|
|
KAZIM KANAT
Ulusoy'a cevabım
Star'da kendi sesinden dinlerken bir insan olarak üzüldüm, incindim kırıldım. Beni savunmak zorunda kalan Sevgili Reha Muhtar ile Ahmet Çakar'ın da çok üzüldüklerine tanık oldum. Yapmam gerekeni yaptım, sustum. Yani; Ulusoy'un bu suçlamasını kamu vicdanına bıraktım. Ben sustum ama içimizdeki cesur ve dürüst kalemler susmadı.
Seçkin meslektaşım Fanatik yazarı sevgili Hamit Turhan dünkü "Metamorfoz" isimli köşesinde beni benden daha iyi savundu;
"Başka bir soyadı taşısa, dağda çoban olup iki kaz güdemeyecek insanlar federasyon başkanlığı yapıyor bu ülkede. Varsıllığın verdiği arsızlıkla her tarafa saldırıyor. Etik, metik, kurallar, saygı, sevgi, hak götüre onun için. Açıyor ağzını... Dilinin zembereği boşalmış. Sallıyor sallıyor... Topluma mal olmuş bir spor yazarının; yıllarını Türk sporu için harcamış Kazım Kanat'ın hastalığını diline doluyor. Onun hastalığıyla alay ediyor, hasta olduğu için onu küçümsüyor. 'Hastalık onun beynine vurmuş, o aciz adamın teki' diyor. Biz bunu seyrediyoruz. Kanat'ın meslek örgütü de seyrediyor. Kanatlar, vasatların saldırısı karşısında sahipsiz, yalnız, yapayalnız..."
Sevgili Hamit Turhan'ın, "Kazım Kanat saldırılar karşısında sahipsiz ve yapayalnız"sözleri beni yaraladı.
Hayır sevgili Hamit Kardeş. Meslektaşlarım beni yalnız bıraksa da ben asla yalnız değilim. Arkamda milyonlarca okurun desteği var. Kamu vicdanı var.
Şunu yazmak zorundayım;
1- Eleştiri görevimi en kutsal değer olarak gördüm. Herkesi eleştirdim. Kendimi bile eleştirdim. Beni eleştirenlere cevap verdim. (Ama bana hakaret edenlere hep sustum. Hatta, sütundaşlarımdan gelen saldırılara bile gazeteme,mesleğime olan saygımdan, susma hakkını kullanarak sustum.)
2- Peki sen susuyorsun, senin TSYD neden susuyor derseniz işte o zaman verecek cevap bulamam. (Tesislerinde kütüphanesi olmayan, internet salonu bulunmayan TSYD meslektaşlarına asla sahip çıkamaz..)
Elbette bu köşe, ustalarımın deyimi ile "Babamızın malı" değildir.
Kendi sorunlarımı tartışmak gibi bir lüksümün de olmadığını biliyorum. Ama; Kazım Kanat ismi medyada tartışılınca savunacağım tek yer olan bu köşeden kendimi savunmak zorunda kaldım.
Sayın Ulusoy'a üç sorum var;
1- İrlanda dönüşü telefon emriyle gazetecileri uçağa aldırdınız. Ama; Sabah, Vatan, atv ve TRT'yi o uçağa almadınız.. Sayın Ulusoy o uçak devletin. Yani benim vergimle kiralanan bir uçak. Yani o uçak babanın malı değil, devletin malı. O uçağa ya bütün gazeteciler biner ya da hiç kimse binmez. Ayrıca gazeteci binse ne olur. Halkımın en az 20-30 bin doları yabancıya, uçak firmalarına gitmez. (Uçağa binen meslektaşlarımdan şunu beklerdim. Arkadaşlarımız yoksa biz de yokuz.)
2- "İngiltere'yi çimlere gömeceğiz, Saraçoğlu'dan çıkış yok" dediniz saçmaladınız. Antrenör Eriksson'a "Patagonya'ya antrenör olur" diyerek hakaret ettiniz. Yani sorun çözmek yerine sorun ürettiniz. UEFA hesap sorunca da kıvırdınız.
Sayın Ulusoy;
Bu satırların yazarına, "Hastalık beynine vurmuş, aciz adam" demeniz sizin güçlü olduğunuz anlamına gelmez.
Böyle bir ifade acizliğin eseridir sayın Ulusoy, acizliğin!..
Hakan'sız oynayalım dedim tepki değil destek aldım
İrlanda maçını izlerken kendi kendime söylendim. İşte benim sesli düşüncelerim; 1- Ulusal Takım'da amaç maç kazanmak değil. Amaç; Hakan Şükür'ün attığı golle maç kazanmak. (Hakan Şükür'süz oynayalım dedim ya. Eleştiri yerine inanılmaz destek aldım. Ulusal Takım'da futbolcuya dayalı düzen bitmiştir, sistemler öne geçmiştir..)
2- Galatasaray lobisi hala takımda etkili. Herkesin hedefi birbirlerini kollamak.
3- Ulusal Takım'ın en etkili oyuncusu Tuncay Şanlı, her yere koşuyor, çalışıyor. Ama ona pas veren yok. (Yarın Nihat Kahveci ve İlhan Mansız da gelirse onlarında başına bu işler gelecek)
4- Sergen Yalçın'ın neden, "Ulusal Takım'da bana yer yok. Gitsem bile başarılı olamam" demesini şimdi daha iyi anlıyorum.
5- İngilitere maçı bu düşüncenin iflası olacaktır. Tek üzüntüm ise İngiltere'yi yenme fırsatını bireysel çıkarlar ve kaprisler yüzünden zora sokmamızdır.
Köpekler istedi diye atlar ölmez!
Beşiktaşlı dostlar, "Şimdi sırası mı bu sözü hatırlatmanın" diyecekler. Ben de "Hiç unutmadım ki" diyeceğim. Konu şu; Bay Lucescu; "Malatya maçını cumartesi günü oynamak istedik, federasyon almadı" diyor. Lucescu görüşünde çok haklı. Çünkü; Brezilya ve Bolivya maçlarında oynayan Cordoba bu sabah geliyor. Pancu dün geldi. İbrahim Üzülmez, Ahmet Yıldırım, Tümer Metin, Sinan Kaloğlu, Okan Koç önceki gün yorgun geldiler.
Yani, yanisi şu;
Lucescu; Malatya maçına en güçlü kadrosu ile çıkmak istiyor. Tekrar başa dönüyorum. Bay Lucescu Galatasaray antrenörüyken aynı sorunu yaşamış ve sorun çözülmeyince sertleşmişti; "Köpekler istedi diye atlar ölmez."
Garip olan da şu. Lucescu bu sözü Beşiktaş yönetimi için söylemişti.
Kafama takılan iki sorun var.
1- Bay Lucescu çok ciddi bu sorunu neden yumuşak geçiştirdi.
2- O günlerde Lucescu'ya inanılmaz destek veren Galatasaray medyası bugün neden destek vermek yerine eleştiri getiriyor. 3- Acaba diyorum, şimdiden Beşiktaş'ın yolunu kesmek için düğmeye mi basıldı?
OKUYUCULARLA BAŞBAŞA
* Türker AYDEMİR
Şu Türkiye'de magazin yapmadan gazetecilik yapan bir sen vardın ama maalesef sen de Çarşı'daki amigodan beter oldun. "Sergen, Hooijdonk'tan daha iyi frikik atar" yazın tam bir medya hastalığı. Sergen yıldızdır ama asla iyi futbolcu değildir. Çok yetenekli olduğu için yıldızdır. Kendisini geliştirme konusunda İbrahim Üzülmez'in yeteneği olsaydı Maradona'yı geçerdi. Asla Sergen düşmanı değilim. Kadroya almadığı için de Şenol Güneş hocaya da kızgınım.
- İşte ben buna eleştiri derim. İçinde hiç olmazsa karşı görüş var. Teşekkürler.
* Oğuz TÜRK
Fener yöneticileri, deplesmanda seyircilerin çıkardığı olaylardan dolayı hiç bir kulübün sahasının kapatılmadığını söylediler. Oysa 1995 yılında Fenerbahçe-Trabzon maçında koltuklar yakıldı, Trabzon ceza almış ve bir sonraki Gaziantep maçını İnönü'de oynamıştır.
- Bu konudaki görüşünüzde haklısınız. Yönetici, bilmeden konuşmamalı.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|