|
|
ŞELALE KADAK
70 yaşındaki teyze Cola Turka içince...
Cola Turka'nın serüveni, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın desteğini her ortamda alarak devam ediyor. Türk Hava Yolları'nın ikramları arasına girmesinden sonra, önceki gün de Cola Turka'nın, Başbakan'ın da katıldığı Formula-1 pistinin temel atma töreninde protokolde Coca-Cola'yla birlikte, ikram edildiği yazıldı.
Peki Coca-Cola'nın tepe yöneticileri Cola Turka konusunda ne düşünüyor dersiniz? Onun cevabını Coca-Cola Genel Müdürü Ahmet Burak'tan almıştım. Rock'n Coke müzik festivalinde sohbet ederken Ahmet Burak bana ilginç bir anekdot anlattı. Önce bu anekdotla başlayalım.
Cola Turka'nın pazara henüz sunulduğu günlerde, Ahmet Burak iş nedeniyle gittiği İstanbul'un Pendik ilçesinde sokakta yürürken, ilginç bir sahne görür "Baktım 70 yaşlarında bir teyze ki, normalde elinde Coca-Cola içerken göremeyeceğim bir insan, Cola-Turka içiyor. Dayanamadım. Teyzeye, 'Daha önce cola içer miydiniz" diye sordum. O da hayır cevabını verdi. Gördüğüm şu, yeni bir insan kitlesine ulaşılıyor, bu bizim için iyi."
Anlaşılan, Cola Turka, daha önce cola içmek gibi bir alışkanlığı olmayan bir kitleyi colalı içeçeklerle tanıştırıyor. Coca-Cola Genel Müdürü de Cola Turka'nın pazara girişini, "Sonunda rekabet için söylenecek bir şey yok. Nihayetinde tüketicinin tercihidir. Ben işimi yapıyorum, onlar da işini yapıyor" şeklinde yorumluyor. Ama tabii eklemeyi de unutmuyor. "Coca-Cola'nın yerlisi diye bir şey yok. Ona tüketici şu ana kadar zaten kararını verdi."
Ahmet Burak, otellere bile 'Rakip firmalardan da ürün koyun ama bizden de koyun" dediğini anlatıyor ve 'Kendime, markama, kaliteme, yaptığım işe inanıyorum" diyor.
Peki rakip sadece Cola Turka mı? İşte bu soru da Burak'ın pek hoşuna gitmiyor "Rakibim sadece o değil ki. Bunun suyu var, meşrubatı var. Likit aklınıza ne geliyorsa. Normal bir insanın günde 2 litre sıvı tüketmesi gerekiyor ve bu sıvıyı nasıl tüketeceğine tüketici karar veriyor. Önemli olan 2 litre sıvıdan ne kadar pay aldığımız. Biz buna bakıyoruz."
Bakalım colalı içeçeklerde rekabet 'destekli-desteksiz' nereye gidecek!
Banka vatandaşa gitti küçük krediler coştu
Bugün anekdot günü oldu. Yaz başıydı. Kalkan'da Denizbank şubesinden içeriye yaşlı bir teyze girdi. Üstündeki şalvarının cebine eliyle sıkı sıkıya yapışmıştı. Hani derler ya, insanlar banka şubelerinden içeri girmez, tedirgin olur diye. Teyze de hiç böyle bir tedirginlik yoktu. Sıraya da girmeyi bilemediğinden doğruca, banka görevlilerinden birine gidip derdini anlattı. Onlar da benim de işlem yaptığım banka görevlisi hanımı işaret etti. Teyze yanımıza geldi. Para yatırmak istiyordu. Bir ay önce yine gelmişti, faizin ne kadar olduğunu da bilmek istiyordu. Banka memuresi, teyzeye bir bir anlattı, yönlendirdi ve bir ay sonra gelmesini tembih etti. Güler yüzlü teyze memnun bir şekilde bankadan ayrıldı. O gün öğrendim ki, Kalkan'daki tek banka şubesi Denizbank'tı. Daha önce var olan bankalar kapanmış, Denizbank da önce gezici banka olarak gelmiş ancak talebin fazla olduğunu görünce, Kalkan'a sonunda şube açmıştı. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'le konuştum. Karlı olabilecek bölgelere seyyar arabalar gönderdiklerini, tarım kredilerine de özellikle ağırlık verdiklerini anlattı. Vatandaşın ayağına kadar gitmeye çalışıyorlarmış ve 10 milyar liraya kadar ihtiyaç kredisi açıyorlarmış. Ateş'in anlattığına göre, son aylarda bu tarz kredilerin miktarı 10 trilyon lirayı aşmış bile. Benim en çok hoşuma giden, banka memurlarının vatandaşla kurduğu güler yüzlü iletişim oldu.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|