|
|
YAVUZ SEMERCİ
Banka batmadan açığa satış anlaşılamayacak mı?
Açığa repo yapılması ile Hazine bonolarının karşılığının olmaması halinde, hak sahiplerine herhangi bir ödeme yapılmayacak ve bu alacaklar iflas masasına gidecek...
Açığa yapılan işlemlerde mutabakatsızlık, müşteri ihbarı sonucunda ortaya çıktığından ancak bankada yapılacak inceleme sonucunda açıklığa kavuşacaktır.
Yukarıdaki tespitler bankaları denetleyen, gözeten, gerektiğinde kapatan, gerektiğinde yönetimine el koyan BDDK tarafından yapılıyor. Açıklamayı bir itiraf olarak değerlendirmek lazım. Denilmek isteniyor ki;
1) Hazine bonosu aldığınızda, bunun güvencesi TC Hazinesi değildir. Aracı banka iyi niyetli ise, sorun yok. Kötü niyetli ise, bu devleti ilgilendirmez; mahkemeye başvurun.
2) Biz bankaların açığa satışını denetleyemiyoruz.
3) Biz denetleyemediğimiz banka ve aracı kurumlara, TC Hazinesi'nin bonosunu satmak için izin veriyoruz.
Bankacılık sektöründe ilgili herkes, Hazine bonosu ve devlet kağıtlarında büyük bir güvenlik boşluğu olduğu konusunda hemfikir. Bu boşluğun ne anlama geldiğini anlamak için olayın basit de olsa işleyişini hatırlatmak gerekiyor.
Diyelim ki, Hazine bugün bir iç borçlanma ihalesine çıkıyor. İtfa tarihi 6 ay ay sonra olsun. Bonunun seri numarası şöyle olacaktı TRB08022004T15 TRB bir yıldan az olduğunu, rakamlar ana para ve faiz ödemesinin (itfa) 8 Şubat 2004 tarihinde yapılacağını, T15 ise aynı itfa dönemine denk gelen diğer bonolarla karıştırılmaması için konulan kodu gösteriyor.
İhalede 2 katrilyon liralık satış yapıldı. Örneğimize konu olan X bankası, 500 trilyon liralık TRB08022004T15 bonosu satın aldı. Parasını Hazine'ye ödedi ve bonolar Merkez Bankası'nda, X banka adına açılan hesaba kaydedildi (İşlem kaydi olarak yapılıyor).
Banka ister bunu kendi portföyünde taşır, isterse bir kısmını ya da tümünü şahıs ve şirketlere satar. (Mevcut 175 katrilyon liralık bono ve tahvilin 88 katrilyonu şirket ve mudilerde.)
Merkez Bankası'nda tutulan hesaplarda bono ve tahvilin şu kadarı vatandaşta, şu kadarı bankanın portföyünde gibi bir ayrım yok. Banka bu tip kayıtları kendi hesaplarında gösteriyor.
Diyelim ki X bankası kötü niyetli. 500 trilyon liralık bono aldı ve vatandaşa 1 katrilyon liralık sattı. Yani 500 trilyon liralık açığa satış yaptı. Bunu kim anlayacak?
Kestirmeden söyleyelim; banka batmadan bu işlemin anlaşılması imkansız.
Çünkü;
Banka, vatandaşa bono satarken "Menkul Kıymet Satış İşlem Formu" adıyla bir belge veriyor. Bu belgede mudi numarası, adı soyadı, tarihi, saat, sıra no ve menkul kıymetin türü yazıyor. Bir de satın alınan bononun 'ısn' no'su var. Isn no'su yukarıda belirtilen TRB08022004T15'in kendisi.
Bilginin tümü bu.
Mudi, bankaya 'Hazine bonomun karşılığı var mı?' diye sorduğunda, banka 'Yok canım kardeşim. Seni kandırıyoruz. Açığa satış yapıyoruz' demeyeceğine göre, kime, neyi soracak? Örneğin BDDK'ya gitti ve 'Ben şüpheleniyorum, X bankası açığa satış yapıyor' dedi.
BDDK neyi inceleyecek? Ortada satılan bononun kişi bazında saklama yapılmasına elverişli (hisse senedinde olduğu gibi) küpür numaraları yok ki. BDDK durumu anlamak için, o bankadan aynı tip bono alan tüm mudilere çağrı yapacak. Hepsini alt alta toplayacak. Sonra çıkan rakam ile Merkez Bankası'ndaki hesabı karşılaştıracak ve sonuca ulaşacak. Hakkında dedikodu olmayan bir banka için bu işlemi yaptığınızda bankanın batmayacağı varsa da batar.
Sizin anlayacağınız sisteme göre, dürüst çalışan ile dürüst çalışmayan banka ayrımı yapmak için, bankanın batmasını beklemek zorundayız.
Konu önemli, yarın da devam edeceğim...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|