|
|
ÖMER LÜTFİ METE
Laik nutuklarla peynir gemisi
Kılı tüyü yüzünden halkı ile kavga eden ceberut devlet kafasının duvarlara çarpmak üzere olduğunu hissediyorum. İnşallah bu toslama kendilerine de, millete de ağır yara vermez.
Seçkinci dalaleti ile başlayıp gelişen ve insanlarımız arasındaki farklılıkları derin yarıklara dönüştürmeye çalışan senaryoların bir sınırı olmalı.
Kürtçülük adına yürütülen onlarca yıllık çabanın geldiği yer belli.
Yedek olarak Alevi-Sünni meselesi de "atölye çalışmaları"na konu olmayı sürdürüyor. Kimileri Pontus'u ihya etmeye çalışıyor, kimileri Gürcü kökenli vatandaşlarımızı kurguluyor. Hatta Kafkas kökenli kitlelerin içinde bile ayrılık kaşıyan mesailer dikkati çekiyor.
Bu ortamda "Ulus Devlet" için kılıç çekmiş görünen sözde dinamik güçlerin on lafından dokuzu laiklik üstüne! Sanki derinlerdeki asıl yangının fark edilmemesi için yanlış adres gösteriyorlar.
İnsanımız gibi toprağımız da sahipsiz.
Evdeki bulgur da gidiyor
Sanayileşme sevdamız başlarken en büyük ihaneti toprağa yapmışız. Bugün ekonomimizin lokomotifi gibi sayılan ağır iş adamlarımızın sicillerinde, birinci sınıf tarım arazilerini sahte raporlarla ekime elverişsiz gösterip fabrika arsası yapmak gibi sabıkalar sırıtmaktadır. Aynı ağır patronların bir kısmı bugün Türk tarımını yok etme tasarısının da "çok uluslu" ortağıdırlar. Batılı çiftçilerin çıkarı için Türk köylüsünün arazisini çoraklaştıran IMF tasarıları bu ağır patronlar sayesinde medyadan pek tepki görmez, hükümetlerce de benimsenir. Böylece en önemli ülke özelliklerimizden biri olan "tarım ürünleri açısından kendi kendimize yeterliliğimiz"i yitirirken taze avuntular ediniriz
İhracat ve turizm atılımı
Bilgi üretmeyen bir toplumun ihracatı ne kadar patlayabilir?
Bu başarıda en büyük pay emeği ucuza kapatılarak sömürülen işçide ikenEn stratejik ürün olan gıda alanında ihracatçılıktan ithalatçılığa düşerken
Turizmde muazzam milli kaynakları yatırarak oluşturduğumuz "lüks" ile hangi verimi elde ediyoruz? Batı'nın pinti gezginlerini ağırlayarak masrafımızı zor çıkarıyoruz, zenginlerine ise kuruş harcatamıyoruz.
Dahası; zengin yabancı turistin getirdiğinden fazlasını götürmesi
Yabancı turistin sevdiği ürünleri ithal için ödediğimiz para ile ülkemizde bıraktıklarını doğru ölçebiliyor muyuz?
Astarı yüzünden pahalı mı?
Uzman okur Murat Aygün bir ölçüm yapıyor
"10-15 milyon turistle övünürken onlara ne yedirip içiriyoruz?ıda tüketimleri milyonlarcaı bulanı konuklarımızın ihtiyaçları hangi yollardan nasıl sağlanıyor? Tabii ki ithalatla.. Böylece turist dövizinin önemli bir bölümünü Avrupa'ya geri akıtıyoruz.. Büyük tatil köylerinde ve lüks otellerdeki gözlemlerim, ayrıca personelle olan irtibatlarım sayesinde, yabancı turistlerin Türk tipi peynirleri sevmediklerini, kendi ülkelerindeki Gouda, Tilsit, Mozarella, Cheddar, Edam gibi ürünleri tercih ettiklerini biliyorum. 2003 yılı içinde en azmilyon dolarlık yabancı peynir ithal edilmiş olacak. Oysa bunları ülkemizde üretmemiz, böylece hem önemli miktarda döviz tasarrufu sağlamamız, hem de pek çok işsize ekmek kapısı bulmamız hiç zor değil"
Tabii bunlarla ilgilenmek devletimizin ve hele ağır patronlarımızın işi mi?
Ayşe'nin başörtüsü memleketi yıkmak üzere iken peynircilik mi yapacağız?
Hayır, bu kafa duvara toslayacak.
Ve inşallah millete ağır bedeller ödetmeden
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|