|
 |

'Yaşama sevinci direnci artırıyor'
Onko-Day Derneği'nde perşembe günleri hastalarla toplu terapi yapan Psikolog Yalçın Kireçci, uyguladığı psiko-drama yöntemiyle yaşama sevincini artırarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Klinik Psikolog Yalçın Kireçci, kanser hastalarıyla haftada bir gün 'toplu terapi' yapıyor. Kireçci, terapilerde alışkanlıkları değiştirmeyi amaçlayan 'Bibson Yöntemi' ni kullanıyor. Psikolog Kireçci, terapilerde alışık olduğumuz yöntemden farklı olan bu metodu şöyle anlatıyor
"'Bana çocukluğunu anlat' tarzındaki terapilerin kanser hastalarında uygulanmasını doğru bulmuyorum. Bana göre bu türden bir terapi zaman kaybı. Bunun yerine öncelikle hastanın bakış açısını analiz ediyorum, olumsuzluklar varsa bunu olumluya çevirmeye uğraşıyorum. En önemlisi de bu insanları gerçeklerle buluşturuyorum. Zaten burada kendileri gibi pekçok insanın var olduğunu görünce durumlarını daha iyi anlıyorlar. Bazen hastalara vasiyetlerini bile yazdırıyorum. Bu insanlar pembe hayaller kurmak yerine, bu hastalığa yakalandıklarını kabul etmek ve kanseri yenmek zorunda olduklarını biliyorlar. Hastalığın, yaşamaya bir engel oluşturmadığını telkin ediyorum. Kişinin, ilaç ve doktora değil 'Bu engeli kendi başıma aşmalıyım'a inanması gerekli."
'DİYALOG KURDURUYORUM'
Psikolog Yalçın Kireçci, kanserle karşılaşan insanların ilk olarak kendini kurban gibi hissettiğine dikkat çekiyor ve ekliyor "Hasta öfkeleniyor, hayata küsüyor, kendine acımaya başlıyor. Çocuklar, etraflarında nasıl bir hava hakimse ona göre tepki veriyor. En önemli sorun hasta ve yakınları arasındaki diyalog eksikliği. Bunun için terapilerde psiko-drama yöntemine başvuruyorum. Yani o anda bir senaryo oluşturup kişileri bu senaryoya aktif bir şekilde dahil ediyorum ve bireyler arasında diyaloğu sağlıyorum. Hastalık bilincini değil, yaşam bilincini benimsetmeye çalışıyorum. Bu terapi sayesinde kişi artık hastalığı önemsemiyor ve bağışıklık sistemini kendi kendine güçlendiriyor."
'KANSER ÖLÜM DEMEK DEÄİL'
Onko-Day'ın fikir babası ve onursal baÅŸkanı UludaÄŸ Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı BaÅŸkanı Prof. Dr. Kayıhan Engin ÅŸunları söylüyor "Bizde toplumsal bir yanlış var Kanser eÅŸittir ölüm! Bunun deÄŸiÅŸmesi zaman alacak. Eskiden hasta, kanser olduÄŸunu gizliyordu. Åimdi bunu açıkça ifade edebiliyor. Kanser, sadece hekimin ya da teknolojinin tedavi edebileceÄŸi bir hastalık deÄŸil. Aile, çevre, hastanın psikolojik durumu, her ÅŸey hastalığı etkiler. Dernek kurulduÄŸundan bu yana hastalar ve hasta yakınlarıyla iyi iliÅŸkiler geliÅŸti. Bu tür yapılanmaların en büyük yararı, biz doktorların veya teknolojinin yapamadığını yapıyor olması. Çünkü orada kendileri gibi insanlarla tanışan hasta, onlardan cesaret alıyor, iyileÅŸmeye iyice motive oluyor."
ONKO-DAY BURSUYLA OKUYOR
8 yaşındaki Ali lenf kanserini üç yılda yendi
Sekiz yaşındaki Ali, kanserle çok erken tanışanlardan. Beş yaşındayken lenf kanseri teşhisi konan Ali'nin annesi Nilüfer Karataş (25), duygularını şöyle anlatıyor "Geceleri rüyamda Ali'yi koşup oynarken görüyordum. Oysa diğer çocuklar cıvıl cıvıl sokakta oynarken benim çocuğum evde 40 derece ateşle yatıyordu."
Ali'nin küçük bedeni, boyundan büyük bu hastalığa tam üç yıl direnmiÅŸ ve sonunda kanseri yenmiÅŸ. Åimdi Onko-Day'dan aldığı bursla okuyor ve her ay kontrol için UludaÄŸ Tıp Fakültesi'ne gidiyor. Ali, geleceÄŸini ÅŸimdiden planlamış, "Polis olup suçluları yakalayacağım" diyor. Ali'nin kanser olduÄŸu günlerde üçüncü çocuÄŸuna hamile olan Nilüfer Hanım, kızını da aynı hastanede doÄŸurmuÅŸ.
Bir süre iki çocuğa birden refakatçilik yapan Nilüfer Hanım, Ali'nin radyoterapi ve kemoterapisi için haftalarca Gemlik'le Uludağ Tıp Fakültesi arasında mekik dokumuş.
"Bebeğe bakacak kimsem yoktu. Komşular idare ediyordu. Her öğlen hastaneden eve çocuk emzirmeye gidiyordum. Sıcak yüzünden otobüste kaç kez baygınlık geçirdim. Bebeğimizi evlatlık vermeyi bile düşündük bu yüzden. Ama iki acıya birden dayanamazdık, vazgeçtik" diyor.
Özlem YURTÇU
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|