|
|
ASLI AYDINTAŞBAŞ
The Düğün
Washington halkı, Ağustos ayını uyuklayarak ve tatil havasında geçiriyor olsa da, Başbakan Erdoğan'ın oğlunun düğününe Silvio Berlusconi'nin davetli olması, Türkiye'yi izleyen dış politika çevrelerinde gizlenemeyen bir tebessüm yarattı. Berlusconi, Avrupa'da Tony Blair'den sonra ABD'nin en yakın müttefiki, George Bush'un çiftliğinde misafir ettiği kadim dostu ve AB içinde Amerika'ya olan muhalefeti tüm sertliğiyle sürdüren Almanya'nın baş belası. Berlusconi ayrıca Avrupa siyasi yelpazesinde 'sosyal devlet'e karşı serbest piyasacılığı temsil eden sıkı muhafazakarlardan. 1996'da dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ın ilk dış seyahatini Libya ve İran'a yapması nasıl kendi içinde anlam yüklüyse, AKP liderinin düğününde İtalyan liderin şahitliği de aynı ölçüde sembolik. Amaç bu olmasa da sonuç böyle.
İstanbul'daki 7 bin kişilik düğünü estetik açıdan eleştirmek mümkün. Ya da Türkiye'de hüküm süren medya/röntgencilik kültürünü fazlasıyla beslediğinden yakınabilirsiniz. İslami referansları olan bir başbakanın İtalyan liderini de davet ederek düzenlediği toplu düğün, kuşkusuz Türkiye'yi kendi bölgesinde "çok özel" kılan postmodern unsurlardan biri. Ama bir demokrasi ya da yönetim sorunu değil. Garip bir şeffaflık örneği.
Katar ve El Cezire
Bakın fikir cimnastiği olsun diye, "babalar ve oğullar" konusunda Türkiye'nin dibindeki ülkelerde hızlı bir ufuk turu. Hoşlansak da hoşlanmasak da bunların tümü Ortadoğu coğrafyasında Türkiye gibi nüfusu Müslüman ülkeler.
Tayyip Erdoğan'in oğlunu Harvard'a geri yollamaya hazırlandığı bu ay, "ılımlı" Ortadoğu ülkesi Katar emiri, en küçük oğlu Tamim'i veliaht ilan etti. Katar deyip geçmeyin. Ortadoğu'da "özgür basın" denilen yegane kurum Katar'da var. O da Arap milliyetçiliği ve ABD karşıtlığını temel ideoloji haline getirmiş El-Cezire televizyonu. El Cezire'nin Saddam döneminde Irak gizli servisiyle sık sık buluştuğu haberleri İngiliz Sunday Times gazetesinde belgeleriyle yayınlanınca, kanalın CEO'su sessizce görevden uzaklaştırıldı. Ama kanal hâlâ Saddam'cı.
İyi ki Berlusconi geliyor
Laik Müslüman komşumuz Azerbaycan'da, baba Aliyev bu hafta adı yolsuzluklara karışmış oğlu İlham'ı veliaht ilan etti. Bir diğer ılımlı İslam ülkesi Mısır'da Hüsnü Mübarek, Saad Eddin İbrahim gibi önde gelen aydınları hapse tıkıp demokrasi konusunda en ufak serzenişlere izin vermezken, sevgili oğlunu liderliğe hazırlıyor. Irak'ta Saddam rejiminin düşmesiyle cascavlak yanlız kalan bir diğer faşist eğilimli Baas rejimi tarafından yönetilen 'laik' Suriye'de, baba-oğul devir teslim zaten gerçekleşti. Suriye kendi kontrolündeki Lübnan'da da demokrasinin gelişmesine izin vermiyor.
Bunlar yanlızca "ılımlı" komşularımız. İran, Suudi Arabistan gibi çağdışı rejimlerden sözetmeye bile gerek yok. Arap Birliği, bu hafta yayınladığı bir bildiride Irak'ta yeni kurulan 25 kişilik Hükümet Konseyi'ni eleştirerek "seçilerek başa gelseler daha iyi olurdu" dedi. Güle güle öldüm. Arap Birliğine'ne üye 22 ülkenin tümü diktatörlük, hiçbirinde serbest seçim ve fikir özgürlüğü yok!
Tüm bunların düğünle ne ilgisi var? İlk düşünce, iyi ki davet edilen, Aliyev ya da bir diğer dost ve kardeş 'Müslüman lider' değil, Berlusconi. İkincisi de, toplu düğün falan önemli değil. Önemli olan Turkiye'de siyaset esnafının her gün güçlenen demokrasiye olan bağlılığı. Düğün garip ama dünyanın sonu değil.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|