|
|
MEHMET ALTAN
Kendini tanımak...
Kıbrıs gibi, tarım gibi, bizim okurun fazla ilgi duymadığı konular vardır... Bunlar, bezdirici konular oldukları için de reytingi anında düşürürler.
Aynen teknik başlıkların okuru kaçırması gibi...
****
Ancak konular reytinglerine göre tasnif edilince de, tarım gibi Türkiye'nin en önemli konusu güme gidiyor. Kıbrıs gibi devletçi şahinlerin binbir fırıldak döndürerek AB sürecini bıçaklamak için kullandıkları hayati bir mesele de...
Üstelik Türkiye'nin yarısı hala tarımda.. İşin komik yanı, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün yılın ikinci çeyreğinde yaptığı işgücü anketine göre tarımda çalışanlarda bir milyon yüz bin kişilik bir artış olmuş. Orada onca atıl işgücü, daha doğrusu gizli işsiz varken, mevsimlik işçi tarımda kendini göstermiş... Böylece tarımda çalışanların sayısı yeniden sekiz milyona yaklaşmış.
****
Reytinge göre belirlenen konular nedeniyle, tarımdaki gelişmeler çok eksik ve bölük pörçük kamuoyuna yansıyor.
Örneğin, Türkiye'nin tarımdaki geleceğini AB ve Dünya Ticaret Örgütü şekillendirecek. AB'ye uyum için Tarım Bakanlığı'nın yaptığı hazırlıklar kıyısından köşesinden basına yansıyor, ama Dünya Ticaret Örgütü ile ilgili gelişmeler tek satır bile konu olmuyor.
Halbuki, Türkiye'nin de imzaladığı Dünya Ticaret Örgütü anlaşmaları, 2010 yılından itibaren tarıma desteği olduğu gibi kaldırmakta... Anlaşmaları imzalıyoruz, ama ona uyumu nasıl sağlayacağımızı bir yana atıyoruz galiba...
****
Dünya Ticaret Örgütü, dünya ticaret devlerinin pazar savaşlarının bir çözüme kavuşturulmasını sağlamak üzere 10 ile 14 Eylül arasında Meksika'nın Cancun kentinde toplanacak.
Bu büyük toplantı için 28 ile 30 Temmuz günlerinde, Kanada'nın Montreal kentinde ticaret bakanlarının katıldığı bir ön toplantı yapıldı...
Dünya ticaretinde önemli pay sahibi 25 ülkenin dış ticaretten sorumlu bakanı bu toplantıya katıldı. Halbuki örgütün 144 üye ülkesi var...
Bu toplantıda, ağırlıklı iki konu tarım ve ilaç sanayisi idi...
****
Tarım gibi ilaç konusu da, dünya ticaretinin en hayati ve kritik alanlarından biri... Dünyadaki gelir dağılımı böylesine hızla bozulurken, ilaçların fiyatı ters yönde artıyor... Üstelik ilaç teknolojisi bir tekelleşme eğilimi gösteriyor... İlaç sanayinin kendine has daha özel konuları da var... Yavaş yavaş insan hücresinden ilaç üretmeye kayıyorlar... Oradan da muhtemelen genlere geçilecek. Bu da temmuzdaki toplantının çok önemli bir konusuydu... Bize hiç yansımadı...
****
Montreal toplantılarında tarım, ilaçtan da öncelikli bir yer tuttu. Yetkililer bu konunun Dünya Ticaret Örgütü görüşmelerini çıkmaza sokacak kadar önemli olduğunu söyleyip duruyorlar...
Tarımla ilgili tartışılan üç sorun var...
Bunlardan ilki ihracata yapılan sübvansiyonlar... Bundan önce Doha'da yapılan toplantıda ihracata teşviklerin öngörülen süre sonunda tamamen kaldırılması kararlaştırıldı.
İkincisi, üretime doğrudan desteğin de kaldırılıp, tarımın tamamen piyasa şartlarına bırakılması... Ki biz de bu karara uyacağız.
Üçüncüsü ise, özellikle Amerika ile Fransa'nın birbirlerine girmesine neden olan ikinci konunun nasıl düze çıkacağının kurallarının belirlenmesi...
Bu gelişmeler Türk tarımına ne getirir, ne götürür?..
Nihayetinde ülkenin en azından yarısını ilgilendiren bir konu, değil mi?
****
Kendini tanımaktan ve açıklamaktan korkan bir ülke olduğumuz için köylerde yaşadığımız halde, şehirli gibi görünmek istiyoruz.
Nüfusun yarısının günlük geçimini ilgilendiren konuları da konuşmuyoruz...
Hayat dayatmadıkça tabii... Allahtan hayat dayatıyor da kendimizden tümüyle kaçamıyoruz...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|