|
 |


Demokrasinin neresindeyiz?
Bugün konumuz Demokrasi... Sorumuz Demokrasinin neresindeyiz?.. Olaya bakacağımız pencere Pazar günü yapılan AK Parti ve MHP kongreleri.
Kongrede "raporlar" okunuyor.
Ve Divan Başkanı soruyor
- Rapor üzerinde söz isteyen var mı?
Tıklım, tıklım dolu salonda bir delege de elini kaldırıp "ben istiyorum" demiyor.
Bir yanda toplum "katılımcılıktan" bahsediyor.
Ama eline katılım olanağı geçtiği zaman da "katılım talebinde" bulunmuyor.
Yani "toplumsal refleks" diye bir şey yok.
****
Demokrat Parti'nin kongresi "beş gün" sürerdi.
1980 öncesi Adalet Partisi ile CHP'nin kongreleri "üç gün."
Yirmi yıldır ise "tek günlük kongre dönemi" başladı.
Hala sürüyor.
"Delegenin" de bu konuda "hiçbir eleştirisi" yok.
Hem "kendi görüşünün de alınmasını" istiyor.
Ama kürsüye çıkıp da "kongre neden bir günde bitiyor" diye sormuyor.
****
Genel Başkan'a "tek başına liste yapma yetkisini" kim veriyor?
"Kongreye katılanlar" veriyor.
Ama aynı insanlar daha sonra "tek adam yönetiminden" şikayet ediyor.
Bu "çelişkiyi" izah edebilene aşk olsun.
****
Kongrede "alkış tutanlara... Her şeye olur diyenlere... Parti yönetiminin arzusu yönünde parmak kaldıranlara" aradan 24 saat geçtikten sonra bakıyorsunuz...
Çoğu "şikayetçi."
Kimi "beklediğini bulamamaktan."
Kimi "listede yer alamamaktan."
"Şikayetinizi" bir gün önce seslendirseydiniz ya.
****
Bizim partilerimiz, kongrelerine "Batı'daki partilerden konuk çağırıyorlar."
Rica etsek...
Bizim parti yöneticilerimiz de "Batı'daki parti kongrelerine" gitseler.
Ve "şu farkı" görseler.
Batı'daki parti kongresi "şov yapma... Hava atma... Güç gösterisinde bulunma yeri" değildir.
"Mesaj verme yeri" hiç değildir.
Oralarda, kongrede "partinin geleceği... Vizyonu" tartışılır.
"Fikirler" çarpışır.
Bizde ise...
Ya parti yöneticisi "şov yapar... Mesaj verir."
Ya da "fikirler değil, yumruklar çarpışır."
****
Bir tarihte İsveç'te bir kongre olmuştu.
Kongrede de bir olay.
"Batı"da hala konuşulur.
Öldürülmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala unutulmayan karizmatik siyasetçi Olaf Palme bir "sağlık raporu" hazırlatmıştı.
Kongreye sunmuştu.
Olaf Palme'nin "hemşehrisi" olan bir bayan delege söz istedi...
- Sayın Palme sizin iyiniyetinize inanıyorum ama sağlık politikanız yanlış.
Sonra Olaf Palme kürsüye geldi
- Bu bayan benim söylediklerimi anlamamış... Politikamda hiçbir yanlışlık yok.
Bayan delege yeniden söz istedi
"Sayın Palme'nin söylediklerini anladım" dedi
- Onun gerçekten iyi niyetli olduğuna inanıyorum... Ama politikasında şu, şu, şu yanlışlar var.
Bunun üzerine Olaf Palme ikinci defa kürsüye çıktı
- Evet... Eleştiriler yerinde... Bu bayan delegeye teşekkür ediyorum... Ve kendisinden özür diliyorum.
****
Demokrasi sadece "kongre salonunu iyi süslemek... Kongreye gelenleri iyi ağırlamak... Salonda şov yapmak" olayı değildir.
Demokrasi bir "kültür olayıdır."
Ve şimdi gelelim sorumuza
- Sahi, demokrasinin neresindeyiz?
Bu soruya yanıt ararken hemen "tepedekileri suçlama kolaycılığına" kaçmayalım.
Önce tek tek hepimiz "aynaya bakabiliyor muyuz?"
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|