kapat
11.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

Türkiye'ye yoğun bir kemoterapi lazım

"Türkiye 3-5 aylık aspirin tedavisi ile iyileşemez" diyen TÜSİAD Başkanı'na göre, IMF ile 2004'te iki yıllık yeni bir 'stand by' anlaşması imzalanmalı

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye'deki kriz hastalığının yeniden nüksetmemesi için 2004 ve 2006 yıllarını kapsayan yeni bir 'stand by'ın şart olduğunu söyledi. Özilhan, "Siz buna ister stand by, ister program deyin. Şu anda ucunu gördüğümüz tülenden çıkmak için 2006'ya kadar disiplin elden bırakmamalı. Türkiye 3-5 aylık aspirin tedavileri ile ayağa kalkma dönemini geçirdi" dedi. Kısa dönemli iyileşmelerin yanlış yorumlanmaması gerektiğine işaret eden Özilhan, olayları uzun döneme yayarak değerlendirmenin Türkiye'nin geleceği açısından daha sağlıklı olacağı kanaatinde.

* Krizi geride bıraktık mı?

Türkiye benim kanaatime göre 2004-2006 arasında yeni bir program demeyeyim ama yeni bir stand by yaşayabilir. Bence de disiplinden çıkmaması için yaşamalı. Ancak o zaman önünü gören bir Türkiye yaratabiliriz.

KAFALARDA SORU İŞARETİ VAR
*Yani şu anda krizden çıktık demek için erken...

Yaraları 2004 ve 2005'te de sararız. Türkiye ondan sonra daha düşük bir borç, daha büyük bir milli gelir, çok daha düşük enflasyon ve sürdürülebilir bir büyüme ile 2006'dan sonra sağlam yapıya kavuşabilir.

*Biz bunları her krizden sonra tespit ediyoruz, ama neden uygulayamıyoruz?

Türkiye 17 program yaptı ve hepsinde de başladığı yere döndü. 'Yine geriye dönülür mü, enflasyonist ortamda büyüme devam eder mi' diye insanların kafasında soru işaretleri var. Kurumlarda da var bu düşünceler.

*Önemli olan kafalarında soru işareti olan adamların sayısını azaltmak sanırım...

Onlar da her geçen gün azalıyor. Her geçen gün bir daha geriye dönüş olmayacağını daha fazla kişi görmeye başlıyor. Herkes programını ona göre yapıyor. Tabii dalgalı kur birçok potansiyel krizin etkisini ortadan kaldırıyor. Hala herkes kura alışamadı, sabit kur istiyor. Eski günleri özlüyor. Hem liberal ekonomi istiyoruz, hem canımız yandığı noktada devletin müdahalesini istiyoruz. Alışkanlıklarımız bizi kolay kolay bırakmıyor. Ama şu bir gerçek ki devletin denizi bitti. Kimseye verecek parası yok. Büyük de borcu var. Bunu görüp enflasyon istememeli, dalgalı kuru tartışmamalıyız.

SÖYLEMLERE DİKKAT ETMELİ
*Herşey beklendiği gibi gidiyor mu peki?

Ekonomik açıdan herşey beklentilerimiz çerçevesinde. IMF programına hükümet gereği gibi sarılır, mali disiplini sürdürürse yüzde 22-23'lük enflasyon ve yüzde 5'lik büyümeyi tutturur. Faizlerdeki düşüş de güvenin oluştuğunu gösteriyor. Reel faizlerin önümüzdeki dönemde de aşağıya çekileceğine inanıyoruz. Ama söylemlere dikkat etmek gerek. Kasım seçimlerinde faizler yüzde 50 idi. 2-3 yanlış söylem ve adım faizi 70'lere dayandırdı. 6 aydır canımız çıktı bunu tekrar 40'lara indirmek için. Günah bu ülkeye. Herkesin çok dikkat etmesi gerekir. Türkiye doğru bir trendde, inşallah hükümet bir hata yapmaz.

*Makro ekonomik gelişmelerin hala vatandaşa yansımadığı söyleniyor...

Zaten bu çabucak olmaz. Çünkü kriz o kadar ağırdı ki, gerçek manada büyümek ve istihdamın sağlanması için bir zamana ihtiyaç var. Gelir artmadığı zaman enflasyon düşse, büyüme olsa ne olacak? Sakıp Bey'in söylediği gebi herkes servetinin yarısını kaybetti. Sakıp Bey aç kalmaz ama düşük gelirli olan insanın servetinin yarıya inmesi onun refah düzeyini yerle bir eder. Çünkü Türkiye'nin 15-20 yıllık kötü yönetimin etkilerini 3-6 ayda aspirin tedavisi ile geçirmesine imkan yok. Biz bunu yoğun bir tedavi ile atlatabiliriz.

*Kemoterapi mi gerekiyor?

İşte tam da bu. Bir onkoloji servisinin yoğun kemoterapisine, radyoterapisine ihtiyaç var. 200 milyar dolar borç, 40 milyar dolar yolsuzluk ve bunu 3 günde geçirelim. Böyle bir şey olmaz. 3-4 yıllık doğru politikalar izlendiği zaman toplum bunu hissetmeye başlayacak. 2006 burada dönüm noktası olacak. İki yıl önce tünelin neresinde bile olduğumuzu bilmiyorduk. Uçurumun kenarından döndük. Şimdi hiç olmazsa tünelin ucunda bir ışık görüyoruz ve bu kim ne derse desin program sayesinde oldu.

Sayın Unakıtan söz verdi, bekliyoruz!
*Hükümet verdiği sözleri tuttu mu?

Yatırım ortamını iyileştirilmesi konusunda henüz yollar temizlenmedi. 10 aydır bir iki kanun dışında ilerleme yok. Herşey hazır ama komisyonlara, Meclise, bakanlar kuruluna bir türlü gelemiyor. Vergi reformu da aynı durumda. Dolaylı vergilerle bu iş olmaz. Türkiye'de herkes biliyor ki büyük bir kayıt dışı ekonomi var. Vatandaşın üzerindeki yükün azaltılması bu kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması ile mümkün olacak. 6. gözden geçirmenin de çok önemli bir konusu bu. Sayın Unakıtan'a mesaj gönderiyorum. 3 ay evvel Bakanlar Kurulu'na yolluyorum demişti. Hala gönderemedi. Enflasyon muhasebesi ile ilgili düzenlemeyi de 1.5 ay önce gönderecekti. O da hala gitmedi.

*Yerel seçimlerde hükümetin popülizme kaçması gibi bir endişe taşıyor musunuz?

Ekonominin hassasiyeti hala devam ediyor. 2004 seçimleri için popülist bir politika izlenirse sıkıntıyı hep beraber yaşarız. Artık ükümetler popülizm kelimesini unutsun. Hükümet işe başlarken bu tip bazı politikalar vardı. Sonuç Faiz dışı fazla tutmadı. Ek tedbir ihtiyacı çıktı. Belki bir ek tedbir ihtiyacı daha çıkacak. Bu ek tedbirler hep halkın üzerine vergi olarak geliyor. İşte önemli bir kerteniz noktası da 2004 yerel seçimleri. Popülizme kaçmayan AKP, 2004 seçimlerine güçlü olarak girmesini sağlayacak.


Muhalefet var mı? Sesi hiç çıkmıyor...
*Muhalefet'i nasıl görüyoruz. Herkes CHP'yi eleştiriyor sesi çıkmıyor diye...

Ben de muhalefet var mı diye soruyorum. CHP çok uzakta ve toplumun gerisinde kaldı. Oysa böyle bir ortamda çok güçlü bir muhalefete ihtiyaç vardır. Doğru şeylere bile muhalefette olduğu için itiraz ediliyor. Seçimden evvel CHP'nin ileri gelenleri ile biraraya geldik. Ama orada anlatılanlarla bugün söylenenlerde farklılıklar görüyoruz. Daha iyi organize olmuş, gençleşmiş ve dinamik bir muhalefet arıyoruz. Bunun Türkiye'ye de önemli katkıları olur. 21. yüzyıla ayak uydurup gençleşmesi, dinamikleşmesi lazım, statükocu yapısını kırması gerekiyor. Bunu da üç beş kişi yapamaz tabii. Dünyada hiçbir sosyal demokrat dar kalıplar içine sıkışıp kalmadı.

Leyla ŞEN


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır