kapat
12.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

ÖMER LÜTFİ METE


Yılın haberi

Atatürk'ten sonra devlet olmaktan vazgeçiş sürecine giren Türkiye, o günden şimdiye kadar en büyük üretim hızını "kendini inkar" alanında yakalamıştır. Başlangıçta diyelim ki, ayda bir devlet olmayı inkar adımı atılıyorsa, bu zamanla haftada bir, günde bir, şimdi de saat başı sıklığına gelmiştir.

Sıcak bir inkar belge daha

Mustafa Köse isimli okur, Irak'taki radyasyon tehlikesi ile ilgili yazımın üzerine her gün bu ülkeden pek çok kamyonun ülkemize hurda taşıdığına dikkatimi çekti. Oraya mal götüren kamyonlarımız dönüşte boş gelmemek için hurda yükleyip getiriyor. Kamyoncular cahilce bir sevinçle "on yıl taşısak bitmez" diyor.

Olay gerçek ama ilgililer, "Eee ne olmuş?" havasında.

Şimdi siz siz olun; Kuzey Irak'a devlet demeyin de, Türkiye'ye devlet deyin!

Bir düzene devlet diyebilmek için, sınırlarından giren malın "sağlık" açısından ne gibi riskler taşıdığı konusunda kaygı duyduğunu görmemiz gerekmez mi?

Ne gezer?!

Kimseye bir şey sorulmuyor!

Kamyonunun kasasını hurda dolduran Türkiye'ye giriş yapabiliyor!

Aman ne iyi, hem dolu gidiyor, hem dolu geliyorlar; Irak'la ticaret gelişiyor.

Alenen kanser ithal ediyoruz ve kendimizi devlet sanıyoruz!

Kafalar kum altında!
Yılın haberi budur ama ABD şahinliğinin işine gelmeyeceği için üstüne gidilmeyecektir. Belki Çernobil'den kat kat büyük olan bir tehlike, küresel çetenin işini zorlaştırmamak için örtülecektir. Oysa Çernobil için bu medya, neredeyse abartılı diyebileceğimiz kampanya yürütmüştü. Buna rağmen o radyasyona hala kurban veriyoruz. Karadeniz'de kanser kol geziyor. Sadece benim akrabalarımdan her yıl beş altı kişi bu hastalığın pençesine düşüyor!

Şimdiki tehdit karşısında ise kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Ne haberi kovalanıyor, ne de resmi ağızlar bir açıklama getiriyor.

Hiç değilse beylik bir yalanlama veya tedbir vaadi ile "devletin namusu" kurtarılsa ya!

Hayır, çıt yok.

Bu durum, değil devlet sahibi toplum için, aşiret için bile yüzkarasıdır.

Acı ama gerçek

Güneyimizde iki aşiret, küresel çete himayesinde devlete dönüşürken, biz aşiret düzeyine inmek için koşturuyoruz. Bu süreci tamamlamak üzere dışarıdan ve içeriden bütün tetikçiler ve bütün işbirlikçiler yırtınıyor. Hiçbir şey yapamayan sessizliğiyle destek veriyor.

İflas masasındaki şirket gibi
Adını koyalım

Kuzey Irak'a yan bakamadan Mehmetçik yollanınca son nokta konacak, "eyalet beratı" alınacak!

Artık seslerimiz kesilircesine haykırmak durumundayız

- Barzani-Talabani işgali altındaki Kerkük-Musul üstüne, PKK kadar söz hakkı tanınmayan Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi, şu ya da bu kadar yeni kredi için ve şu ya da bu kadar eski borç için tarihimizi ve Türkmenler'i resmen satmaktır.

* Irak'a asker göndermek, Ankara'nın şimdiye kadar bölge ile ilgili bütün tezlerinin üstüne tükürmek ve yalamaktır!

* Irak'a asker göndermek, ABD şahinliğini oluşturan kadronun yüzde doksanının tasarladığı üzere, İsrail'in yeni "yedek devleti" olarak Kürdistan'ı tanımaktır.

* Irak'a asker göndermek, binlerce evladımızı radyasyon batağına ve kanserin kucağına atmak, bir katliamın sorumluluğunu üstlenmektir.

Peki, bütün bu cinneti biriktiren 65 yıllık "İnönücü" devletsizlik zihniyetinin son halkası olmak Erdoğan'a çok mu cazip geliyor?

Elbette hayır!

Ama "iktidar" öyle bir "şarap" ki, bir damlası bile "iman gölü"nü murdar edebilir.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır