kapat
11.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

MEHMET BARLAS


Bir medya grubu, kendi yazarlarını neden yıpratır ki?

Doğan Grubu gazeteleri bir garip oldu.

Manşetlerinden, Uzan ailesine giydirip duruyorlar.

Hürriyet'in içinde ise, Emin Çölaşan'ın köşesinde, kendi yazarları Cüneyt Ülsever ve Mehmet Ali Birand'a, Uzanlar'a yöneltilen ifadelerden daha ağırları ile, hemen hergün saldırılıyor.

Dün aynı sütunda, Cüneyt Ülsever'e bir kez daha saldırmak için, benim adım da geçirilmişti.

Baştan söyleyeyim.

Emin Çölaşan'a cevap vermeye ve bu kişinin seçkin niteliklerini anlatmaya niyetim yok.

Benim bir ilkem var.

Hiçbir gazeteciye, hayatımda dava açmadım.

Meslek hayatımda sayısız polemiklerim oldu. Bana göre, haksız ifadelerle, saldırılara uğradım.

Kalemim yettiğince cevap yetiştirdim.Ama kimseye dava açmadım.

Oysa Emin Çölaşan, bu polemiklerden birinde, bana dava da açtı.

Kişiliğinin zedelendiğini, sokağa çıkamayacak hale geldiğini ileri sürdü dava dilekçesinde.

Davayı kazandı da. Çölaşan'a 8 milyar lira tazminat ödedim.

Bu yüzden, artık onunla polemiğe girip, bu kişiye cevap vermek niyetinde değilim..

Merak ettiğim nokta, Doğan Grubu gazeteleri, sürekli yeniledikleri "Meslek İlkeleri"ne rağmen, kendi yazarları Mehmet Ali Birand ve Cüneyt Ülsever'e, çok ağır ifadelerle saldırılmasına, hakaret edilmesine, neden meydan veriyorlar?

Hürriyet'in en üst yöneticilerine sordum, bu durumun nedenini.

Bir tanesi şöyle dedi

- Çölaşan'a bu yazıları yazma dersek, Star'a gider ve Aydın Doğan hakkında yazmaya başlar. Onu Hürriyet'te tutarak, Aydın Bey'i koruyoruz.

Bir diğeri de, şu yorumu getirdi.

- Çölaşan, Aydın Doğan'ın tavla arkadaşı. Kendisine, 'yapma böyle' deniliyor, ama aldırmıyor.

Gerçek hangisidir, bilmiyorum.

Ama Aydın Doğan'ın, Emin Çölaşan'dan farklı bir görgü ve terbiye düzeyini korumak istediğini biliyorum.

Eğer gerçekten tavla arkadaşlığından kaynaklanan bir "ne yazarsan yaz" ilişkisi varsa, bu yanlıştır.

Çünkü bu üslupla sağa sola bulaşılması, sonunda Aydın Doğan'ı da etkiler.

Bir gazetenin yayıncısı, kendi yazarlarının, kendi yazarları tarafından yıpratılıp, aşağılanmasına seyirci kaldığı zaman, gerçekten "Acaba sıra bana da gelir mi" endişesi ile, olaya bulaşmamaya çalışır.

Bu şekilde Doğan Grubu'nun "Meslek İlkeleri", "tavuk gerisi yemin tutmaz" söylemindekine benzer biçimde, gülünç hale gelir.

Defalarca yazdım bunu.

Medya sermayesinin giriştiği işler, devlet mal ve parasıyla haşır neşir olmaları, bankacılıkları, özelleştirme oburlukları, gazetecilik mesleğinin itibarını zaten çok zedeledi.

Hürriyet ve Doğan Grubu, zaten en az Uzanlar kadar, kamuoyu dikkatinin odağında.

Uzanlar hakkında ne kadar yorum ve haber yapılabilirse, aynı şey Doğanlar için de yapılabilir.

Ortam buna müsait.

Nitekim geçen hafta Hürriyet'te bile, "TBMM Yolsuzluk Komisyonu "Demir-Halk Bank satışına suç duyurusu yaptı" haberi çıkmadı mı?

Ben medyanın aklanmasından ve yıpranmanın sona ermesinden yanayım.

Dilerim yeni Bankalar Yasası da, sonunda "Banka-Medya birliktelikleri"ni yasaklar.

Ama Doğan Grubu medyasının köşelerinde, hem kendi yazarlarına, hem de sağa sola bulaşma geleneği sürdürülürse, bu normale geçiş süreci, çok uzar.

Çölaşan'ı okuyanlar, "Bu grubun kalitesi bu" derler.

Büyük kitle gazetelerine, fraksiyon organı kimliği takmak, geri teper sonunda.

ŞAKA

Yürü, anca gidersin!
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe içindeki muhaliflerine öfkelenmiş,

- Beni 100 bin kişi ile yürütmesinler, demiş.

Aziz Yıldırım 100 bin kişiyi yürütmek yerine 11 oyuncusunu bu sezon koşturamazsa, sonunda kendisi tek başına yürütülür.

DÜĞÜN

Bir eşek meselesi vardı!
Köylü aile uyuyor.

Yerdeki bir döşekte, ana ve baba yatmaktalar. Duvarın yanındaki döşekte de, evlenme çağına gelmiş delikanlı uyumakta.

Oğlanın uyuduğunu sanan ana ve baba konuşmaya başlıyor.

- Bizim oğlanı everelim artık. Komşunun kızını isteyelim, diyor ana..

Baba, "He, doğru söylersin, everelim oğlanı" diyor.

Kadın soruyor

- Düğünü nasıl yaparız? Düğün yapacak para var mı?

Adam, olayı savuşturuyor

- Eşeği satarız, onun parasıyla düğün yaparız.

Bu konuşmaları, uyuduğu sanılan oğlan da duyuyor. Keyifleniyor.. Sonra uykuya dalıyor.

Ertesi sabah heyecanla kalkıyor döşekten. Kendisine evlenme haberinin verilmesini bekliyor. Ama ne ana, ne de baba, hiç söz etmiyorlar bu konudan.

Birkaç gün geçiyor. Yine hiç konuşulmuyor bu konu.

Sonunda dayanamıyor delikanlı anasına gidiyor,

- Ana.. Bir eşek meselesi vardı. Ne oldu bu mesele, diyor.

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır