kapat
14.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

EMRE AKÖZ


Bahçeli'nin tekrar seçilmesi iyi oldu!

MHP genel kongresi yapıldı. Devlet Bahçeli yeniden genel başkan seçildi. Tuhaf bir durum İkinci parti durumundaki MHP, son seçimde barajı dahi geçemedi. Netice olarak bunun 'siyasi' sorumlusu Bahçeli'ydi. Zaten ayrılacağını da açıklamıştı. Ama tekrar aday oldu ve MHP delegeleri de onu bir kez daha başlarına getirdi.

****

Şöyle bir geçmişe bakıyorum da... İsmet İnönü şaibeli 1946 seçimlerinden sonra CHP seçim kazanamadı. Ancak 1970'lere kadar genel başkan olarak kalabildi. Ecevit onu devirmese herhalde ancak vefat ederek koltuğu bırakacaktı.

Mesut Yılmaz da öyle... Başkanlığı aldı. Her seçimde partinin oy oranı azaldı. Sonunda koskoca ANAP barajın altında kaldı. O ana kadar Mesut Yılmaz ısrarla genel başkanlık koltuğunda oturdu.

Ecevit ile Demirel'i biliyorsunuz. Onları da koltuktan atmak mümkün olmadı. Askeri darbeyle gittiler ama bu kez de 'kendi' partilerini kurarak siyasete döndüler.

Bu ülkede dört kere partiler büyük sıçrayış yaparak tek başlarına iktidar oldular Menderes'in DP'si, Demirel'in AP'si, Özal'ın ANAP'ı ve Erdoğan'ın AKP'si. Peki bu liderlerin ortak özelliği ne? Yeni olmaları, taze olmaları.

Yani Bir parti eğer sıçrama yapmak istiyorsa, lideri mutlaka denenmemiş ve karizmatik olmalı. Yeni fikirler ortaya atsa dahi, 'eski' bir liderle seçim kazanabilirsin ama asla tek başına iktidar olamazsın.

****

Bunları akılda tutarak gelelim MHP'ye... Erdal Şafak dünkü yazısını şu cümleyle bitirmişti "Bir yıl önce kendini merkez sağın yeni adresi olarak ilan eden MHP, hızla marjinalleşmeye doğru gidiyor. Yazık."

'Yazık' mı? Kim bilir, belki de Bahçeli'nin tekrar seçilmesi hayırlı olur. Neden mi? MHP gibi topluma bir vizyon sunma yerine reaksiyoner politikalar güden, 'karşı' olmanın ötesinde bir şey söylemeyen bir partinin marjinalleşmesi daha iyi değil mi?

'Mnemiopsis leidyi' savaşı!
Ticaretin ve ulaşımın gelişmesinin, ekonominin küreselleşmesinin toplumlara ve doğaya ne kadar ilginç etkileri var. İşte bir örnek... Anadolu Ajansı'nın verdiği habere göre bundan 25-30 yıl önce 'Mnemiopsis leidyi' adlı bir deniz canlısı (bir tür denizanası) geliyor. Nereden Kuzey Amerika kıyılarından... Nasıl Gemilerin balans tankları aracılığıyla...

Bu canlı, hamsinin de beslendiği planktonlardan besleniyor. Yeteri kadar besin bulamadığı için hamsi sayısı hızla düşüyor.

Eyvah şimdi ne olacak? Hamsiyi kurtaran yine doğanın kendisi oluyor. 'Mnemiopsis leidyi'nin doğal düşmanı olan 'beroe' (bir tür deniz taraklısı) isimli bir başka canlı yine gemilerle farkında olmadan Karadeniz'e taşınıyor. 'Beroe'ler karşı hücuma geçiyor ve denizi 'Mnemiopsis leidyi'lere dar ediyor. Böylece hamsinin yiyeceğine ortak olan canlının sayısı azalıyor. Sonuçta hamside hızlı bir artış meydana geliyor. Bu arada 'Mnemiopsis leidyi' Hazar denizine atlamış. Orada da balıkları (özellikle 'kilka'yı) tehdit etmeye başlamış. İranlı bilim adamları buna bir çare aramışlar. Neticede 19 Mayıs Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden bilim adamlarıyla işbirliği yapmışlar. Hazar denizini 'beroe' transferiyle kurtaracaklarmış.

"HANİ ALKIŞLAYAN TARAFTAR?"
İstanbullu okurumuz Murat Keleş, 'Türk medyasından şikayetim var' diyor "Varsa yoksa Alpay-Beckham kavgası... Özellikle maraton tribünün İngiliz futbolcuları alkışlamasından ve onların da alkışla karşılık vermesinden kimse söz etmedi. Maçtan iki gün sonra tek bir cümle ile o da çok acıdır ki bir İngiliz gazetesinden alıntıyla bu olaydan bahsediliyor. Neden kendi reklamımızı yapamıyoruz? Neden Alpay'ın hırçınlıklarını öne çıkarıp İngiliz medyasına gelecekteki bir maç için koz veriyoruz?" Bence her iki olay da medyada yer almalı.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır