|
|
Kardeşlerine bakan doktor tesadüfen kurban oldu
Aykut Ege, kendi halinde bir doktordu. Anne ve babası intihar etttiğinden 3 kardeşine de o bakıyor, ailesini geçindirmeye çalışıyordu. 20 Şubat 2003, onun için sıradan, firari iki er içinse 'paralı' bir gündü...
20 Şubat 2003 günü saat 13.10'da, Altınşehir'de Olimpiyat Stadyumu arkasındaki boş arazide bir ceset bulundu. Polis, elleri ve ayakları bağlandıktan sonra kafasına iki kurşun sıkılarak infaz edilmiş bir erkek cesediyle karşılaştı.
Olay yerinde yapılan araştırmada, 2 adet 7,65 milimetrelik MKE boş kovan bulundu. Cesedin üzerinden kıl ve et parçacıkları ve parmak izi örnekleri alınarak özel ambalajlara koyduktan sonra laboratuvara götürüldü. Ceset ise, otopsi için Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
Hizbullah cinayetlerini andıran cinayet kurbanının kimliği belirlenememişti. Polisin elinde, delil olabilecek sadece 2 boş kovan bulunuyordu. Bu yüzden, Polis Kriminal Laboratuvarı'ndan boş kovanlarla ilgili gelecek rapordan sonra soruşturma seyir alacaktı.
DELİL İKİ BOŞ KOVAN
Önce cesedin kimliğini belirleyecek araştırmalara geçildi. Kayıp Şahıslar Bürosu'na son zamanlarda yapılan kayıp başvuruları incelendi. Olay yeri fotoğrafçısının çektiği ceset fotoğrafları ile, yapılan kayıp başvurularına ait fotoğraflar karşılaştırıldı. Yapılan karşılaştırma sonucu, birkaç gündür kayıp olan Dr. Aykut Ege'nin fotoğrafıyla cesetten alınan fotoğraf birbirine benziyordu. Bunun üzerine, Dr. Aykut Ege'nin ağabeyi Turgut Ege çağrılarak teşhis için cesedin bulunduğu Adli Tıp Morgu'na götürüldü. Turgut Ege cesedi görür görmez 38 yaşındaki kardeşi Dr. Aykut Ege'ye ait olduğunu belirledi. Gerek iş çevresi, gerek aile çevresi tarafından çok sevilen ve saygın yeri olan genç Dr. Aykut Ege öldürülmüştü.
38 YAŞINDAKİ DOKTOR
Cesedin Aykut Ege'ye ait olduğunun belirlenmesinin ardından, Ege'nin otomobili Büyükçekmece'de terk edilmiş olarak bulundu. Alınan parmak izi örnekleri Olay Yeri İnceleme Şubesi'ndeki sabıkalılar arşivindeki parmak izleriyle karşılaştırıldı, fakat benzeri bulunamadı. Cinayet dedektifleri, soruşturmayı sürdürürken, genç doktorun babasının kanser olduğu ve kısa bir süre önce anne-babasının intihar ettiği bilgisine ulaştı. Ancak ailesine bakan genç doktorun öldürülmesinin aile içi bir nedenden olmadığı öğrenildi.
OTOMOBİLİ DE BULUNUNCA
Bir kaç gün sonra Zafer Ata ve Safter Turus adlı iki kişi Bahçelievler'de şüpheli hareketleri nedeniyle ekiplerce durduruldu. İki zanlı, çalıntı oto ve ruhsatsız bir tabancayla yakalandı. Elde edilen tabanca kriminal laboratuvarına gönderildi. Burada, balistik incelemesi yapılan tabancanın, Ege'nin öldürülmesi olayında kullanıldığı anlaşıldı.
Ege'nin cesedinin yanında bulunan iki boş kovanın bu tabancadan çıkış yaptığı belirlendi. Cinayetle kuşkusuyla sorgulanan Ata ile Turus, delil karşısında suçlarını itiraf etti. Ayrıca, yakalandıklarında üzerlerinde Aykut Ege'nin arabasının anahtarı bulunmuştu. Böylece Ege'nin katilleri kesinleşmiş oldu.
GÖZÜMÜZE KESTİRDİK'
İkİ sanığın da soruşturma sonucu, Marmaris'teki birliklerinden 20 gün izin alarak İstanbul'a geldikleri belirlendi. İki kafadar, izinlerini 'paralı ve arabalı' geçirmek için cinayeti işlediklerini söyledi.
İki asker, olay günü Merter'de bir bankamatikten para çekerken rastladıkları Dr. Aykut Ege'nin 250 Euro ve 100 milyon lirası ile otomobilini gasp etmişti.
Daha sonra Ege'yi öldürdükleri ve iz bırakmamak için cesedini Olimpiyat Stadı yolundaki bir kanala attıkları belirlendi. Turus ile Ata ifadelerinde, "Sonradan doktor olduğunu öğrendiğimiz kişiyi gözümüze kestirdik. Silahla tehdit edip parasını aldık. İz bırakmamak için de öldürdük" dedi.
"Amacımız gerçekleri belirlemek"
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürü İsmail Özkan, "Amacımız gerçeği ortaya çıkarmaktır. Bundan kastettiğimiz, soruşturma biriminin yakaladığı şüphelinin masum ise masumiyetinin, suçluysa suçluluğunun ispatı. Elde edilen delilleri bilimsel olarak inceliyoruz. Bize gelen numunelerde laboratuvarın doğru sonuca ulaşmaması olanaksızdır" dedi.
Görevlerinin suçlu yaratmak değil gerçeği ortaya çıkarmak olduğuna dikkat çeken İsmail Özkan, "Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri günü gününe takip ediyoruz. İşimize yarayacak teknoloji ve sistemler ülkemizin imkanları dahilinde getiriyoruz. Bu anlamda ayrıca Birleşmiş Milletler nezdinde girişimler yapılarak teknolojik imkanlar ülkemize kazandırılmaktadır" şeklinde konuştu.
Emniyetin teknoloji üssü Kriminal Polis Laboratuvarı
Maddİ delillerden olan biyolojik, fiziksel, kimyasal ve izlerin incelenmesi Kriminal Polis Laboratuvarı'nda yapılıyor. İncelenmek üzere laboratuvara gönderilen her numune, buradaki uzmanlarca titizlikle inceleniyor. Son bir yılda bu laboratuvara analizlerin daha kısa sürede sonuçlanması amacıyla her biri yüz binlerce dolar olan teknoloji harikası makineler getirilerek kriminal polisin hizmetine sunuldu.
Kriminal polisi, terör, organize ve asayiş olayları olmak üzere, diğer adli ve idari soruşturmalarda elde edilen maddi delillerin, bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve değerlendirilmesiyle, suç ve suçlunun tespit ve ispatında teknik hizmetleri yerine getiriyor. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü, İstanbul'un yanı sıra Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Düzce illerine hizmet veriyor.
Eşkal tesbiti nasıl yapılıyor?
Suçluların tespitinde kullanılan en önemli yöntemlerden biri de eşkal belirleme. Mağdurun verdiği bilgilere göre çizilen suçlu eşkalleri, polis arşivlerinde saklanıyorBirçok olayın aydınlanmasında kullanılan bir diğer yöntem de daha önce yine suça karışıp polis tarafından fotoğrafları çekilerek arşivlenen sabıkalılar albümü. Birçok mağdur bu albümden sanığını teşhis ederek kimliğinin belirlenmesini sağlamış.
Eşkal tespiti, suç mağdurları ve görgü tanıkları tarafından, suç işleyen kişinin görülmesi halinde, sabıkalıların fotoğraf albümünden yapılması işlemi olarak tanımlanıyor. Daha önce fotoğraf teşhisiyle belirlenen sanık, yakalanmasının ardından mağdurla da yüzleştiriliyor ve gerçek suçlunun kimliği ortaya çıkmış oluyor.
TANIKLARA GÖSTERİLİYOR
Eşkal tespiti sırasında, suçlunun suç grubu, suç işlediği bölge, yer, yaş, boy, ten rengi, saç yapısı, şivesi, yüz ve vücuduna ait yapı, renk ve şekil itibariyle sorgulama mantığıyla fotoğraflar bilgisayarda, slayt olarak tanıklara gösteriliyor.
Görgü tanığının, 'Suçluyu ikinci bir defa görsem tanırım' diyebilmesi bu işlem için yeterli. Teşhis edilen fotoğrafın kimlik ve adres bilgileri de belirlenerek yakalanması sağlanıyor.
Olay yeri fotoğrafçıları
Cinayet mahallinden alınan olay yeri fotoğrafı, bulunan parmak izleri fotoğrafı, şüpheli olarak yakalanan şahısların ve delillerin fotoğraflarının çekim ve baskısı fotoğraf konusunda uzman polisler tarafından yapılıyor. Burada yapılan fotoğraf çekiminde, elektronik ve dijital makineler kullanılıyor.
Ayrıca, buna bağlı olarak polis fotoğrafçılar tarafından karanlık oda hizmetleri veriliyor. Olay Yeri İnceleme Şubesi'nde, sanık ve olay yeri fotoğraflarının film banyo ve karta tab işlemleri ve makro çekimlerinin yapıldığı iki karanlık oda bulunuyor. Burada basılan ve bir olayın başlangıcından sonuna kadarki fotoğraf kartları, mahkemeye delil olarak gönderilirken, her biri numaralandırılarak şube arşivine kaldırılıyor. Ayrıca olay yerinden veya şüpheli şahıslardan alınan parmak izleri dijital makineyle çekildikten sonra bilgisayara aktarılıyor. Ayrıca, her olayın olay yerinin kamera görüntüsü alınarak o olayla ilgili mahkemeye sunuluyor.
Fotoğraf teşhisi karakola kadar inecek
İstanbul Emniyeti, bütün ilçelerle İstanbul Emniyeti'ni birbirine bağlayan network bağlantısı olan polnet üzerinden tüm fotoğraf teşhislerinin karakollara kadar yapılmasını amaçlıyor. Altyapısı hazırlanmaya çalışılan bu sistemin bitirilmesiyle insanların oturduğu en yakın polis merkezine gidip teşhis işlemini yapması sağlanacak.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|