|
|
ÖMER LÜTFİ METE
Simge ile simya
Türbanla ilgili -yasağı sürdürmek için şart da olmayan- aşırı bazı adli (!) yorumlar, toplum ve bireyin en son dayanağı konumundaki yargı erkini yaralıyor
"söz konusu yazıda toplumun kimi kesimlerince Cumhuriyet'in temel ilkelerinden biri olan laiklik ilkesine karşı zaman zaman başkaldırı simgesi olarak da kullanılan türbanın"
Böyle bir "yargı kararı" evrensel hukuk ilkeleri ile bağdaşabilir mi?
Önce "suç"un oluştuğuna ilişkin "yorum"a bakalım
"ilkesine karşı başkaldırı"
Suçu işleyen kim?
"kimi kesimleri"
Yani sarı çizmeli Mehmet Ağa'lar..
Objektif hukuk açısından sadece "spekülatif" bir kavram olan "simge" kelimesi ile suçu tanımlıyoruz!?!
Bu mantıkla pekala kırmızı veya yeşil giymek de suç sayılabilir. Biri Apo'culuk, öteki de Bin Ladin'cilik diye mahkum edilebilir!
Hani "sarahat=açıklık" ilkesi, hani somut suçlu?
Yorumu yapanın karnında!
Bir nesneyi, herhangi bir niyetin simgesi olduğu için suç unsuru saymak, bizzat yargıç eliyle yargıya hukuk dışından müdahale değil midir?
Bu zorlama neden?
Böyle bir mantıkla "suç" belirleyebiliyorsak, mesela sarı, yeşil ve kırmızı renkli kazak giyen herkesi PKK'lı diye hapse tıkmamız gerekmez mi? Bunlar da PKK simgesi ya!
Tabii bu renklerin artık talihi var; hem objektif hukuk, hem de PKK'nın AB dayısı, "varsayılan kötü niyet"e ceza kesmeyi önlemeye yetebiliyor. Ama türbanın kimsesi olmadığı için her türlü karalama serbest.
Türbanlı hanım "bu benim inancımın gereğidir" diyecek. Sen "Hayır, yalan söylüyorsun; bunu takarak laikliği yıkmaya çalışıyorsun!" diye hüküm biçeceksin. Böylece, salt "içtihat" marifetiyle neredeyse yeni bir "genel hukuk kuralı" oluşturacaksın!
Kanaate dayalı bir "yorum"la, milyonlarca insanı "Anayasa'yı ihlal cephesi" ilan etmekle "Ülkedeki bütün Kürtler PKK militanıdır" demek arasında ne fark olabilir?
Oysa türbanı mahkum etmek için; terim niteliği taşımayan, içeriği tartışmalı kavramlara dayalı aşırı yorumlara sarılmak şart değil ki. Hakkında özel yasa çıkarılması mümkün bulunmayan bir nesneyi, "gördüğünüz lüzum üzere" engellemek istediniz ve "kılık kıyafet yönetmeliği" gibi teknik bir alet kullandınız.
Nereye hizmet ediyorsunuz?
Toplumun "Siyasal İslam" sancısını tamamen aşacağı güne kadar bu aletle idare edin işte! Türban mağdurları buna sabrederken kalıcı bir yasak uygulayabilmek için yargının kendisini Meclis yerine koyup şip-şak yorumlarla kanun yapıcı haline gelmesi "adli darbe"den başka ne anlama gelir?
Ne iştir bu?
Amaç; yasal imkan yokken salt aşırı yorumlarla işi "Cumhuriyet'in değiştirilmesi teklif dahi edilemez nitelikleri"ne bağlayıp fitneyi kalıcı hale getirmek mi?
Bu gayretkeşlerin çoğu saf ve samimi laikler olabilirler. Ancak, fitneyi kalıcı kılmak onların ülkülerine değil, sadece Türkiye'nin iç huzurunu bozmak isteyenlerin emellerine hizmettir. Çünkü "türban" takanlar vazgeçecek değiller. Bu konuda "simge" silahıyla savaş sürdürenler, taşı toprağı altına çevirecek sırrı arayan simyacılar gibi boşa ömür tüketiyorlar.
Böyle giderse millet Çankaya'ya da eşi türbanlı birini çıkaracak, o zaman da aslan payı türban yasakçılarına ait olacak.
Seçkinci inadın esiri veya "profesyonel gerilim memuru" olmayan beri gelsin!
Türban tırmalandıkça düşmüyor, pekişiyor.
Bunu görmeyenin ya aklından, ya niyetinden şüphe edilir.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|