|
|
Berlin dersleri
Gelecek ay Berlin'de eğitim konusunda, özellikle de "üniversitelerle ilgili" çok önemli bir toplantı yapılacak... Bakanlar düzeyinde. (18-19 Eylül)
Toplantıya "AB üyesi ülkelerin" Milli Eğitim Bakanları da katılacak.
"Aday ülkelerin" Bakanları da.
"İsviçre gibi" AB'ye girmek istemeyen ülkelerin Bakanları da.
Tam "33 Milli Eğitim Bakanı."
Aralarında bizim Bakanımız da olacak
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik.
****
Toplantıda, Avrupa'nın "on yıldır konuştuğu" bir konu masaya yatırılacak
"Avrupa Üniversitesi" konusu.
Yani...
Üniversiteye "Paris'te" başlayacaksınız.
"Berlin'de" devam edeceksiniz.
Veya "Londra'da."
Ve "Roma'dan mezun olacaksınız."
"Doktorayı" ise İstanbul'da yapacaksınız.
Bunların olabilmesi için, Avrupa'daki üniversiteler arasında "paralellik" gerekiyor.
"Eğitim kalitesinde birlik" gerekiyor.
Ve yıllardır Avrupa ülkeleri bu konuda "fikir üretiyor."
Şimdi soralım
"Biz, bu konuların neresindeyiz?"
****
Eylül toplantısının öncesinde, Almanya, "üniversitelerin yönetimini" tartışıyor.
Almanya'da üniversite "özerk."
Tartışılan ise
- Üniversitenin özerk olması yetmez... Fakültelerin özerkliği sistemi gelmelidir... Üniversite rektörü, fakültenin işlerine karışmamalıdır... Fakültede yapılacak işlere, fakülte yönetimindeki hocalar karar vermelidir.
Şimdi bir soru daha
"Biz bu konularda, nerelerdeyiz?"
****
Özetleyecek olursak...
Avrupa "2010'un üniversite sistemi" üzerinde duruyor.
"İleriye" bakıyor.
Biz ise...
"İkiye" bölündük.
Bir kısmımız "1980'lerin modeli" olan YÖK'ü "aynen korumaya" çalışıyoruz.
Bir kısmımız da...
"1950'lerin modelini" geri getirmeye uğraşıyoruz.
****
Almanya'da, Fransa'da, diğer AB ülkelerinde, rektör atamaları konusunda, "Cumhurbaşkanlarının hiçbir yetkisi yok."
Bizde var.
Ve bu yetmezmiş gibi, şimdi "Bakan'ı da, üniversite yönetimi konusunda yetkili-güçlü hale getirme düşünceleri" var.
Bu "düşünceleri... Projeleri" gelecek ay "Berlin toplantısına" götürebilecek miyiz?
Götürürsek "savunabilecek miyiz?"
****
Almanya-Polonya sınırında kurulan "ortak üniversitede" dört dilde öğretim yapılıyor.
Almanca, İngilizce, İtalyanca ve Polonya dilinde.
İsteyen öğrenci, istediği dersi, bu dillerden biriyle alıyor.
Ve Avrupa şimdi "bu modeli yaygınlaştırmayı" tartışıyor.
Örneğin Türk öğrenci, İstanbul Üniversitesi'ne girecek.
İlk sınıfı "İngilizce okuyacak."
İkinci yılı "Londra Üniversitesi'nde."
Üçüncü yılı Almanya'da "yine İngilizce olarak."
Ve sonra "Avrupa'nın bir başka şehrindeki üniversiteden mezun olup, diploma alacak."
Ve gelelim sorumuza
"Üniversitelerimiz buna hazır mı?"
Ve bu konular "Türkiye'nin gündeminde, üniversitelerin gündeminde var mı?"
****
Avrupa bir süredir "2010 yılında ekonomik bakımdan Amerika'yı geçmenin" stratejilerini üretiyor.
Stratejinin temeli "bilime dayalı kalkınma."
Bu kapsamda "Avrupa üniversite sisteminin değiştirilmesi... Geliştirilmesi" üzerinde duruluyor.
Berlin'deki toplantının "ana konularından" biri de bu.
Ve soru
"Ya bizim stratejimiz nedir?"
****
Uzun sözün kısası
Avrupa bugünlerde harıl, harıl "Eylüldeki Berlin toplantısı için ders çalışıyor."
Bizde "aynı konuda dersine çalışan" var mı?
Eğer varsa "öğrenmek istiyoruz."
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|