kapat
20.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

ERGUN BABAHAN


Türkiye'nin öncelikleri

Hukukun üstünlüğünü, hukukun saygınlığını sağlayamazsanız; siz bugün bir yasa çıkarır gidersiniz, arkanızdan bir başkası gelir sizin yaptığınızın tam tersini yapar.

Oysa olaya hukuk penceresinden bakarsanız, kalıcı sistemler oluşturursunuz.

Bugünkü hükümet Avrupa Birliği'ne uyum için gerekli her türlü yasal değişikliği yaptı. Bundan böyle hükümete düşen, enerjisinin büyük bir bölümünü, bu yasaların yaşama geçmesini sağlamaya harcamak olmalı.

Oysa şu ana kadar böyle bir çabayı görmek mümkün olmadı.

Her şeyin yasal düzenlemeyle hallolacağına inanan bir toplumuz. İşler zora girince hemen yeni bir yasal düzenleme yapmayı seviyoruz.

Batık bankalar olayına bakarsak bunun en çarpıcı örneğini görürüz. Türkiye'de İstanbul Bankası ve Hisarbank'tan bu yana kaç bankanın iflas ettiğini hatırlamıyorum bile.

Aradan geçen zaman içinde bu konuda kim bilir kaç yasa çıktı, düzenleme yapıldı. Ancak hepsi sadece o günün koşullarını göz önünde tuttuğu için batıkların arkası gelmek bilmedi.

Toplumun uzun vadeli ihtiyaçlarını düşünmeden günü birlik yasalarla o dönemi geçirebiliyoruz ama Türkiye sırf bu nedenle hukuk devleti olamıyor, bir yasa devleti olarak kalıyor.

Bu da adalet duygusunu karşıladığı için özlemle peşinden koştuğumuz o çağdaş medeniyet seviyesini bir türlü yakalayamıyoruz.

O günün gereksinimlerine göre çıkarılan yasalar ise genellikle toplumun hınç duygusunu tatmini hedeflediği için, hukukun temel ilkelerini bile çiğneyebiliyoruz.

Bugün yine aynı noktadayız.

Yasalarımız var ama kapı genişliği 90 santimetre olmadığı için Kürtçe kurslarını bir türlü hayata geçiremiyoruz.

Yeniden yargılamayı kabul ettik ama Leyla Zana ve arkadaşlarının tahliyesini de gerçekleştiremiyoruz.

Yasalarımız var ama karakolda kötü muamelenin önünü tam olarak alamıyoruz.

Herkesin yasa önünde eşitliğini kabul ediyoruz ama azınlıklardan bir yargıç, yüksek bir bürokrat çıkaramıyoruz.

Yasanın çıkmasını yeterli görüyoruz.

Hukukun temel ilkelerini çiğnemek pahasına da olsa yasa çıkarıyoruz. Aynı yasanın bir süre sonra dönüp onu yapanlar ve savunanları da vurabileceğini göremiyoruz.

Çünkü hukuka saygı bilincini tam oturtmuş değiliz.

Hukuku bir haklar manzumesi değil, yaptırımlar yumağı olarak görüyoruz.

Devleti hep haklı, bireyi ise bir zavallı durumuna düşüren bütün gelişmeleri sevinçle karşılıyoruz.

Bireyi, onun hakkını ısrarla görmezden geliyoruz.

Bu iktidar da bunu yapıyor ne yazık ki ve sonra da imam hatipler konusunda yeterli desteği bulamamaktan yakınıyor.

Olaylara hep kendi durduğunuz yerden bakarsanız bu yanlışa çok kolay düşersiniz.

Gelişmelere hak penceresinden baktığınızda ise böyle bir sıkıntıyı yaşamazsınız.

Hep hep siz haklı, hep siz doğru olamazsınız.

Bu duyguyu sağlayacak ise yasa değil, hukuktur.

Hukukun üstünlüğünü, hukukun saygınlığını sağlayamazsanız; siz bugün bir yasa çıkarır gidersiniz, arkanızdan bir başkası gelir sizin yaptığınızın tam tersini yapar.

Oysa olaya hukuk penceresinden bakarsanız, kalıcı sistemler oluşturursunuz.

Bunu yaptığınız zaman Avrupa Birliği'ne uyumu da kendiliğinden sağlamış olursunuz.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard


TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır