|
 |

ALİ KIRCA
Geçen yıl bugünlerde...
Geçen yıl bugünlerde sokaklar ne kadar da canlıydı..
Ülkenin bütün şehirlerinde renk ve ses cümbüşünün yarattığı bir karnaval rüzgarı esiyordu..
Caddelerden partilerin otobüsleri ya da konvoyları geçiyordu bağıra bağıra..
Kimse şikayetçi değildi hava kararana kadar sürüp giden "davetsiz" gürültülerden..
Ya da duvarları boydan boya kaplayan görüntü kirliliğinden..
Daha doğrusu kimse "kirlilik" olarak algılamıyordu gözlerinin içine "zoraki" sokulan kaotik ama rengarenk manzaları..
Halkın önüne üç hafta sonra konulacak sandıktan kim çıkarsa çıksın!...
Demokrasi sandıktan çıkanların temsil ettiği rejimin adı değildi..
Demokrasi sandığa girmek isteyenlerin özgürce seslerini yükseltebildiği rejimin adıydı..
Sandıktan; var olandan daha "az renk" ve daha "az ses" çıksa bile..
Demokrasi;sandığa girmek isteyen "sesler ve renkler" ne kadar çoksa o kadar zengindi aslında..
Kimi zaman seçim sistemleri sandıktan çıkan sesler ve renkleri azaltıp çoğaltsa da; özünde zenginliğin kaynağı kurumadıkça ve "kurutulmadıkça" durum değişmiyordu..
Herkes kuralları önceden bilerek ve kabullenerek giriyordu yarışa çünkü..
****
Yine de..
Aradan bir yıl geçtikten sonra..
Seslerin ve renklerin sandıktan "daha çeşitli ve daha çok sayıda" çıkması daha mı iyi olurdu acep, diye "kafa yorma"lardan vazgeçilmemeliydi..
Bir yanda istikrarın herkes için "dayanılmaz çekiciliği", öte yanda temsil dışı kalmanın sıkıntılı bekleyişi..
Başka ülkelerin demokrasileri için olmasa da Türkiye için "yaşamsal bir ikilem"di aslında ortaya çıkan manzara..
Ülkenin sahip olduğu zenginliğin kaynaklarının "kurumaması ve kurutulmaması" için de şarttı mevcut ikilemin çözümü..
****
Geçen yıl bugünlerde..
Türkiye; krizin derin yaralar açtığı sancılı bir dönemden, bir seçim kavşağından viraj alarak çıkmaya hazırlanıyordu..
Üç hafta sonra, yani 3 Kasım'ın yıldönümünde kuşkusuz "derin muhasebeler" yapılacaktır geçen bir yıla dair..
Biz bugün yıldönümü hesaplaşmalarını öne çektik biraz..
Seçim sonrasının değil, seçim öncesinin "manzarai umumiyesi"nden bakarak görmeye çalıştık geride kalan yılı..
Sokaklardaki rengarenk karnaval görüntülerini anımsayarak..
Çok sıkıntılı, çok koalisyonlu, çok partili, çok liderli, çok başlı ve neredeyse her kafadan bir ses çıkan kaotik iktidar manzaralarından bıkan ve yorulan ülkenin; sandıktan çıkan renklerin "hayli" az oluşuna şikayette bulunmayışına; hatta ve neredeyse "gizli memnuniyeti"ne dair gözlemleri kim inkar edebilir?
Nihayet, tek parti, tek ses hatta -son kongrenin gösterdiği gibi- tek liderli bir sistemin "kolay yönetilebilir bir ülke" manzarası ortaya çıkarması; "yorgun toplum"u, uzun ve sessiz bir "dinginlik" ve "rehavet" sürecine sürüklemişti ki; bu son derece olağan ve beklenen bir sonuçtu..
Ancak..
Dramatik bir ikilem gibi görünse de; kendi varlığıyla çelişecek ve çatışacak bir adım olarak algılansa da; demokrasiyi daha "temsili" bir rejim haline getirme misyonu da; bugün ülkeyi her zamankinden daha "kolay" yönetme imkânı bulmuş olanların ellerindedir..
Rejimin işini kolaylaştırmak; istenirse şimdi eskisinden daha "kolay"dır..
Evet;demokrasi sandıktan çıkan renklerin değil, sandığa giren renklerin kendilerini serbestçe ifade edebildiği rejimin adıdır..
Lakin; karnaval, sandığın sonrasında da "çok renkli" olarak sürebilirse; herkesin -ve rejimin de- işi kolaylaşır işte..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|