet ile zıtlaşmaların bu dönemde en önemli panzehirinin AB olacağını söyleyebiliriz. AKP, AB'ye yaklaştıkça ve angaje oldukça çağdaş değerlerden ve evrensel normlardan dönemez hale gelecek ve bu ölçüde güven sorunu da çözülmüş olacaktır. SADİ BÜLBÜL ( Avukat) / ANKARA
Emekliye farklı uygulama mı?
1978-1999 arasında İsveç'te ikamet ettim. Bu süre içinde mesleğim olan öğretmenliği burada da sürdürdüm. 1999'da Türkiye'ye kesin dönüş yaptım. 1966-1977 arasında da Türkiye'de öğretmenlik yaptım. İsveç ile Türkiye arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesinden yararlanarak T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü nezdinde emeklilik başvurumu 1999 yılının sonlarına doğru yaptım. Başvurum Mart 2000'de kabul edildi ve 131 milyon maaş bağlandı. Daha sonra yapılan zamlarla maaşım 360 milyona yükseldi. Haziran 2003'te, Emekli Sandığı'nca yapılan yeni bir hesaplamayla maaşım 141 milyon olarak tespit edildi ve 6.250.000.000 TL borçlandırıldım. Toplam hizmet sürem 29 yıl 11 aydır. Türkiye'yi terk ettiğimde derecem 9/1 idi. Aynı sözleşmeye uygun olarak İsveç'te iken Türkiye'deki hizmet yıllarım dereceye sayılarak maaşım üç derece yükseltildi. Ancak, Emekli Sandığı bu uygulamayı göz önüne almadan, sadece ülke içindeki dereceme istinaden maaş bağladı. İtirazlarıma rağmen bir sonuç alamadım. Nedenini anlamak istiyorum.
NECDET GÜNDEM / MERSİN
Yunanistan'ın vize engeli
2004 yılında Atina'da yapılacak olan "Olimpiyatlar"a gidip şimdiye kadar Türkiye'ye en yakın bir ülkede yapılacak oyunları seyretmek istiyorum. Ancak Yunanistan yıllardan beri Türkiye vatandaşlarına vize uygulamaktadır. Oysa rahmetli Turgut Özal, Yunanistan vatandaşlarına vizeyi kaldırarak iki ülke arasında dostluk köprüleri kurmuştu. Yıllardan beri Yunanlılar Türkiye'ye gelmektedir. Yunanistan yöneticileri hem para kazanmak, hem de iki ülkeyi yakınlaştırmak istiyorsa vize engelini artık kaldırmalı, böylece onların sporcularını alkışlamamıza da fırsat vermelidir.
NECATİ AKIN (E.öğretmen) LÜLEBURGAZ
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|