|
|
MEHMET BARLAS
Cumhurbaşkanı Sezer, yine ne demek istedi?
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, seçilmiş iktidar ile Çankaya arasındaki ipleri germeye, ne yazık ki devam ediyor.
Demokrasisi olmayan cumhuriyetin bir anlam taşımadığının iyice anlaşıldığı bu çağda, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna, AK Parti milletvekillerini eşsiz, CHP'lileri de eşli davet etmiş.
Dün Vatan'da Murat Birsel sormuştu
- Çankaya'dan gelen mesaj nedir? Bu sizin değil bizim Cumhuriyetimiz, başın türbanlıysa sen bu Cumhuriyet'in çocuğu değilsin öyle mi? Vatandaşlıktan çıkarsaydık bari... Yani devlet kendi milletvekillerinin eşlerinden mi korkuyor?.. Allah muhafaza savaş çıksa ve bir aklı evvel dese ki "Efendim bunların anaları arasında başı türbanlı olanlar da vardır, o arkadaşların Cumhuriyet ve değerlerine bağlılıklarında kuşkular vardır. Savaşmasınlar." Gitti ordunun bir kısmı!
Radikal'de de Murat Belge, "İslam ve Modernleşme" konusuna, bir başka açıdan girmiş ve şöyle demişti.
- Dünyada modernizm diye bir şey varsa, buna genel olarak Yahudiler kadar katkıda bulunmuş kim var? Ama bağnaz Yahudiler de ortada. Sakal bırakan, takke giyenleri kastetmiyorum tabii, çok zaman dini bağnazlığı yapanlar onlar olsa da. Ama Şaron'un sakalı, zülfü yok. Ama o "modern" değil!
Benim bir "Cumhurbaşkanı"ndan beklediğim, başörtüsü konusuna, en az gazete köşe yazarları kadar, geniş açıdan bakabilecek ufka sahip olmasıdır.
Bir cumhurbaşkanı, toplumdaki farklılıkları değil, toplumu birleştiren ve kader ortağı yapan ortak öğeleri ön plana çıkarmalıdır.
21'inci yüzyıl Türkiye'sinde bu ortak öğelerin başında "Demokrasi", "Hoşgörü", "Uzlaşma" geliyor.
Büyük bir hukuk ve demokrasi projesi olan Avrupa Birliği'ne, inanç ve ideoloji farklılıklarını bir yana itip, bu yüzden toplum olarak gönül verdik.
Hiç unutmayalım.
Başı örtülü kadınların arasında, feminist olanlar, liberaller ve hatta komünist ideolojiyi savunanlar da var.
Her başı örtülüyü devlet ve kamu yaşamı dışına itip, onların kocalarını ve erkeklerini, düşünceleri ne olursa olsun ağırlamak, devlet etmek mantığına sığar mı?
Sayın Sezer Kuala Lumpur'daki İslam Zirvesi'ne gidip "İslam modernleşmeli" diye konuşma yaptıktan sonra, kendi ülkesinde siyasetin ve devletin modernleşmesine katkıda bulunmazsa, bu yanlış olur.
Ne yazık ki Sezer'in, siyaseti ve devlet ile demokrasi arasındaki ipleri germesine ilk örnek değil bu.
Aynı binada olmasına (Lütfi Kırdar Kongre Salonu) rağmen, Tayyip Erdoğan'ın oğlunun nikah törenine de uğramamıştı..
Acaba haberlerde, İtalyan Başbakanı Berlusconi'nin, o nikahtaki sempatik davranışlarını izlerken, "Bu Berlusconi, Türkiye'deki laik rejimi yıkmak mı istiyor" demişti kendi kendine?
Sayın Cumhurbaşkanı, biraz olsun kendini zorlamalı ve Türkiye gerçeklerine, "Cumhur"unun açısından da bakmalıdır.
Şu anda, Avrupa Birliği'ni engellemek isteyen ve hatta demokrasiyi dinamitlemekten mutluluk duyacak, sayısız kesim var.
Avrupa Birliği üyeliğine giden uzun ince yolda, bayrak yarışı sürüyor. Bu bayrak bugün Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti iktidarının elinde.
Sezer en azından bunu düşünüp, Devlet'in tepesinde, kendince ters düşeceği hesaplanan tavırlardan, kaçınmalıdır.
Cumhuriyet, herkesin kutladığı bir olgudur neticede!
ŞAKA
İhtisasa saygı mı?
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İmam Hatip ve din konusunun yoğun biçimde tartışıldığı bu ortamda, profesör ve doçent ünvanlı ilahiyatçıların susmasına kızmış,
- Din tartışmasının olduğu yerde, süklüm püklüm dolaşmasınlar, demiş.
Askerler bu konularda konuştuklarına göre, ilahiyatçılar da Irak Savaşı üzerinde konuşsalar olmaz mı yani?
İSVİÇRE
Seçim, dönüm noktası değildir!
Dün İsviçre'de genel seçimler yapıldı. İtalyanca, Almanca, ve Fransızca'nın resmi diller olduğu, ayrıca Romanca'nın da kabul edildiği, 26 kantonun konfederasyon yapısını oluşturduğu bu önemli Avrupa ülkesinin, cumhurbaşkanının veya başbakanının adını bilen var mı?
Sorun İsviçre'lilere, onlar da bilmez.
Kentlerdeki kasabalardaki imar ve iskan izninin bile referandumla belirlendiği bu "Doğrudan Demokrasi"de, seçim bir hayat tarzıdır. Her seçimin bir dönüm noktası olduğu ve her seçilenin, seçilmeyenler tarafından meşruiyetinin tartışıldığı bir ülkede yaşıyoruz.
Bu açıdan İsviçre seçimlerinin önemsizliği, bizi imrendiriyor.
Keşke birgün biz de, cumhurbaşkanının, başbakanın adını bilmesek.
Mesajlarınız için:
mbarlas@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|