|
|
Yeni TL - Euro
Maliye Bakanı Unakıtan'ın 2004 sonunda enflasyon yüzde 12'ye inerse paradan altı sıfır atılacağını açıklaması, kamuoyunda ateşli bir tartışma başlattı.
"Biz bu lafları çok duyduk. Özal, Çiller, Erbakan da böyle sözler vermişti" diyen var.
"Enflasyon tek haneye inmeden sıfır atmak, pahalılığı artırır" uyarısı yapan var.
"Enflasyonun düştüğü kandırmaca. Ekmek, benzin, et ucuzladı mı" diye soran var.
Her itiraz sahibi kendi açısından haklı.
Kervana bir de "Sıfır atacağımıza Euro'ya geçelim" veya "Euro'ya geçilecekse sıfır atmak gereksiz" görüşünü seslendirenler katıldı.
İşte buna birkaç yönden itiraz ediyoruz.
Öncelikle, AB'ye girmek otomatik olarak Euro'ya geçmek sonucunu vermez. AB'ye üye olmak Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirip siyasal birliğe katılmak anlamına geliyor. Euro'ya geçmek ise Maasricht Kriterleri'ni yakalayıp parasal birliğe katılmak demek oluyor. Maasricht Kriterleri'ni kısaca sayalım
* Yıllık enflasyon, en düşük üç üyenin ortalamasını 1.5 puandan fazla aşamaz.
* Kamu açıkları gayrisafi milli hasılanın yüzde 3'ünün üstüne çıkamaz.
* Kamu borç stoku, gayrisafi milli hasılanın yüzde 60'ından fazla olamaz.
* Uzun vadeli faizler, en iyi durumdaki üç üyenin ortalamasını 2 puandan çok aşamaz.
* Ulusal paranın dalgalanma marjı Avrupa Döviz Kuru Mekanizması'nın izin verdiği sınırları (yüzde 2.25) delemez.
Türkiye'nin bu hedefleri tutturması için olağanüstü özverileri göze alması gerekiyor. Yıllar, yıllar isteyen bir çaba.
İkincisi, bu koşullar yerine gelince bile para birliğine katılmak, yani Euro'ya geçmek şart değil. AB üyesi İngiltere, Danimarka ve İsveç henüz Euro'yu benimsemedi. Danimarka'nın pek niyeti yok, İngiltere kararsız, İsveç ise Pazar yapılacak referandumda karar verecek.
Üstelik Euro tartışmaları ölümcül sonuçlar da doğurabiliyor. Stockholm'de bıçaklanarak öldürülen İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh, "Euro'ya evet" kampanyasının başını çekiyordu. Katilin "Euro karşıtı" olduğu sanılıyor.
Kopenhag Kriterleri'yle boğuşurken durduk yerde başımıza bir de Maasricht Kriterleri derdini açmayın...
Çürük elmalar
SABAH'ın bugünkü manşeti sadece İstanbul Emniyeti'ne değil, tüm polis camiasına bir sorumluluk yüklüyor.
Rüşvet tartışmasında dökülen kanlar, emniyet kurumunun üstündeki şaibenin temizlenmesi için tarihi bir fırsat kabul edilmeli.
İki yıl önce TESEV'in araştırmasında, rüşvetin en yaygın trafikte görüldüğü belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden ses çıkmadı.
Geçen yıl TÜSİAD'ın "Kamu Reformu" araştırmasında rüşvet liginde trafik polisinin şampiyon olduğu, halkın yüzde 77'sinin trafik görevlilerinin rüşvet aldığına inandığı açıklandı. Emniyet yine suskun kaldı.
Sûkut ikrardan geldiği için mi?
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner ve İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah başta olmak üzere, tüm yetkililere sesleniyoruz Bu kez kırılan kol yen içinde kalmasın.
Haydi, temizleyin çürük elmaları...
Çünkü rüşvet kapıdan girince, insaf kapıdan çıkar.
Polisi "insaf"sız bir toplumda ise, eşkıya cirit atar...
Mesajlarınız için:
esafak@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|