|
|
ÖMER LÜTFİ METE
Kurşun sıktı havaya, düştü tımarhaneye
Orman Bakanı Pepe'nin burnunun dibinde kahraman bir nişancı havadaki sinekleri gözbebeklerinden vuruyor.
İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna aynı yörede karşılanırken yine mermi şenliği yaşanıyor, hanımı da tetiğe asılıyor.
Bazı televizyonlar ikisini de şirin bir magazin haberi gibi yansıtırken, bazıları Bakan Pepe ile Başkan Gürtuna'yı ayıplıyorlar.
Ayıp bu iki zatın değil, bir kültürün!
Pepe orada misafir; "yapmayın" dese, "bakanlık taslamak" gibi görüneceği için sessiz kalıyor. Hatta sezebildiğim kadarıyla rahatsızlık duyuyor.
Gürtuna'nın da mostralık gülümsemesinin altındaki huzursuzluk belli.
Misafir bulundukları ortamın kutsadığı rezil adete başkaldıramadıkları için ikisini de kınayamıyor, kendileri adına üzülüyorum.
Bu rezil adeti kökten sorgulamalıyız.
Denilebilir ki
"Efendim, şimdiye kadar çok sorgulandıBu yüzden ölen masum insanların ardından tartışıldı, kınandı. Hatta toplumun aşırı silahlandığına ve artık dur denilmesi gerektiğine hükmolundu!"
Magandaları lanetleme edebiyatı sorgulama değil.
İlkelliğin kutsanışı
Bu adetin neredeyse "millileştirilmiş" hatta "dinileştirilmiş" bir hastalık olduğunu apaçık görmeli, göstermeliyiz.
Neden "millileştirilmiş" ve "dinileştirilmiş" bir adet? Türk toplumu ve Ortadoğu Müslümanları bunu bir "marifet" zannediyor da ondan.
Bu sefil ve sivil zevkin artık suç sayılması farz.
Ancak durum, bir suçun yaygınlığından beter! Salgın halini alan bu ruhsal bozukluk, toplumu deliler sürüsü haline getiren adetlerden biri.
Havaya kurşun sıkıp zevk alıyor, hatta gurur duyuyor!
Parasını tuvalet kağıdı olarak kullanması bile daha aptalca değil.
Üstelik bunu milli ve dini değerleriyle uyumlu bir eylem sanıyor. Hatta belki dini ve milli heyecanların yiğitçe yansıması gibi görüyor.
Bu hasta beyinleri okuma konusunda neredeyse uzmanlaştım. Tiksintim "muhallebi çocuğu" tavrı da değil. Askerlikteki beylik tabanca hariç hiç silah taşımadım ama çok yumruklaşma yaşadım. Kırkıma kadar, minibüs ve taksi sürücüleri arasındaki yığınla trafik manyağına yönelik cihatlarım meşhurdur!!! Şimdi yaş elliyi geçti; herkes de silahlı, kimseye yan bakamıyorum ama yine de cesaret katsayımı hiçbir boşluk nişancısı ile değişmem.
Ne dediğimi biliyorum.
Erkekliğin yüz karası
Bu sahte erkeklerin en sivrileri de bilirler ki, taklidini yapmaya çalıştıkları "delikanlılık", "yiğitlik" veya "kahramanlık" gibi hallerin kimyası üstüne kendilerini birkaç sene okutabilirim.
Onlara yapabileceğim en büyük iyilik, Saddam'ı hatırlatmaktır.
Televizyonlarda, tüfekle hava boşluğundaki gizli Amerikalı hasımlarını avlarken gördüğümüz halk düşmanı da böyle bir yiğit (!) idi!
Bu karakter, düşmanla yüz yüze gelince sığınacak delik arar!
Ayrıca eminim ki, havaya kurşun sıkmaktan zevk alabilen adam, cinsel organını teşhir eden ruh hastasıyla bir yerlerden akrabadır.
"At, avrat, silah" söylemiyle de bu adetin zerrece ilgisi yok.
Bu söz, öncelikle neyi anlatır?
Atın, hanımın ve silahın kişiye özel olduğunu.
Silahıyla gösterisi yapan adam, özelini genele düşüren adamdır.
Havaya kurşun sıkma göstericilerinin mert olanına hiç rastlamadım.
Hele Türklerin bu aleti kendi kültür kökleriyle ilişkili zannetmeleri eblehlik!
Son beşyüzyılın en büyük sözlerinden biri Türkçe iken
"Tüfek icat oldu mertlik bozuldu"
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|