
Üç hilal'in 'güç' zamanı
MHP'de 12 Ekim Kurultayı için geri sayım başlarken kağıt üzerinde Devlet Bahçeli favori görünüyor. Öteki iki aday Ramiz Ongun ve Koray Aydın ise bu tabloyu önemli bir gösterge saymıyor. Yarış, nihayet tabanın ilgisini çekmeye başladı. Ancak sessiz çoğunluğun merak ettiği, seçimi kimin kazanacağı değil, MHP'nin süreçten güçlenerek mi, yoksa yeni güçlüklerle karşılaşarak mı çıkacağı?
12 Ekim'de sıkı bir genel başkanlık yarışına sahne olması beklenen MHP Büyük Kurultay'ı yaklaşırken, hareketin aktif siyaset yapan unsurları dışında asıl kitle derinliğini temsil eden kadroların tedirgin, kararsız ve kuşkucu yaklaşımı sürüyor.
Bu durumun ana sebebi, camianın hemen bütün üyelerince şikayet konusu olan "yıpratıcı suçlamalar"ın her üç adayı da yoğun şekilde hedef alması. Parti içinde siyaset yapmakta olan kadrolar üç aday etrafında kümeleşerek birbirlerine çok ağır suçlamalarla öne geçmeye çalışıyorlar. Böylece her aday yeterince yara alırken bütün bir camia kendini karalamış oluyor. O kadar ki, adayların her biri kamuya ve camiaya açık konuşmalarında olabildiğince dikkatli davranırken, yandaşları zehir zemberek suçlamalardan geri durmuyor. Yarışın gündeminde, hangi adayın neyi nasıl yapacağına ilişkin ideolojik ve fikri tartışma yok gibi. Her adayın etrafındaki kadro, propagandasını, öteki adayların kişiliğine yönelik iddialarla sürdürüyor. İçerdeki bu karalama ve çamur atma yarışı, MHP'nin en amansız karşıtlarının bile aklına gelmeyecek suçlamalar dahi içerebiliyor. Genel başkanlık yarışı açısından hala kararsız ve tarafsız olanları utandıran ve umutsuzluğa sürükleyen bu süreç, onarılması imkansız yaralar açmaya, gruplar arasındaki uçurumu derinleştirmeye devam ediyor.
TASFİYE TELAÅI
Aktif siyasetin içinde olmayıp da hareketi vazgeçilmez bir "dava" olarak benimseyen özellikle eğitimli kadrolar bu tablo karşısında hayli karamsar görünüyorlar. Bunlar içinde simge isimlerin dile getirdiği yoğun ve yaygın sevgisizlik, camianın temel kabusu. Böyle bir ortamda genel başkanlık yarışını kimin kazanacağından çok, parti yönetimine, birliği ve huzuru sağlayabilecek bir anlayışın hakim olup olamayacağı merak konusu. Daha somut ifadesiyle, kurultaydan sonra bir "tasfiye dönemi"nin başlama ihtimali, hareketin kişisel siyasi beklenti içinde olmayan mensuplarını yılgınlaştırmış durumda. Adaylar etrafında kümelenen kadroların rakiplerine yönelik ölçüsüz yergileri, sadece geleceğe yönelik kaygıları tırmandırmakla kalmıyor, Kurultay gününün bile MHP'lileri mahcup edecek gerginliklere ve taşkınlıklara sahne olması ihtimalini gündeme getiriyor.
HUZUR NE ZAMAN?
Bu Åartlar altında Kurultay'ın MHP için yeniden güçlenme çığırını mı, yoksa yeni kopuÅŸlar sürecini mi açacağı hususu, adayların potansiyelini gölgede bırakıyor.
Bu noktada delegelerin hangi kaygılarla oy kullanacakları önem kazanıyor. MHP'nin zor dönemlerinde, dıştan "kemik taraf" gibi görünen delegelerin sandık başında tamamen vicdani kanaatle oy kullanma özelliklerine dikkat çekenler ise, camianın iyimser kesimini temsil ediyorlar. Ancak, delegenin büyük çoğunlunun böylesi ideal bir yaklaşımla oy kullanması durumunda bile tasfiye veya kopma riski ortadan kalkmıyor. Çünkü her üç aday etrafında kenetlenen kadrolar, bir diğerinin kazanması durumunda uyumlu bir işbirliği içinde partide kalmalarını mümkün kılacak sınırı aşmış görünüyorlar. Kamuoyuna pek yansımasa da, içteki şiddetli suçlama salgını, gruplar arasına aşılmaz duvarlar örmüş bulunuyor. Ayrıca, adaylardan biri adına, ötekiler için "tasfiye"den söz edenler bile görülebiliyor. Bu gibi beyanlar doğrudan "aday"ı bağlayıcı olmasa da, parti içindeki katı husumet havasını dışa vurmaya yetiyor.
Sonuç olarak, MHP'nin bu kurultaydan güçlenerek çıkma ihtimali çok yüksek görünmüyor. Kazanan ister kıl payı kazansın, ister ezici bir üstünlük sağlasın, MHP'de suların durulması ve geniş bir kenetlenme sürecinin başlaması için "konjonktürel" olmayan bir seçim zaferine kadar beklemek gerekecek.
Sevgisizliğin ilacı ne olabilir ki?
Tuncay Kılıç (Edremit Belediye Başkanı)
* Ülkücü hareketin simge isimleri çeşitli toplantılarda camia içindeki sevgisizlikten yakındılar. Sizce bu ne ölçüde doğru ve çözümü mümkün mü?
Tabii ki mümkün ama kolay değil. Aslında bu sancı sadece MHP'ye özgü bir zaaf, bir sıkıntı değil. Bütün partilerde aynı yoksunluk var. Ancak biz daha fazla şikayetçisiz, çünkü geçmişimizde çok güçlü ve yoğun bir iç sevgi geleneği var. Sevgisizliği ortadan kaldırmak ise elbette mümkün.
Bunun için sevgisizliği üreten şartları ortadan kaldırmalı, parti içinde adil bir yarış düzeni kurmalı. Ülkücüler, artık kusursuz dost arayanın dostsuz kalacağını öğrenmeli. Ama sevgisizliğe karşı ille de tek kelimeyle bir "ilaç" söylemek zorunda kalsam "özgüven" kavramını seçerim. Özgüveni olan insan sevgi duyabilir. Sevgi sorunu olan adam, kendine güveni olmayan adamdır.
Kongreden güçlü bir MHP çıkacak
Genel BaÅŸkanlık yarışında Devlet Bahçeli'nin yanında yer alan Åahin Gür, "Siyaset Ekseni" isimli haftalık gazeteye verdiÄŸi mülakatta, Kurultay'ın MHP için yeniden parlak bir dönem açacağı görüşünü dile getirdi.
Gür'ün "ülkücülerin dağınıklığı" ile ilgili bir soruya cevabı ilginçti
* Sizce ülkücülerin dağınık olmalarında nefsani hesapların payı nedir? Bu bölük pörçük görüntüden nasıl kurtulunur?
Gönlümüz Ülkücü Hareket'in nefsini aşmış insanlardan oluşmasını istiyorsa da, pratikte nefislerin ön plana geçtiğini görmekteyiz. Fakat Ülkücü Hareket'in dağınık görüntüsünün ardında sadece nefsani hesapların yatmadığı kanaatindeyim. Ülkücüler, kendilerini temsil noktasındaki insanlara sonuna kadar güvenmek istiyor. Bu sağlandığı takdirde ülkücülerin kahir ekseriyeti o yapılanmada yerini alacaktır.
MHP'den medyatik kongre atağı
12 Ekim'deki kongresi, AK Parti kongresiyle çakışacak olan MHP, gölgede kalmamak ve 'Daha ölmedik' mesajı vermek için kolları sıvadı
AK parti Kongresi'nin gölgesinde kalma korkusu MHP'de koltuk mücadelesini ikinci plana itti. AK Parti ile aynı gün kongre düzenleyecek olan MHP 'Ölmedik' mesajını vermek ve medyada yer almak için kolları sıvadı.
MHP'nin 7'nci OlaÄŸan Kongresi 12 Ekim'de Atatürk Kapalı Spor Solunu'nda gerçekleÅŸtirilecek. "BirleÅŸme, bütünleÅŸme" sloganı ile gidilen kongrede, Genel BaÅŸkan Bahçeli'nin koltuÄŸuna Koray Aydın, Ramiz Ongun ve Taner Ünal aday olduklarını açıkladı; Muharrem Åemsek'in de aday olması bekleniyor. 3 Kasım seçimlerinden sonra çekileceÄŸini açıklayan Devlet Bahçeli, Kongre'de aday olmayacak. Ancak, Kongre sabahı Ülkü Ocakları Vakfı üyelerinin organize ettiÄŸi ve 50 bin kiÅŸiyi bulan bir kalabalıkla evinden alınarak kongre salonuna götürülecek olan Bahçeli, yeteri kadar delegenin imzası ile aday gösterilecek. Böylece Bahçeli "TeÅŸkilat beni istiyor. Bu durumda bırakamam" diyerek yarışa girecek, 3 Kasım'da verdiÄŸi sözü de tutmuÅŸ olacak.
KORAY AYDIN İDDİALI
57'nci Hükümet döneminde Bayındırlık Bakanlığı görevinden yolsuzluk iddiaları yüzünden ayrılan ve sonra da Bahçeli ile çalışan Aydın; Ankara'da çok sayıdaki bilboardlara fotoğraflarını astırarak yarışa iddialı giriyor.
Koray Aydın cephesinde birinci ve ikinci turlarda adayların seçilme sayısına ulaşmaması durumunda Ramiz Ongun'un kendi lehlerinde yarıştan çekileceği propagandası yapılmaya başlandı. Aydın taraftarları, bu çekilme ile Bahçeli'nin yenilgiye uğratılacağını düşünüyorlar.
Parti yönetiminin kararı uyarınca, Atatürk Spor Salonu'nda Atatürk, Türkeş ve Bahçeli'nin posterleri ile büyük bir MHP bayrağı asılacak. Salonda "Türkiyem" şarkısı ile Mehter Marşı çalınacak. Bin 177 delegenin oy kullanacağı seçimde, tüzük gereği ilk iki turda seçilebilmek için salt çoğunluk gerekiyor. İlk iki turda genel başkan seçilmezse üçüncü turda en çok oyu alan aday genel başkan olacak.
EMNİYET TEYAKKUZDA
Daha önceki kurultaylardan farklı olarak önce genel başkan, sonra da liste oylanacak. Ankara emniyeti de kongre için tüm hazırlıklarını tamamladı. Aynı gün iki kongrenin yapılacağı Ankara'da emniyetteki bütün izinler kaldırılırken 4 bini aşkın polisin kongrelerde görev alacağı açıklandı.
Ömer Lütfü METE - Åenol ATEÅ - Göksel ÇAÄLAV
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|