|
 |

Havacıların şövalyesi gökyüzüne uğurlandı
Türk Hava Kuvvetleri'nin en sevilen isimlerinden Kemal Yada, 92 yaşında hayata gözlerini yumdu. 'Yada Komutan'ın her rütbeden yakınları, silah arkadaşlarının cenazesinde acılarını, anılarını birbirleriyle paylaşarak azalttı
O, Hava Kuvvetleri'nin 'Yada Komutanı', meslek arkadaÅŸları için 'havacıların şövalyesi'ydi. Hava Kuvvetleri'nin sevilen emekli albayı Kemal Yada, 92 yaşında yaÅŸama veda etti. Yada'yı son yolculuÄŸuna uÄŸurlayanlar, Üsküdar Selimiye Camii'nde kılınan cenaze namazında buluÅŸtu. Gelenler arasında hava kuvvetlerinde görev yapmış emekli orgeneral, tuÄŸgeneral, tümgeneral ve albaylar vardı. Cami avlusu, birbirlerine anlatılan "Yada komutan" anılarıyla doldu taÅŸtı. Gazetelere önceki gün Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nca verilen vefat ilanında "Havacıların Åövalyesi, Emeklilerin Duayeni Kemal Yada vefat etmiÅŸtir (sönmüştür)" deniliyordu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı yetkililerinin verdiÄŸi bilgiye göre, çok fazla uçuÅŸ yapanlara ve uçuÅŸ kabiliyeti yüksek olanlara şövalye deniliyor.
GÖKLERDEN BİR YILDIZ KAYDI
"Sönmek" ise "Yıldız kaydı" anlamında kullanılıyordu. Aslında bu tabirleri Yada için kullanan, onun en yakın arkadaşı Emekli Tümgeneral Kazım Kalafat'tı. Kalafat, Yada'yı İzmir'de ilk göreve başladığında komutanı olarak tanıdığını ve daha sonraki yıllarda görev yerleri değişse de çok yakın dost olduklarını söylüyor. "Önemli olan onun rütbesi değil, sevecenliği ve uçuş kabiliyetidir. O, ömrünün sonuna kadar bizim komutanımızdı" diyen Kalafat, herkesin Yada'yı çok sevdiğini, rütbesi ondan daha yüksek olanların bile onun arkasından yürüdüğünü söylüyor. Herkes Yada ile ilgili bir anısını anlatırken, söyledikleri ilk şeylerden biri de "Atatürk ile bile rakı içti" oluyor. Kalafat, Yada ile Atatürk'ün karşılaşmasını şöyle anlatıyor "Atatürk, hava kuvvetlerini çok severmiş. Eskişehir'den geçerken havacıların yanına uğrarmış. Yada, Atatürk ile işte o zaman tanışmış."
O GERÇEK BİR ARİSTOKRATTI
Kalafat, Yada ile yaÅŸadığı bir baÅŸka anıyı ise şöyle anlatıyor "Emekli olunca İstanbul'da oturmaya baÅŸladı. BeyoÄŸlu'nda sık sık cumbalı bir kafeye giderek nargile içerdi. Biz de onu zaman zaman ziyaret ederdik. Bir keresinde beni hava kuvvetlerinden emekli ettiniz, ÅŸimdi siz uçakla ters mi iniyorsunuz dedi. Ben yapamayacağım diye mi beni emekli ettiniz" dedi. Emekli TuÄŸgeneral Kaya Ergenç ise Yada'yı davranışlarıyla hep İngiliz aristokratlarına benzettiÄŸini söylüyor. Ergenç, "Yada komutan, ilk uçuÅŸ grup komutanımdı. 1958 yılıydı. Çok iyi uçardı. ÅövalyeliÄŸin hakkını veren, gördüğünüzde saygı uyandıran, davranışlarıyla aristokrat bir insandı" diyor.
TÜM SUBAYLARIN KOMUTANIYDI
"Çok da nüktedandı" diyen Ergenç, Yada ile ilgili bir anısını şöyle anlatıyor "Bir gün gece uçuÅŸunda Yada'yı kaybetmiÅŸler. 'Sen neredesin' diye sormuÅŸlar, 'ayın saÄŸ alt köşesindeydim!' demiÅŸ. Emekli Orgeneral Halit Toroslu ise "Hepimizin komutanıydı, gerçek bir havacıydı. Gerçekten bir şövalyeydi. Kendisini 1949 yılından beri tanırdım. Ben Yada Albay'dan 10 yıl sonra mezun oldum. 89 yaşına geldiÄŸinde 'Bu 89 yaşı çok kötü bir yaÅŸ ya. Åimdi insanlara 89 desem, 90 yaşında demeye korkuyor derler' derdi" diye konuÅŸuyor.
Gönül Yazar Onun maaşıyla okudum
Sanatçı Gönül Yazar ve kardeşi Belkıs Özener ise, Yada'nın manevi kızları olduklarını söylüyorlar. Yazar, "Biz İzmir'de iken annem Fatma Özener ile birlikteydi. Ben 7, kardeşim Belkıs ise 4 yaşındaydık. Biz, Kemal Abi'nin elinde büyüdük. Okullarımızı onun maaşıyla bitirdik. Sonra Merzifon'a gitti. Araya ayrılıklar girdi. Nevi şahsına münhasır, otoriter, işinin delisi, çok cesur, liderlik kişiliği olan bir zattı" diyor. Yazar, Yada'nın kendilerinin şarkı söylemesini istemediğini belirterek, kendisini dinlemeye geldiği ilk günü şöyle anlatıyor "Bir gün yanında otururken radyo çalıyordu. 'A bak ne şarkısı çalıyor' dedim. O da, 'Sizi o kadar okutuyorum, bir gün sizi mendil bükerken sahnede görürsem çok fena olur' dedi. Ablam Belma ev hanımı oldu. Ama kardeşimle onun istemediği sahnelere çıktık. Bir gün sahneye çıkacaktık, perdeden bakınca Kemal Abi'yi gördüm. Patrona sahneye çıkamayacağımı söyledim. Ama sonunda korka korka çıktım. İlk şarkımı söyledim. Baktım eli rakısına uzandı, beni alkışlamaya başladı. O zaman anladım ki onun korktuğu manada bir şarkıcı değilim. Ne mutlu bana."
İnci DÖNDAÅ
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|