|
|
Fetih törenleri gibi bir nikâh!..
Bu nikâh değil, basbayağı kapalı salon mitingi ya da AKP İl Kongresi'ne benziyordu. Başı kapalıların sayısı bile AKP mitingleri gibiydi
Büyük nikâha yarım saat kala Teşvikiye'den yürüyerek Lütfi Kırdar'a giderken gözlerime inanamadım Normalde bu semte pek uğramayan orta sınıftan muhafazakar vatandaşlar etrafı sarmamış mı? Vitrine bakanlar, kafelerde düğün saatini bekleyenler. Bir zamanlar İstanbul'un fetih törenlerinde kenar semtlerden şehrin merkezine doğru akınlar yapılırdı. Bir de "İstanbul elbette fethedilecektir" sloganı meşhurdu. Fetihten kasıt, kentin pek yararlanılamayan bölgelerinden yararlanmaktı.. Teşvikiye, Nişantaşı taraflarında oluşan kalabalığa bakarken, o eski fetih günlerini anımsadım. Bu nikâhla ilgili sınıfsal analiz bu kadarla sınırlı kalmaz Her ne kadar düğün sahibi Başbakan olsa da "Beyaz Türkler"in pek itibar etmeyeceği bir davetti bu.. Düğünde yer almak durumunda olan bir "Beyaz Türk"ün kimselere görünmeden Lütfi Kırdar'a ulaşmanın yollarını aradığına eminim.
DAVET GURURU
* İlk kontrol noktasını geçtikten sonra ikinci kontrol noktasına yaklaştığımda İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah'ın etrafına topladığı polislere tatlı bir heyecan ve sevinçli bir telaş içinde talimatlar yağdırdığını gördüm. Bu işi en fazla ciddiye alan oydu ve bu durum hem polis sayısının fazlalılığından, hem de tepede sürekli uçan helikopter gürültüsünden anlaşılıyordu.. Neredeyse davetli başına bir polis memurunun düştüğünü söyleyelim de ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın
* Lütfi Kırdar'dan içeri girdiğimde, Budha Bar cd'lerinde yer alan Ömer Faruk Tekbilek'in aşırı oryantalist müziğini duydum öncelikle.. Ardından büyük kalabalığı fark ettim. İlk tepkim şu oldu Bu nikah değil, basbayağı bir kapalı salon mitingi ya da AKP il kongresi. AKP il başkanları, delegeler, yıllardır Erdoğan'ın yanında yer almış isimler, milletvekilleri, hükümetin iş başına getirdiği önemli bürokratlar, belediye başkanları.. Başı örtülü kadınlarla başı açık kadın oranı bile AKP mitinglerindeki gibiydi. Davetlilerin sınıfsal kimliğine bakıldığında ise ortaya şöyle bir tablo çıkıyordu AKP'nin yaslandığı orta halli, muhafazakar vatandaşlar. Bir gazeteci arkadaşıma "Önemli isimlerden kimler var?" diye sordum. O da ilk olarak "Aydın Doğan burada" dedi.. "Gerisini söyleme" dedim. Önemli isimleri görmek için çaba sarf etmedim, ön tarafa geçmedim. Bu yüzden "Televizyondan davetiye isteyen"le köşesinde "Davetiye geldiği için teşekkür eden"i bile göremedim.
Yanıma sakallı bir adam yaklaştı. Üsküdar Emniyet Mahallesi'nde, yani Tayyip Erdoğan'ın mahallesinde esnafmış. "Neden böyle geride kaldınız?" dedim. "Önemli değil" dedi ve ekledi "Davet edilmemiz bize yeter. Öyle gururluyum ki."
ŞİİR SEVEN GELİN!
* Yıllardır bu siyasi çizginin davetlerinde hep bir karmaşa yaşanır. Önemli kişiler, sahnede, kürsüde, yani nerede olurlarsa olsunlar mutlaka arkalarında korumalar yer alır. Bu kez öyle olmadı. Nikâhın kıyılacağı platform o kadar iyi hazırlanmıştı ki, bir tek koruma bile platforma çıkmadı.
* Arnavutluk Başbakanı da nikaha katılmıştı ama bütün iltifat tabii ki Berlusconi'yeydi. Gençliği gemi animatörü olarak geçen İtalya Başbakanı, müziksiz, yemeksiz, parti mitingi gibi bir 'nikâh töreni'ni yadırgamış gibiydi. Buna rağmen coşkulu görünüyordu. Hatta coşkusunu kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Fırsatını bulsa bir arya patlatacaktı yani.. Neyse ki fırsat bulamadı. Nikâhtan ayrılırken elindeki iki siyah karton poşeti gelinle damada uzattı. Bu biraz görgüsüz hediye verme ritüeli, salondaki kapalı devre yayını sayesinde bütün davetliler tarafından görüldü.
* Tayyip Erdoğan nikâh için hazırladığı konuşmasını yaparken "Uzuner ailesi adına" da davetlilere teşekkür ettiğinde, salondaki 'kız tarafının konukları' hemen belli oldu, çünkü sadece onlar alkışlıyordu. Genç çiftin kısa sorulara verdikleri kısa yanıtlardan da bir şeyler çıkarmak mümkündü. Bilal vurgusuz ve düz bir tonda yanıtlar verirken, Reyyan'ın "güzel şiir okuduğu" hemen belli oluyordu..
MEDYA ŞİŞİRDİ
* Miting işlerinden anlayan eski bir politikacı dostuma sordum "Kaç kişi vardır burada?" Biraz düşündükten sonra yanıtladı "Beş bin kişi vardır." Dostum, benim "az değil mi? 10 bin kişi bekleniyordu?" şeklindeki kışkırtıcı yaklaşımıma ilginç bir cevap verdi "Medya olayı o kadar şişirdi ki millet davetli olduğu halde gelmeye çekindi."
* Nikâh bittikten sonra Erdoğan ve Uzuner ailesi tebrikleri kabul etmek için bir köşeye çekildi.. Hemen anons yapıldı Önce aile büyükleri gelsin! İkinci anonsta ise Erdoğan'ın uzun kalamayacağı, bütün tebrikleri kabul edemeyeceği duyuruldu. Baktım, kalabalıkta bir dalgalanma oldu, kendisini göstermek isteyenler atıldı. Ben ise "çılgın kalabalıktan uzakta" Lütfi Kırdar'ı terk ettim. Teşvikiye'ye yürüyerek geldim. Her Pazar sükunetin beşiği olan Reasürans Pasajı'ndaki kafede kahve içtim. Helikopter gürültüsü, alışılmış sükuneti bozuyordu.
Ahmet HAKAN
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|