|
 |

Ana-babayı yıkan teşhis
Åile Sahili'nde 17 Ekim'de bulunan cesedin bir aydır kayıp olan tiyatrocu Deniz Binnaz Çalışır'a ait olduÄŸu belirlendi. Derisi soyulan genç kızı, ailesi kolundaki benden teÅŸhis etti
Geride sadece şifreli bir günlük bırakarak yaklaşık bir ay önce kayıplara karışan 22 yaşındaki tiyatro oyuncusu Deniz Binnaz Çalışır'ın cesedi bulundu. Cinayete kurban gittiği tahmin edilen genç kızın izine, defterindeki şifrenin çözülmesiyle değil kolundaki beni sayesinde ulaşıldı
Åile Sahili'ne 17 Ekim günü kafa derisi yüzülmüş, belden yukarı kısmı parçalanmış halde vuran cesedin kimliÄŸini araÅŸtıran polis, Adli Tıp Morgu'na kaldırılan cesedi kayıp olarak aranan Deniz'in ailesine de gösterdi. Bir yandan kızlarını bulmak isteyen, bir yandan da soÄŸuk morg masasında yatan kimliksiz bedenin kızları olmaması için dua eden aile, cesedin kolundaki benden talihsiz genç kızı tanıdı. Ön diÅŸteki dolgu, ayaktaki yanık izi ve iç çamaşırları da teÅŸhisi güçlendirdi. Ancak yine de kesin sonuç için baba İsmet Çalışır'dan kan örnekleri alındı. Yapılacak DNA testi ve genç kızın daha önce çekilen diÅŸ filmleri ile göğüs röntgeninin karşılaÅŸtırması cesedin Çalışır'a ait olup olmadığını gösterecek. Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi BaÅŸkanı Gürsel Çetin cesedin Deniz'e ait olup olmadığının bulunmasının 15 gün süreceÄŸini söyledi.
Yetkililer, cesedin şişmemiş ve çürümemiş olduğunu bunun da denizde boğulmadığını gösterdiğini söyledi. Jandarma kriminal elemanları cesedin bulunduğu yerde yaptıkları incelemede birkaç metre ileride kafatasından soyulan saçlı deri buldu. Kumsalda herhangi bir boğuşma izine de rastlanmadığı belirtildi. Yetkiler, genç kızın öldürüldükten sonra cesedinin sahile getirilmiş olabileceğini kaydettiler.
Cesedin teÅŸhisinin ardından Åile Polisi ilçedeki tüm çöp kutularında tek tek arama yaptı. Bu aramalar sırasında bulunan bir hırka da Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.
PROVAYA DİYE ÇIKMIÅTI
Tekstil işçisi olarak çalışan ve her Pazar günü Taksim'de Yedibölge Tiyatrosu oyuncuları ile tiyatro provalarına katılan Deniz, 12 Ekim günü saat 08.30'da "provaya gidiyorum" diyerek evden ayrılmış bir daha da kendisinden haber alınamamıştı. Yanında 30 milyon TL parası vardı. Bir de sırt çantası. Geride ise sadece şifreli bir günlük bırakmıştı. Kızlarını her yerde arayan perişan haldeki aile ve polis hiçbir ize ulaşamıyordu.
Genç kızın kaybolmasından 5 gün sonra Åile sahilinde tanınmaz halde bir ceset bulundu. Polis, Deniz'in cep telefonunun da Åile'de sinyal verdiÄŸini tespit etti. Deniz'e ait sırt çantası da cesede bir kilometre uzaklıkta yine sahilde kuru bir ÅŸekilde bulununca dikkatler kayıp olarak aranan Deniz üzerinde yoÄŸunlaÅŸtı.
Adli Tıp Kurumu morguna dün gelen aileye önce cesedin yanında bulunan spor ayakkabısı ve çanta gösterildi. Aile bunların Deniz'e ait olduğunu doğruladı.
TELEFONU BEKÇİ BULMUÅ
Korkunç teşhisi yaptıktan sonra yıkılan baba İsmet ve annesi Zeynep Çalışır, kızlarının kafa derisinin yüzülmüş, gözlerinin oyulmuş, belden üstünün parçalanmış olduğunu söyledi. Kızlarının yüzülen saçlarının da bulunduğunu anlatan Çalışır ailesi kızlarını sağ kolunun dış kısmındaki et beni, sağ bacağındaki yanık izi ve dişindeki dolgudan tanıdıklarını anlattı. Ablası Ziynet Çalışır ise iç çamaşırlarını gördükten sonra cesedin kardeşine ait olduğunu anladığını belirtti.
Deniz'in cep telefonunun ise kartı alındıktan sonra Åile'de bekçilik yapan Ahmet Çakmak tarafından kullanılmaya baÅŸlandığı ve Çakmak'ın polis tarafından sorgulamaya alındığı öğrenildi. Cep telefonunu çöp kutusuna atılmış bir çanta içinde bulduÄŸunu belirten Bekçi, içinden kimlik çıkmayan çantayı atıp telefonu sim kartını çıkartarak kullanmaya baÅŸladığını anlattı.
Çalışır ailesi Deniz'in bir cinayete kurban gittiÄŸinden şüphelendiÄŸini belirterek, "Deniz'in intihar etmiÅŸ olduÄŸuna inanmıyoruz, kendi başına da Åile'ye gitmiÅŸ olamaz. İntihar edenlerin bencil olduÄŸunu düşünürdü ve son günlerinde bunalımlı deÄŸil tersine mutluydu. EvleneceÄŸi için heyecanlıydı" dedi. Bu arada Deniz'in platonik olarak aşık olduÄŸu iddia edilen tiyatrocu Erol Küçükaksoy ise Deniz'in kendisine karşı bir ilgisinin olmadığını söyledi. Deniz'i 3 yıldır tanıdığını belirten Küçükaksoy, Deniz'in kendisini aramadığını ve kendisine aşıkmış gibi bir görüntü çizmediÄŸini anlattı.
HAYAT DOLUYDU
Deniz'in bir reklam ajansında çalışan ablası Ziynet Çalışır ise Deniz'in kendisine kaybolmadan bir gün önceki akşam, "Tiyatroya herkes geç geliyor bende yarın geç gidebilirim" dediğini belirtti. Ziynet, şöyle devam etti "Ben de karşılık olarak 'herkes seni ilgilendirmez sen kaçta olman gerekiyorsa o saatte orada ol' dedim. Deniz'i ikna ettiğimi düşünüyorum, çünkü sabah erkenden evden tiyatroya gidiyorum diye çıktı."
Genç kızın ağabeyi Ferhat Çalışır da talihsiz kardeşi ile ilgili şöyle dedi "Kızkardeşim hayat doluydu. Yaşama çok bağlıydı. Başına gelebilecek en kötü olay tecavüz olsa bile hayattan bağlarını koparmaz bizimle paylaşırdı. Kesinlikle kendi canına kıymazdı. Kızkardeşim kaçırılmış öldürülmüştür. Yetkililerden faillerin bulunmasını istiyoruz."
Åifresi çözülen günlükte sır yok
Deniz'in son 10 yıldır şifreli olarak yazdığı günlüğün şifresi Deniz'in ağabeyi Ferhat Çalışır'ın doktor arkadaşı Özdağan Arifoğlu tarafından çözüldü. Arifoğlu Deniz'in günlüğüne "Nagihan ve Canısı" diye isim verdiğini belirterek, Deniz'in en son sayfaya Kayahan'ın 'Yemin Ettim" şarkısının 'Seni versinler ellere/ beni vursunlar/ sana sevdanın yolları/ bana kurşunlar' diye not düştüğünü söyledi. Günlükte Deniz'in gitmek istediğine dair bir cümlenin yazılmadığını belirten Arifoğlu, Deniz'in tiyatrocu Küçükaksoy'a ait günlükte herhangi bir not bulunmadığını da vurguladı. Günlükte daha çok gün içindeki olayları anlattığını söyleyen Arifoğlu Deniz'in evlenmeye karar verdiği erkek arkadaşı Ulaş Ateşçi ile ilgili olarak da "Ciddi ciddi evleniyorum" dediğini ifade etti.
Kızlarını öldüren baba yakalandı
Tarsus'ta iki kızını namus uğruna kurşun yağmuruna tutarak öldüren eski sabıkalı baba Halil Yöndem, jandarmanın saklandığı samanlığa düzenlediği operasyonla yakalandı. İşlediği cinayeti soğuk kanlılıkla anlatan Yöndem, büyük kızını öldürmek istemediğini belirterek, "küçük kızıma ateş ettiğimde büyük kızım bağırmaya başladı. Susturmak için ona da ateş ettim. Beni yakalamasaydınız, oğlumu görüp intihar edecektim" dedi.
Åartlı Salıverme Yasası'ndan yararlanarak cezaevinden çıkan 51 yaşındaki Yöndem, 16 ve 17 yaÅŸlarındaki iki kızını "kötü yola düştükleri gerekçesiyle" öldürmüş, sonra da kayıplara karışmıştı.
ARKADAÅI İHBAR ETTİ
Yöndem, cinayeti iÅŸledikten sonra otobüsle Tarsus'tan ayrıldı. Otobüsten Åereflikoçhisar Çalören kasabası yol ayrımında inen Yöndem, evi yerine AliuÅŸağı köyündeki eski çiftçi arkadaşı Sami Özdemir'in evine gitti. Aç olduÄŸunu söyleyen Yöndem, hazırlanan yemeÄŸi yedikten sonra biraz uyudu. Bu sırada ev sahibi akÅŸam haberlerini televizyondan izlerken Yöndem'in eski eÅŸinden olan iki kızını öldürdüğü haberi yayınlandı. Ev sahibi Özdemir, birkaç dakikalık ÅŸokun ardından muhtara giderek olayı anlattı. Muhtar da Jandarmaya ihbarda bulundu. Çay içerken Jandarma ekiplerinin köye geldiÄŸini gören Yöndem, gizlice kaçarak saklandığı samanlıkta kıskıvrak yakalandı. Yöndem verdiÄŸi ilk ifadede iÅŸlediÄŸi cinayeti şöyle anlatı "Tarsus'a gittiÄŸimde büyük kızım O.Y. ve bir süre önce evden kaçan küçük kızım Ç.Y.'yi görünce önce sevindim. Sonra Ç.Y'nin kötü yola düştüğü akılıma geldi ve çıldırdım. Önce küçük kızıma ateÅŸ ettim. Büyük kızım bağırmaya baÅŸladı. Susturmak için ona da iki kez ateÅŸ ettim ve evden koÅŸarak çıktım. Ailem tamamen dağıldı. Büyük oÄŸlum küçük kızımın yüzünden adam öldürerek cezaevine düştü. İki kızım da öldü. İkinci eÅŸimden olan 6 yaşındaki oÄŸlumu gördükten sonra intihar etmeyi düşünüyordum yakalandım."
Göksel ÇAÄLAV - Ali BALCI - İnci DÖNDAÅ
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|