|
|
REFİK DURBAŞ
Ahlak kuralları...
Ahlak, mutlak olarak iyi olduğu düşünülen ya da belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kurallarıdır. Bu kuralların, devletin yaptırım gücünden yoksun olsalar da toplum yaşamında düzenleyici etkinlikleri vardır. İnsan davranışlarını "iyi" ya da "kötü" diye niteleyen bu kuralların çoğu da dinsel ahlak kurallarıdır.
Günümüzde, kurumsal dinin en önemli olduğu alan eğitimdir. Yetişkinlerin çoğunluğu, yaşamları boyunca, çocuklukta öğrendiklerinin çoğuna inanırlar. Bu, kurumsal dinin en büyük başarısıdır. Dinci eğitimde, çocuklara doğruluk, dürüstlük, saygı, sevgi, iyilik, kötülük gibi kavramlar, genelde dini ilkeler doğrultusunda öğretilir. Çocuğa "günah" ya da "sevap" olan davranışının doğuracağı sonuçlar, yalnızca dinsel ölçütlerde anlatıldığı ve tüm insanlık için geçerli, dünyevi başka gerçekler ve nedenler söylenmediği için, çocuk, zaman içinde dini inancını yitirince, kendisine "günah" olduğu söylenen şeyi yapmaktan çekinmeyebilir. Dini inanç yitirilince, dinin getirdiği bütün kurallar ve yaptırımlar da işlevsiz kalır.
Samuel Butler'in "The Way of all Flesh" adlı eserindeki kahramanı, dini inancını yitirir yitirmez evdeki hizmetçi kıza saldırır. Kıza saldırmamak için birçok neden vardır, ama gence bunlardan hiçbiri öğretilmemiştir. Ona yalnızca, Tanrı'nın böyle davranışları beğenmeyeceği söylenmiştir.
Elbette din temeline dayanan ahlak kurallarının çoğu, evrensel ahlak kuralları içinde mevcuttur. Ancak, dinsel ahlak kurallarını esas alıp dünyevi ahlak kurallarını tümüyle reddetmek, insanı ve toplumu çağdaşlıktan uzaklaştırır. Kişisel ve toplumsal ahlak, 'günah-sevap' ölçütleriyle değil de 'iyi-kötü' ya da 'doğru-yanlış' şeklinde değerlendirilirse, dini inancı olmayan insanlar da toplumdan soyutlanmamış olur. Ayrıca, ahlak kurallarının, kesin olmayıp kişiye, zamana, mekana ve topluma göre değiştiği de unutulmamalıdır.
Dr.ŞERAFETTİN YAMANER İSTANBUL
Saldırıda dayak yoktu...
SABAH'ın 20 Temmuz 2003 nüshasında yayımlanan "Porno CD skandalına siyaset de karıştı" başlıklı haberde şahsımla ilgili kısımlar tümüyle hayal ürünüdür. Haberde AKP Edirne Milletvekili Ali Ayağ ile husumetim olduğu ve bu yüzden haber yazdığım belirtildikten sonra, hedef haline getirildim. Oysa detaylı araştırsaydınız, olayların böyle olmadığını görecektiniz.
Milletvekili Ayağ ile ilgili olarak 1987'de yapılan haber, Sabah'ta yayımlandı. Bu haberden sonra şahsıma ve gazeteye açılan tüm davalardan beraat ettiğimiz gibi, mahkeme "Haberin tekzip edilmesine gerek yoktur" diye karar verdi.
Bu haberden sonra şahsıma yapılan "Aslında Sabah'a yapılan" saldırıda hiçbir şekilde dayak yemedim. Mahkeme tutanakları ortadadır. Haberde "Şimdi intikam zamanı" diye bir satır geçmektedir. Kimseden intikam alma huyum olmadığı gibi, gazetenizde yayımlanan "Kim bunlar" başlıklı haberi de ben yazmadım. İmzam olmadığı halde, haber bana mal edilmiştir. Bu haberden sonra ise savcılık hakkımda hiçbir işlem yapmamıştır. Görüntülerin Diyarbakır'da çekildiğinin ortaya çıktığı muhabirlerinizce yazılmıştır, oysa soruşturma halen sürmektedir. Ayrıca gazetenin haber müdürü olmadığım gibi, gözaltına da alınmadım. Bu haber sonrasında can güvenliğim tehlikeye girmiş, ruh halim bozulmuştur.
KERİM YURK (Edirne Haber Gazetesi Muhabiri) EDİRNE
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|