|
|
Gökte yıldız oldu
Foça'daki kafede serseri bir kurşunla hayatını kaybeden 2.5 yaşındaki Alistair'ın adı, İskoçya'da gökte bir yıldıza verildi. Edinburg'daki evlerinin kapısını ilk kez SABAH'a açan ailenin ilk sorusu, "Katil ne zaman bulunacak?" oldu
Alistair, henüz 2,5 yaşındaydı. İskoç babası David Grimason ve annesi Özlem ile birlikte İskoçya'da yaşıyordu. Annesinin ülkesine tatile gelmişlerdi. Babasının ardından o da annesiyle birlikte İskoçya'ya dönmeye hazırlanıyordu... Küçücük tabuta konmuş cenazesi gitti, babasının ülkesindeki doğduğu kente...
Foça'daki bir kafede çay içip sohbet eden annesi, anneannesi ve akrabalarının yanı başında pusetinde uyuyordu, Alistair. Tarih 7 Temmuz'du. Kafede çıkan kavgada seken serseri bir kurşun geldi, körpe bedenini buldu. Daha ne olduğunu anlayamadığı hayatı, uykusunda kaybetti. Şok, gözyaşı ve acı... Ateş, sadece İzmir'deki ailesini değil, İskoçya'daki babasını ve sevenlerini de yaktı. Akıl almaz ölümün ardından acıya gömülen Grimason çifti, biricik oğullarını olaydan 17 gün sonra, 24 Temmuz'da İskoçya'da son yolculuğuna uğurladı. İskoçya'da yaşayan acılı çiftin, Glasgow kentindeki evlerinde çiyaret ettik. Kapılarını ilk kez SABAH'a açan Grimason'lar hala alayın şokunu yaşıyor. İlk soruları, "Katil ne zaman yakalanacak" oldu. Henüz ele geçirilemeyişi acılarını daha da artırmış. Özlem Eşsizhan Grimason (28) ve İskoç David Grimason, (31) tek çocuklarının katilinin bir an önce yakalanmasını istediler. Bir de Türkiye'de de silahsızlanma için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını...
FOÇA'YA YERLEŞECEKTİK
Özlem Eşsizhan Grimason, olayın ardından annesi ve babasıyla birlikte İskoçya'ya döndüğünde ilk işinin oğlunun odasına giderek eşyalarını toplamak olduğunu söylüyor "Polise verdiğim ifadeler dışında bir kez bile aile içerisinde bu konuyu açmadık, kritik yapmadık."
Alistair'in cana yakınlığıyla herkesi kendisine bağlayan bir çocuk olduğunu ifade eden Özlem Grimason, şöyle konuşuyor "6 aylık olduktan sonra Türkçe'yi daha iyi öğrenebilmesi, Türk örf ve adetlerine göre yetişmesi için 3-4 ayda bir onu Türkiye'ye getirdim. Yazları geldiğimizde Foça'ya giderdik. Bir gün hep Türkiye'ye yerleşmek isterdik. Emekli olunca, Foça'da yaşamak istiyorduk. Ama artık Foça'ya bir daha adım atabilir miyim bunu şimdi bilemiyorum."
İNSANA DEĞER VERİLMİYOR
Acılı anne, Türkiye'de insana önem vermediklerini bu olayla bir kez daha anladığını ifade ediyor "Bu konuda çocukluğumdan oğlumun ölümüne kadar geçen uzun yıllar boyunca tek bir gelişmenin yaşanmaması, hatta kötüye gidiş olmasını çok üzücü buluyorum."
Türkiye'deki silahlanma oranını olaydan sonra iyice araştırıp, artık daha farklı bir bakış açısıyla incelemeye başladığını vurgulayan genç kadın, konuşmasını şöyle sürdürüyor "Türkiye'de her 4 kişiden birisinin silahlı olduğunu biliyor musunuz? Peki, 3 milyondan fazla kişinin ruhsatsız silah taşıdığını. 2003'ün ilk 5 ayında 1100 kişi silahlı saldırı sonucu öldürülmüş, 10 bin 500 kişi ise yaralanmış. Oğlumun ölümünden sonra daha önce hiç bakmadığım üçüncü sayfa haberlerini okumaya başladım."
Türkiye'de bireysel silahlanmaya karşı "her şeyimizi ortaya koyduk" diyen Grimason çifti, Umut Vakfı ile bağlantı kurmuş. David Grimason, önce vakfın 28 Eylül'de İstanbul'da düzenleyeceği "Sessiz Ayakkabı" yürüyüşüne katılacak. Ardından da 3-4 Ekim'de, Ankara'da düzenlenecek sempozyumda konuşacak.
SİLAHLANMAYA SON!
Bodrum'da 1996'da turizmcilik stajı yaparken İskoç eşiyle tanıştığını belirten Özlem Grimason, aşk hikayelerini ise şöyle anlatıyor "İlk olarak sokakta karşılaştık. Burada birbirimizden etkilenmiştik. Bundan itibaren gittiğim her yerde David'i karşımda buldum. Sonunda bir barda tanıştık, aşık olduk. İzmir'de evlenip İskoçya'ya yerleştik."
Türkiye'yi çok sevdiğini söyleyen bir matbaada bilgisayarcı olarak çalışan David Grimason ise acı haberi öğrendiği anı şöyle anlatıyor "Telefonda haberi öğrendiğimde bunun gerçek olmadığını düşündüm. Foça'ya gidip, doktorlara yalvarmayı, 'oğlumu yaşatmak için elinizden gelen her şeyi yapın' demeyi istedim. Foça'da polis, kolumdan tutup, morga götürdüğünde oğlumu görünce yıkıldım. "
David Grimason, "Bence, yasama ve yürütmeyi sağlayamadığı için oğlumun ölümünden Türk hükümeti de sorumlu. Dava açabilirim" diyor. Oğlunun ölümünden sonra uyumakta zorlandığını ifade eden acılı baba, katile kin duymuyor, ama sadece üzüntü hissettiğini söylüyor. Katilin bir an önce yakalanarak mahkemeye çıkarılmasını isteyen İskoç baba, "Eşimle o davaya katılarak, o adamın gözlerinin ta içine bakıp, böyle vahşi bir olayı nasıl gerçekleştirdiğini soracağım. Bunu anlayabilmek için mahkemede hazır olacağım" diye konuşuyor.
'Kucakladığımda sırtı kanlar içindeydi'
Özlem Grimason, İskoçya'ya ilk yerleştikten sonra bir şirkette 'bilgisayarlı idare' işinde çalışmaya başlamış. Minik yavrusu dünyaya geldikten sonra da işinden ayrılmış. Özlem Grimason, bir aydır yüreklerinde taşıyıp dillendirmedikleri acılarını, sitemlerini dile getirerek kabus gecesini şöyle anlattı
"Alistair, her akşam balon ve dondurma isterdi. Dolaşmaya çıktıktan sonra bu kafede mola verir ve oğluma dondurma alırdık. Genelde sakin oluyordu. Olayın olduğu gece de her zamanki gibi annem ve akrabalarla gittik. Tam kalkmak üzere hesabı istemiştik ki, birden yan masadan sesler geldiğini fark ettim. Ben anneme 'burada kavga çıkacak, kaçalım' dedim. Yan masadan birisi, karşısındaki genç adama göğsünü açarak 'İşte vuracaksan vur' diye bağırıyordu. Daha sonra biz oğlumun içinde uyumakta olduğu pusetini korumak için daha emniyetli olan kapalı kısma götürdük. Silahlar patlamaya başlamıştı. Alistair'in yanında annem vardı. Sineklerden korumak için koyduğumuz tülü kaldırıp, baktığında uyuyor gibiydi. Ben kucakladığımda ise, sırtının kanlar içinde olduğunu gördüm. Hemen koşarak yardım istemeye gittim. Annem ise Alistair'i kucağına aldı, Panik içinde, ne yaptığımızı bilemeden koşuşturup, durduk."
Ali ÖZLÜER
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|