kapat
08.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

ABDURRAHMAN YILDIRIM


Faizde tarihi düşüşün devamı neye bağlı?

Mali piyasalarda esen iyimserlik rüzgarı dün yeni bir rekora daha imza attı. Hazine bonosu faizleri ikinci el piyasada ilk kez yüzde 30'un altına indi. İhalede de yüzde 30'a düştü. Bu oranlar 2000 yılındaki yüzde 31.7'lik rakam da dahil olmak üzere son yirmi yılın en düşük nominal faizi.

Nisan ayında yüzde 53 düzeyinde olan hazine faizi beş ayda neredeyse yarı yarıya gerilemiş oldu. Bu, borcun sürdürülebilirliği ve ekonomik aktivitenin artması açısından son derece iyi bir gelişme. Bu faiz düşüşün de elbette Irak savaşının bitmesinin önemli bir etkisi var. Ancak ekonomide risklerin azalmasının ve hükümetin Türkiye'yi yönetmede yetkinleşmesinin de payı var.

Bundan sonra faiz düşüşünün devamı gelir mi? Tarihi anlamda daha da düşük düzeylere iner miyiz?

* Enflasyon belirleyici-Bunun en önemli belirleyicisi enflasyonun düşüşüne devam edip etmeyeceği olacak. Enflasyon düştüğü sürece burada sorun yaşanmayacak. Bitişikteki tablodan da görüleceği gibi enflasyon düşüşünde Mayıs ayına kadar matematiksel bir şansımız var. Nisan ayına kadar bu düşüşü kolayca sağlayabileceğiz. Sonrasında ise geçtiğimiz yaz aylarının eksi enflasyona endeksten çıkacağı için işimiz zorlaşacak.

* Borç stoku azalacak- Kuru zıplatmadığımız sürece de yine faizlerde bir sorun ortaya çıkmayacak. Önceki gün açıklanan reel efektif döviz kuru, TL'nin yüzde 50 değerlendiğini ortaya koyuyor. Bu ciddi bir değerlenme ancak Türkiye'de ilk kez enflasyon düşüyor ve faizler reel düzeyini koruyor. Halen reel faiz yüzde 10 düzeyinde ve bu reel faiz düzeyi paranın rotasının Hazine bonosu'na yönlendiriyor. Enflasyon düştüğü sürece de TL'deki bu değerlenme törpülenebilecek.

Faizin düştüğü kurun sıçramadığı ve enflasyonun tek haneli rakamlara doğru yaklaştığı bir ortamda borç stoku da giderek azalacak. Çünkü bu stoku meydana getiren reel faizler düşüyor kurlar sıçramıyor ve bu arada milli gelir de artıyor. Borç stokunun milli gelire oranı yüzde 79 düzeyinde bu yıl sonunda yüzde 69'a inmesi bekleniyor.

Bitişikteki tablodan da izlenebileceği gibi 2004 yılında Hazine'nin çevireceği borç bu yıla göre artış kaydetmiyor. 110 milyar dolar civarında seyrediyor. ABD kredisinin alınmasıyla birlikte Hazine'nin içerden borçlanacağı miktarda azalıyor ve faizler üzerindeki baskı da buna paralel azalıyor. Böyle bir ortamda faizler gevşer. Ayrıca 2004 yılında AB süreci çerçevesinde sermaye girişleriyle döviz mevduat hesaplarının çözülmesi de yine faizler üzerinde etkili olabilir. Ancak AB sürecinde yol alınması siyasi bir konu ve özellikle Kıbrıs sorununun çözümüne yakından bağlı. Döviz hesaplarının çözülmesi ise en başka güven ortamına ve enflasyon düşüşüne bağlı. Bu da hükümetin elinde olan bir şey.

* Beklentiyi yönetmek- Birinci yılına yaklaşırken AKP hükümeti ekonomiyi yönetmede ve beklentileri yönlendirmede iyice yetkinleşti. Başbakan Erdoğan'ın performansı Özal sonrası dönemin en iyi performansı.

Yönetim riski azaldığına göre ekonomide ve mali piyasalarda oluşan bu tabloyu ancak iç ve dış siyasi şok gelişmeler bozabilir.

* Sonuç- "Elimizdeki zembil, işini sen bil" Rize sözü

Mesajlarınız için: ayildirim@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır