|
 |
|
MANSUR FORUTAN
Arşivimi buldum!..
Bir zamanlar çok ciddi bir plak arşivim vardı. Hani bir rock ansiklopedisi yapsalar referans olarak kullanılabilirdi. AC/DC'den Zappa'ya kadar geniş bir ürün yelpazesinde hizmet verirdim.
Ancak yine gençliğin verdiği hesapsızlık ve kitapsızlık kişiliği yüzünden satmak zorunda kalmıştım. Borçlarım vardı.
Üsküdar'da faaliyet gösteren, adını hatırlamadığım bir müzik evi satın almıştı hepsini.
Yok pahasına gitmişti.
O gün bugündür hiç plak almadım. Pikabımı bile satmıştım. Bir tek annemde kalan bakkal plakları kalmıştı elimde. Hiçbiri bir daha dinlemeye değmeyecek şeylerdi.
Hayatımıza CD'ler girdi. Öylesine girdi ki kasetçalarları bile hayatımızdan çıkarmak zorunda kaldık. Özene bezene kaydettiğimiz, arşiv olma özelliğini taşıyan kasetleri bile çöplere attık.
Geçtiğimiz ay yine antika sayılabilecek bir cihaz aldım. Bir pikap ve radyo kombinasyonu. Braun marka.
Gülmeyin ve tıraş makinası diye de dalga geçmeyin. Cihaz 1973 yılında tasarım ödülü almış. Gerçekten çok güzel. Hani eski yatay müzik konsolları olur ya, işte onlardan. Şeffaf pleksi kapağı var. Dahası muhteşem bir ses çıkarıyor.
Elde böyle bir aygıt olunca plak almak şart oldu ve düştüm yollara.
Yollara düştüm dediğim tabii ki Akmar'a gittim.
Aldığım duyumlara göre ikinci el plak bulunuyormuş orada.
Zihni'ye daldım ve girer girmez plakların olduğu alanı far ettim. Karıştırmaya başladığımda plakların büyük bir bölümünün elden çıkardığım koleksiyonumla neredeyse aynı olduğu gerçeğiyle karşılaştım.
Bir heyecan sormayın gitsin. "Baba bunları nereden aldın" diye sorduğumda oradan buradan gibi geyik bir cevap aldım. Ama önemli değildi.
Taşıyabileceğim kadar plak aldım. Ozzy'nin Bark At The Moon'u, Pretty Maids'in, Future World'u, Y&T ve Judas Priest'in konser albümleri. Malmsteen , Alain Parson's Project...
Şöyle söyleyeyim. Bütün arşivimi toplam beş yüz bin liraya satmıştım. Çok iyi hatırlıyorum çünkü borcum kangren gibiydi.
Bir plağa on beş milyon verdim. Tarihi bir hata yapmışım!
Yine de önemli değil çünkü plaklar neredeyse sıfır gibi tertemiz.
Şimdi gelelim eğlenceli tarafına. Yani plak dinlemeye.
İlk başta o çıtırtı pıtırtı sesi biraz rahatsız ediyor. Sonuçta kulağımız sek CD sesine alışmış. Ancak biraz vakit geçince, kulağınız alıştığında inanılmaz güzellikte bir ses ortaya çıkıyor. Hatta o çıtırtı ve pıtırtıyı ne kadar özlemiş olduğunuzu anlıyorsunuz.
Eğer evinizde faal bir pikap varsa, kendinizi ödüllendirin ve plak dinlemeye başlayın. Plaklarınız arazi olmuşsa gidin Akmar'dan alın. Her tür müzik var. Özellikle iyi bir jazz serisi vardı mesela. Üstelik CD'den çok daha ucuz.
Tüm kaynaklarım bundan sonra plaklara gidecek gibi gözüküyor.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
